Yeşil çimenler, masmavi gökyüzü, ilkbaharın en sevdiğim yanı.
Ağacın birinin gölgesinde, çimenlerin üstünde yayılarak uzanmış, ağzında bir meyankökü şekeri, gözleri bulutları takip ediyordu. Çantası ayak ucuna atılmış, içinden kağıtlar dökülmüştü. Birkaç metre ötede çocuklar top oynuyor, aileleri ise oturmuş dedikodu yapıyorlardı. Amber, göğsünde duran, okumaktan sıkıldığı kitabını tekrar kaldırıp yazılara göz gezdirdi ve iç çekti. Aslında evden, evde yiyecek bir şeyler kalmadığı için çıkmıştı fakat, alışveriş merkezine gitmeye üşenmiş ve parkta kitap okumaya karar vermişti, tabi bu da uyuyakalmasıyla sonuçlanmıştı. Doğrulup çantasına uzandı, bir süre karıştırdı- çantanın içi harman yeri gibiydi çünkü içine ne bulduysa tıkıştırmıştı- ve bir kulaklık, IPod ve meyankökü şekeri kutusu çıkardı. Kutudan başka bir uzun şeker daha alıp ısırdı ve uzanıp kulaklıklarını taktı. IPod’unu açtı ve müzikler dosyasından rastgele bir müzik seçip gözlerini tekrar kapadı. Sadece saçları yanlardan çıkınca güzel göründüğü için taktığı Fransız beresini gözlerine ışık girmesini engellemek için yüzüne koydu ve etraftaki sesleri dinleyerek zihnini boşalttı.