Leo Zack GREEN

Albalar, klasik bir tabirle ‘iyiler’ olarak tanımlanabilecek olan ırktır. Ölümsüzdürler. Erkekleri 26, kadınları 24 yaşına geldiğinde bedensel büyümeleri durur. Damarlarında taşıdıkları açık kırmızıdan turuncuya çalan kanları ve sağ bileklerinin iç kısmındaki belli belirsiz güneş sembolü onları ayırt etmenin en kolay yollarındandır. Tanrıça Viva’ya inanırlar ve doğdukları andan itibaren Viva’nın iyilik ve güzelliklerini kalplerinde taşırlar. Enerjileri ve yetenekleri için sürekli Nigraların saldırılarına maruz kalmaktadırlar ancak Lucens Akademisi'nde kendilerini savunmak için eğitim alırlar. Kendilerini korudukları gibi, doğal dengenin bozulmaması adına Lanceusları da korurlar. Bunların dışında normal bir hayat sürerler. Günlük hayatlarında sihri oldukça nadir kullanırlar. Şehirlerde, düzenli evlerde ve gündelik hayatlarına devam ederek yaşarlar.


Lanceuslar, ‘günah çocukları’ olarak bilinen Lanceuslar, Alba ve Nigraların ilişkilerinden doğarlar. Kan renkleri koyu kırmızıdır. Bileklerinde Alba ya da Nigraların aksine herhangi bir işaret bulunmaz. Bir Alba ile Nigra’nın birlikteliği toplumca en büyük günah kabul edildiğinden, Lanceus insanlarına da sıcak bakılmaz. Ancak Lanceusların güçleri ve konumlarından dolayı bu ırk toplumda kabul görmeye başlamışdır.Irkın ilk çocukları büyük bir sırla saklanırken bir kaç Lanceus’un isyan etmesiyle bu ırk ortaya çıkmıştır.Kendilerine özel eğitimleri vardır ve herbiri oldukça değerlidir.En az nüfusa sahip olan bu ırkın korunmasında Albalar görev almaktadır.Güçleri özeldir ve yoğundur.
Birbirine zıt iki ırkın birleşmesinden oluştukları için iki ırkın fenotipine de benzeyebilirler.Ancak bir Lanceus Alba ve Nigaralardan bazı özelliklerle ayrılırlar.Meleğimsi yüzleri ve etraflarında gezen gücün yoğunluğu yüzünden bir bakışta Lanceus oldukları anlaşılabilmektedir.Çoğunlukla Vis Santus’a inanırlar.


Nigralar, gezegende ‘kirli kan’ diye adlandırılan kanla doğan ırktır. Sağ bileklerinin iç kısmında belli belirsiz bir yıldız sembolü vardır. Doğuştan kötülüğe yataklık ederler ve taraf değiştirme gibi bir şansları yoktur. ‘Lanetli doğanlar’ diye de bilinirler. Kan renkleri bronz-bakır renktedir. Yok oluş tanrısına inanır ve hayatlarını Alba ve Lanceus’ları avlayarak geçirirler. Clades’in soyundan geldiklerine inanılır. Clades’e taparlar. Onlara “lanetli doğanlar” denmesinin sebebi, doğuştan, tanrıları Clades’in bir lanetini taşımalarıdır. Bu lanete göre, güçleri de enerjileri de sürekli bir yok oluş evresine girer. En az on beş yılda bir avlanmak zorundadırlar. On beş yıl süresince enerjileri ve yetenekleri azalmaktadır ve on beş yılın sonunda tamamen tükenir. Rinatie Ritüeli olarak da bilinen bu avlanma ile, Nigralar, avladıkları Alba’ların enerji ve yeteneklerini alırlar. Aynı zamanda da ömürlerini uzatırlar.

Kentlerde Alba ve Lanceusların yaşam alanlarından uzak yerlerde, bazen geniş bir mağara, bazen gizli bir köy bazen de yer altındaki evlerinde yaşarlar. Klanlar halinde gezerler.


Renatia Ritüeli, Nigraların, Albaların güçlerini ve yeteneklerini almak için Lanceusların kanlarıyla yaptığı ritüeldir. Gücü ve yeteneği alacak olan Nigra’nın Alba’yı ve Lanceus’u yakalaması gerekmektedir. Bu ritüel sadece Albaların güçlerini ve yeteneklerini almak içindir. Lanceusların yeteneği katiyen bir Nigra’ya geçemez. Lanceusların güçleri dengeye katılır ve yeni bir bedende var olmak için bekler.
Nigra’lar her on beş yılda bir bu ritüeli tekrarlamalıdır. Bu yok olmaya başlayan enerjileri içindir. Sadece Alba ile ritüel yapılıyorsa sadece Alba’nın yaşam gücü alır. Alba’nın yeteneği dengeye katılır ve yeni bedende var olmak için bekler. (Yaşam gücü= ekstra ömür)

Rinatie Ritüelini deneyimli ve bilgili Nigralar yapmalıdır. Eğer yeni ve genç bir Nigra tarafından yapılıyorsa zararlı olabilir.

Ritüel ilk olarak Alba’nın çizilmiş büyü çemberine yerleştirilmesiyle başlar. Çember tebeşir, kan ya da benzeri bir madde ile çizilebilir. Büyü çemberi oldukça dikkatli çizilmelidir. Küçük bir hata yapılan büyünün geri tepmesine neden olabilir. Sonuçları ise gerçekten ürkütücüdür.

Alba ritüel boyunca büyü çemberi içinde olmalıdır. Bu yüzden büyü çemberine bağlama çizgileri (uzun bir alfa sembolü gibi)de eklenmelidir. Alba’nın kollarında atardamarlarından açılacak olan yara sayesinde iyiliğin kanı yavaş yavaş büyü çemberini süsler. Ardından Alba’nın tam kalbine büyülü hançer tarafından açılacak yarayla Alba bayılır ve yavaş yavaş yaşam gücünü etrafına yayar. O sırada Nigra büyü çemberinde bir kapı açarak içeri girer ve “Vita vite ades habe me prope mecum “ diyerek yaşam gücünü kendi etrafında toplar ve onu içine alır. Bu olaya, yani sadece enerjinin alındığı ritüele yarım Rinatie denir.

Eğer ritüelde Lanceus var ise, ki bu tam Rinatie’dir; Lanceus’u öldürürek (yine kalpte hançer yarasıyla) kanı Alba’nın dudaklarına alnına ve göz kapaklarına sürülür. Nigra kendi kalbine Lanceus’un kanıyla bağlama çizgisini çizer ve bu kez “Vitam habent corpus et imperium ad me habe me prope mecum.” Diyerek yaşam gücüyle birlikte Alba’da bulunan yeteneği kalbindeki diğer güçlere bağlayarak büyü çemberinden çıkar ve ölümü temsil eden işareti alnına çizerek Alba’yı tamamen öldürür.