Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Beni Sensiz Bırakma

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Clary Bernstein
Rütbesini Almamış Üye
Rütbesini Almamış Üye
Clary Bernstein


Karakter Yaşı : ~
Rp Partneri : ~
Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 15/04/11

Beni Sensiz Bırakma Empty
MesajKonu: Beni Sensiz Bırakma   Beni Sensiz Bırakma Icon_minitimeCuma Nis. 15, 2011 11:21 pm

Hızla koşuyordu. Nefes nefese, durmaksızın yetişmeye çabalıyordu. Hızlı olmak için elinden geleni yapıyordu. Yapmak zorundaydı. Sevdiği insanı kurtarmalıydı. Onunla geçirdiği anılar gözlerinin önünden birer film şeridi gibi geçmeye başlamıştı. Onu öperken, onun ellerini tutarken, ona ilk 'Seni seviyorum' derken... Hepsi durmaksızın zihnine akıyordu. Görüşü bulanıklaşmaya başlamıştı. Nasıl onu savunmasız ve kormasız bırakabilmişti ki? Kendisine binlerce defa lanet okudu. Şuan ölen kendisi olmalıydı. Sevdiği kadın değil. Onu ne pahasına olursa olsun korumalıydı. Elinde olsa onu kendisine sımsıkı yaslayıp, içine sokmak ve kimsenin onu görmemesini sağlamak isterdi. Onu öldürecek insanlardan saklamayı. Bunu düşününce öfkesi ve üzüntüsü bir kez daha arttı. Zor görüşüyle, olabildiğince hızlı koşmaya çalıştı. Yetişmek zorundaydı. Onsuz yapamazdı.

...

Bu gecenin geleceğini hep biliyordu. Ölüm gecesinin. Onu bulacaklarını, öldüreceklerini ve istediklerini alacaklarını. Fakat içinde garip bir huzur vardı. Ölümden hiçbir zaman korkmamıştı ve şimdi de korkmuyordu. Kolyeyi avucunun içinde sımsıkı tutuyordu. Çok fazla sıkmış olacak ki elinden bir damla kan aktı, fakat bunu umursamadı. Şuan da tek düşündüğü acısız ve çabuk bir ölümdü. Luke gelmeden önce ölmeyi diledi. Onun ızdırabını görmeye dayanamazdı. Bu onu kahrederdi. Sevdiği adamın gözleri önünde ölmek... Gecenin uğursuz karanlığına, bir de yağmur dahil olmuştu şimdi. Çatıya vuran yağmur damlalarının sesini duyabiliyordu. Fakat şuan da ona eskisi gibi huzur vermiyor, ürkütüyordu. Kapı sert bir şekilde vuruldu. Elinde olmadan yerinden sıçradı. İşte vakit gelmişti. Yine de cesur bir şekilde ölmek istiyordu. Savaşacaktı. Kazanamayacağını biliyordu, fakat yine de denemeliydi. Kolyeyi boynuna astı. Mutfaktan aldığı bıçağı sıkıca tutuyordu. Kapı bir kez daha sertçe vuruldu. Daha fazla dayanacak gibi durmuyordu. Bir darbeyle daha yıkılabilirdi. Son anlarının geldiğini fark edince aklına sevdiği adam geldi. Luke. Onu ölesiye seviyordu. Onun için her şeyi yapardı. Şuan da onun için ölüyordu. Bundan asla pişmanlık duymuyordu. Onu tehlikeden uzak tutmak için söylediği sözler geldi aklına ve bir kez daha nefret etti kendinden. [color=white]"Seninle oynadım, Luke," demişti sevdiği adama. Yüzünü tiksinti ile buruşturdu. Luke ise hala onun böyle iğrenç birisi olacağına inanmak istemiyordu. "Hayır, Evangeline. Buna inanmıyorum. Sen böyle kötü ve iğrenç bir insan olamazsın." Evangeline ise bu iğrenç oyunu sürdürmüştü. Onun iyiliği içindi herşey. "Sandığından daha da iğrenç bir insanım. Beni rahat bırak senin gibi aptal birisiyle daha fazla olamam. Seni sevmiyorum." Bunları söylerken yüzünü ifadesiz tutmayı başarmıştı, fakat içinde fırtınalar kopuyordu. Luke ise perişan bir vaziyette görünüyordu. Kalbi kırılmıştı, incinmişti. Evangeline'e öyle büyük bir öfke ile bakmıştı ki, Evangeline orada ölmeyi dilemişti. Fakat tekrardan kendisine hatırlatmıştı. Herşey onun iyiliği içindi. "Seninde beni sevdiğini sanmıştım, ama yanılmışım." Luke sözlerinin ardından gitmişti. O gider gitmezde hıçkıra hıçkıra ağlamıştı Evangeline. Ölmek istemişti. İşte şuan da bu dileği gerçek olmak üzereydi. Yine de son bir kez sevdiği adama sarılmak isterdi. Kapıya bir kez daha vurulması üzerine, düşüncelerinden sıyrıldı ve karşısındaki düşmana odaklandı.

...

Yol şimdi Luke'a binlerce kat daha uzun gelmişti. Neden hala varamamıştı ki? Şimdiye kadar gelmiş olmalıydı. Evageline ile son konuşmalarını hatırladı, fakat bu acı konuşma bile, şuan da sevgilisini kurtarmaya gitmekten onu vazgeçiremezdi. Her zaman bir şeyler olduğunun farkındaydı. Evangeline'in ondan bir şeyler sakladığının. Bunu hiçbir zaman çözememişti, fakat şimdi anlıyordu. Evangeline'in en iyi arkadaşından öğrenmişti herşeyi. Luke'un iyiliği ve o saçma kolye uğruna vazgeçtiği şeyleri. Kolye gerçekten de çok önemli olmalıydı. Bunları düşünürken, nihayet eve ulaştığını fark etti. Kapı açıktı ve uğrsuz bir biçimde ev sessiz görünüyordu. Hızla içeriye girdi. Sevdiği kadın, uğrunda herşeyden vazgeçeceği kadın yerde yatıyordu. Göğsündeki kan lekesini görmek Luke'u perişan etti. Az kalsın orada kendi canına kıyacaktı, fakat Evangeline'in hareket ettiğini fark etti. [color=royalblue]"Evangeline!" diyerek bir feryat kopardı. Onun yanına çömeldi ve başını hafifçe kaldırdı. Onu kıralacak bir şeymiş gibi nazikçe tutuyordu. Gözleri artık iyice bulanıklaşmıştı. Gözyaşları dur durak bilmeden akıyordu. Ellini tutttu ve anlından öptü sevgilisini. "Hişşş, Herşey geçti. İyi olacaksın. Seni asla bırakmayacağım,sevgilim." Onun iyi olması için elinden geleni yapmalıydı. Onu bu hale kim getirdiyse intikamını almalıydı. Evangeline yorgun bir şekilde konuşmaya çabalıyordu. "Ö..özz..özür dilerim. Sana yalan sö..öyledim. Seni seviyorum." Evangeline'in gözlerinden de yaşlar akıyordu. Luke hemen onu susturdu. "Yorma kendini. Bende seni seviyorum. Senden asla nefret etmedim." Kelimeler artık Luke'un ağzından da güçlükle çıkıyordu. Evangeline elini onun yanağına yasladı. "Fakat artık gitme vakti geldi,aşkım. Ben gidiyorum. Ama sen sakın üzülme." Luke artık dayanacak gücü kendinde bulamıyordu. " Böyle konuşma. Seni bırakmam, bırakamam. Kurtulacaksın merak etme." Evangeline sevgilisinin yüzüne bakıyordu. Sanki yüzünü zihnine kazımak istermişçesine. Sanki ona son kez bakıyormuşçasına. Evangeline bir eli ile boynundaki kolyeyi çıkardı. onu koruyabilmişti. Kolyeyi Luke'un avucuna bıraktı. " Bunu benim için koru,sevgilim. Benden bir hatıra olarak. Seni sevdiğimi de sakın unutma. Artık buradan gitmelisin. Geri dönebilir." Luke öfkeyle başını sallıyordu. "Asla. Asla seni bırakamam. Lütfen,sevgilim. Beni sensiz bırakma." Evageline zorlukla son cümlelerini söyledi. [color=white]"Seni hiçbir zaman bırakmayacağım ki. Ben hep burada olacağım. Kalbinde sevgilim," dedi ve sevgilisine son bir kez gülümseyip, gözlerini sonsuza kadar kapadı. Luke büyük bir üzüntü ve öfke ile bağırdı. Gözyaşlarından hiçbir şeyi göremez olmuştu. Sevgilisinin cansız bedenine sımsıkı sarıldı ve ölümün kollarına aldığı sevgilisinin ardından gitmek istedi. Kafasını kaldırdı ve sevgilisinin yanında duran bıçağı gördü. Kendini öldürecekti, fakat o sırada yerde başka bir şey daha vardı. Beyaz bir kağıt. Üzerinde ise şu sözler vardı.
"Sevgilim. Seni iyiliğin için bunu yaptım. Sana söylediğim herşey yalandı. Beni affet ve sakın benim ardımdan gelmeye kalkma. Eğer beni gerçekten seviyorsan, bunu yapma. Senden son bir iyilik daha istiyeceğim. Senden gizlediğim son bir şey daha var. Sana 1 yıllık öğrenim için yurtdışına çıkacağımı söylemiştim. Yine yalan söylemiştim. Kızımızı dünyaya getirebilmek için gitmiştim. Senden saklamalıydım. Sadece senden değil herkesden. İşte senden istediğim şey bu. Sakın benim arkadamdan gelme. Benim için, ikimiz için kızımıza bak. O artık zaten annesiz kaldı. Bir de babasız kalmasın. Seni seviyorum ve daima seveceğim. -Evangeline- " Luke sevgilisine son bir kez daha sarıldı. "Senin için, sevgilim. Senin için."

~5 Yıl Sonra~

7 yaşındaki küçük kız bahçede koşuyordu. Boynunda ki kolye güneş ışığında parıldıyordu. Babası ise düşüp bir yerlerini incitmemesi için arkasındaydı. Birlikte öyle mutlu görünüyorlardı ki, hiçbir dertleri olmadığını sanardınız. Küçük kız bir an da durdu ve babasına döndü. "Babacığım, bana annemden söz etsene biraz." Adam bu duruma şaşırmıştı. Kızının böyle ani sorular sormasına hala alışmış değildi. Kızını kucağına aldı ve bir sandalyeye oturdu. "Tatlım, aynaya baksan anneni görüsün. Ona o kadar benziyorsun ki. Tıpkı senin gibi onunda uzun siyah saçları vardı. Gözleri denizin engin maviliğindeydi. Tıpkı senin gibi utanınca yanakları elma gibi kızarırdı. Kısacası o çok güzel bir kadındı." Kızı hem mutlu aynı zamanda da biraz üzgün görünüyordu. "Keşke onu görebilseydim," dedi ve hızla babasının kucağından inip şen kahkahalar atarak bahçede koşmaya devam etti. Arkasından da babasının güçlü sesi duyuldu. "Dikkat et, Evangeline."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vis Sanctus
Kutsal ışık|| Yaratıcı
Kutsal ışık|| Yaratıcı
Vis Sanctus


Mesaj Sayısı : 482
Kayıt tarihi : 07/11/10

Beni Sensiz Bırakma Empty
MesajKonu: Geri: Beni Sensiz Bırakma   Beni Sensiz Bırakma Icon_minitimeC.tesi Nis. 16, 2011 11:15 am

Gerekli Uzunluk= 8 puan
Anlatım= 16 puan
Renklendirme/Görünüm= 10 puan
İçerik/Kurgu= 17 puan
Akıcılık= 10 puan
İmla= 8 puan
Paragraf Düzeni= 5 puan
Tutarlılık= 5 puan

Toplam= 79
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Beni Sensiz Bırakma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Contraria Vocantum Rpg :: Yönetim :: Rp Gücü Hesaplama-
Buraya geçin: