Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Alessandra Laurel

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alessandra Laurel
5. Sınıf | Alba Öğrenci
5. Sınıf | Alba Öğrenci
Alessandra Laurel


Karakter Yaşı : 18
Rp Partneri : Pm?
Mesaj Sayısı : 13
Kayıt tarihi : 13/06/11
Gerçek Yaş : 27
Lakap : Aless, Alessa, Less, Lessa, Sandra, Ann falan bana sorarsan Less de.

Alessandra Laurel Empty
MesajKonu: Alessandra Laurel   Alessandra Laurel Icon_minitimePtsi Haz. 13, 2011 8:13 pm

Boşluk hissi azalıyordu. Yavaşça, beni deli etmek istercesine ama ardında rahatlama bırakarak gidiyordu. Boşluk hissinin yerini endişe ve korku aldı, daha sonraları umut, bazen karamsarlık bazen de kin. En çok kin, en çok nefret. Hayatım boyunca düşünemediğim kadar çok nefret vardı içimde ve karanlık… sonsuz, bitmek bilmeyen karanlık… Buna inanamazdınız, eskiden iyiydim ama şimdi, şimdi farklıydım.
[color:964B4B]“Farklı,”[/color] diye mırıldandım. Kulağa komik geliyordu.
[color:964B4B]“Farklı,”[/color] Ne açıdan farklı? Her açıdan. Sonsuz bir nefretle doluysa birinin içi onu tanıyamazsınız. Sonsuz bir gece başlamışsa, ruhuna çökmüşse karanlık sadece o vardır bir de kini, nefreti vardır o karanlığın içinde.
Bu karanlığı düşünerek yürüdüğüm ıssız karanlık yolda paltoma iyice sarındım. Saçlarımın şapkamın altından çıkan tellerini yüzüme savuran rüzgar dondurucu soğuğu jilet gibi tenimde gezdiriyordu. Şapkamı düzeltip paltoma sarındım tekrar. Uçmaması için tuttuğum yakada parmaklarımın boğumları bembeyaz olmuştu. Yavaş yavaş donuyor olmalıydım. Yanaklarımı hissetmiyordum, sadece jilet kadar keskin bir soğuk vardı. Geceye bakarak ürperdim.
Yaprakların hışırtısı dışında ıssız yolda ses yoktu, ilerledikçe ileride bir çocuk parkı gördüm. Rüzgar bir salıncağı sallamaya başlamıştı. Korkunç gıcırtılar eşliğinde yürümeye devam ettim. Bacaklarım titremeye başlamıştı ama umrumda değildi. Az kaldı. Sık dişini Alessa.
Bir dalın çıtırtısını duyduğumda gerçekten çok az kalmıştı eve. Hızla arkamı döndüm ve tabii ki boşluğa bakarken buldum kendimi. Sonra bir de önden bir çıtırtı geldi. Hızla o tarafa döndüm. Bir gölgeyi yakaladı gözlerim ama çok yavaştım. Ölümlü gözlerim fazlasıyla kördü. Ölümlü lafına takıldı beynim, hala kabul etmemiştim oysa var olduklarını. Yürümek için yeltendim ama ağaçlardaki kuşların tamamının aynı anda havalanması beni iyiden iyiye ürpertti. Ufak bir çığlığın ağzımdan kaçmasıyla beraber koşmaya başladım. Ayaklarımdaki topuklu ayakkabının birinin topuğu kırılınca kendimi yerde buldum. Kuru yaprakların oluşturduğu bir kümenin ortasında. Bir yaprak kümesi için oldukça sertti oysa. Ellerim çizilmişti. Kalkmak için elimi yere dayadım, hiç değilse öyle zannettim. Ama elim daha çok pütürlü bir cisme bastırdı. Yapraklar bir anda uçuştu ve bir cesedin üzerine düştüğümü fark ettim. Tiz çığlığım çevre ağaçlardaki bütün kuşları havalandırdı.
Ceset bayağıdır orada olmalıydı, pis kokuyordu. Gözleri şaşkınlıktan kocaman açılmıştı. Ve onu tanıyordum. Geçen seneki mezunlardan Clementine Storming. İnanamıyordum. Masmavi gözleri ve kahve kızıl saçları ölmüşken bile çok güzeldi. Dehşetle elimi ağzıma bastırdım. Zavallı şey. Tek elim farkına varmaksızın kızın gözlerini kapattı. Son yolculuğunda huzurlu ol arkadaşım, her kim öldürdüyse seni ölüm görsün işini. Hıçkırıklarım omuzlarımı sarsarken ayağa kalktım. Üzerime bulaşan vıcık vıcık çamuru silmeye uğraşırken pes ettim. Burada birileri vardı, bir katil. Ve ben çamur için endişeleniyordum.
Saçlarımı gözümden çekip koşmaya başladım. Ama bir şey bana çarptı hem de tam karnıma. İki büklüm olup sendeledim.
Yardım çağırmak için geç miydi?
“Yardım edin!” sesim istediğimin aksine fısıltı gibi çıkmıştı. Zavallı Clementine de bana yardım edemeyeceğine göre başka bir plan yapmalıydım. Bana çarpanın kim olduğunu görmek için başımı kaldırıp etrafıma bakındım. Kimse yoktu, daha doğrusu kimse gözükmüyordu. Arkamda bir dal daha çatırdadı.
Oraya döndüğümde sonunda fark ettim. Onlardandı. Kesinlikle. Artık inanıyordum. Buz tenini ve donuk bakışlarını gördüğüm ilk büyülü anı düşündüm. Yeterince yaşlı olmalıydı çünkü güneşli bir günde karşılaşmıştık. O olduğunu biliyordum, kokusu… Kokusu burada diyordu bana. Tanıştığımızda beni sevdiğini mi zannetmiştim? Saçmalıktı. Takıntılı bir psikopat olduğunu bilmeliydim onun. Çoğu zaman düşündüğümün aksine bütün hücrelerim “Yaşamak istiyoruz!” diye feryat ediyordu. Beynim algılamakta güçlük çekiyordu ama şimdiye kadar iyi iş çıkarmıştı.
Sonra onu gördüm. Üzerinde bir tişört ve kot pantolon vardı. Dar paça kotunun altında ayaklarında ayakkabı yoktu. Çamur olmuş paçalarından gözlerimi ayırıp yüzüne baktım. Vahşice bir ifadeyle bana bakıyordu.
[color:c10c=964B4B]“Ne istiyorsun?” dedim ona kırık bir fısıltıyla. [color:c10c=964B4B]“Zaten her şeyimi aldın, başka ne istiyorsun?”
[color:c10c=A35039]“Küçük Alessa. Yapma ama, oyunu beğenmedin mi?” dedi soğuk bir edayla. Başını yana yatırmıştı. Her zamankinden daha yakışıklı gözüküyordu.
[color:c10c=964B4B]“Bu oyun değil Lucas. Bu hayatım. Anlamıyor musun? Hiç değilse önceden öyleydi. Artık hiçbir şeyim yok.” Dengemi kaybedip yere yığıldım.
[color:c10c=A35039]“Ah, şu haline bak. Oynamak istemiyorum desen bırakırdık.” Dedi, ona inanamıyordum. Dalga geçtiği şey bütün ailemi öldürüşüydü.
[color:c10c=964B4B]“Lucas,” diye fısıldadım. Gözlerim dolmuştu. [color:c10c=964B4B]“Onları öldürdün, duyuyor musun? Her şeyimi aldın, bir canım kaldı. Haydi, ne duruyorsun. Her şeyi istediğini söylememiş miydin?” diye bağırmaya başladım. Bu deli cesaretini nereden bulduğumu bilmiyordum. O onlardandı. Nokta. O tanıdığım ve sevdiğim çocuk değildi. Kalbime anlatabilsem sorun kalmayacaktı ama içim acıyordu. Birden Lucas kendine gelir gibi oldu. Masmavi gözlerini bana dikti ve anladığını düşünmeye başlamışken kanımı donduracak bir kahkaha patlattı.
[color:c10c=A35039]“Görmüyor musun Alessa? Her şey kafanda. Onlar hala evinizdeler. Mutlular ve hatta sen de mutlusun onlarla. Onlar evinizdeler. Alessa… Çıldırıyor musun?” Gerçekten bir an ona inanmak istedim. Sadece delirdiğime inanmak istedim. Bu normal değildi ama herkes evimizde olsa ve ben delirmiş olsam gerçekten mutlu olurdum. Yitip giden onca canı telafi edebilecek olsam. Bir an gözümde her şey toparlandı belki de doğru söylüyordu. Tam ona inanmaya başlayacakken tekrar kahkaha attı. Kafamın içinde bir şeyler kırıldı ve kalbim de. O da kırıldı, parçalara ayrıldığımı hissediyordum. Sinirim damarlarımda zonklamaya yol açmıştı. Başım dönüyordu.
[color:c10c=964B4B]“Canavarsın Lucas. Sen bir canavarsın.” Dedim en ıstıraplı sesimle. Kalbim kanıyor gibiydi. Beni çıldırtmaya çalışıyordu. Birkaç adım atıp yanıma geldi.
[color:c10c=A35039]“Hadi Less. İnanmıyorsan gel bakalım.” Dedi. Sesi yine ona dönmüştü. Elini bana uzattı. O eli tutmak istiyordum ama kahretsin benimle oynuyordu.
Oyun oynamak ha? Dedi içimdeki cadı. Kiminle oyun oyuyorsun vampir? Hala içimdeki sesi duyuyordum. Birden baştan aşağı cadı olduğumu hissettim. Gözlerimdeki yaşlar bir anda yok oldu. Sevdiğim çocuğun elini kavrayıp ayağa kalktım.
Sıcak tenim soğuk eline değince ikimiz de ürperdik. Buz tutmuş da olsam ondan kat kat sıcaktım. O ölüydü. Artık inanıyordum. Bütün sırları kucaklamıştım. Belki de sadece çıldırmıştım, uğraştığı gibi. Elini sıktım.
[color:c10c=964B4B]“Üzgünüm Lucas.” Diye mırıldandım. Elini sıkmaya devam ediyordum. Belki bir vampirdi belki de hissetmiyordu ama acayip bir şeyler olduğunu anladı. Rüzgar çevremizde hızla dönüyordu. Clementine’in ölü saçlarını havalandırmıştı. Birden tekrar korktuğumu hissettim ama bir an içinde kaybolup gitti. Korku ve sevgi ikisi de yok olmuştu. Kafamdaki sesler her zamankinden yüksekti, evet, delirmiş olmalıydım ama aklıma girmişlerdi.
[color:c10c=998939]“O herkesi öldürdü Alessandra. Anneni, babanı, küçük kız kardeşini… Aileni… Şimdi intikam istiyoruz Alessa. İntikam ve kan. Kan ve intikam. İntikam ve kan! Kan ve intikam! İntikam ve kan! Kan ve…” kafamın içinde bağrışıyorlardı, davul sesleri, hiç durmaksızın çalınan gitarlar ve festival gibi değil de kaos gibiydi. Hepsi, hepsi bir anda ayaklanmıştı. İntikam için. Kan için. Saçlarımın havalandığını hissettim, gözlerimdeki vahşi bakışı tanıyordum, onu kucaklıyordum.
[color:c10c=964B4B]“Vampir!” dedim birden, sesim hırçın ve güçlüydü. Lucas elimi bırakmaya çalıştı. Ama onu bırakamazdım burada olmazdı. [color:c10c=964B4B]“Sen, cadılarla oynamanın cezasını çekeceksin.”
[color:c10c=A35039]“Less, yapma. Sadece oyundu. Ve bitti. Bitirdik.” Dedi telaşlandığını görebiliyordum. Kahkaha atma sırası bana geçmişti. Sokak boyunca çınlayan kahkahamdan ben bile ürperdim.
[color:c10c=964B4B]“Yanlış vampir. Daha yeni başlıyor.” Dedim ve elimi savurarak onu yere fırlattım. Hırlayarak doğrulmaya kalktı. Onun vahşi tavrı beni biraz sinirlendirmekten başka işe yaramadı. Dişlerimi sıktım ve göğe bakarak haykırdım.
[color:c10c=964B4B]“Yan!” alevler Lucas’ı yuttu bir anda. Çığlık atıyordu. Kömürleşeceğini düşününce içimdeki son güç kırıntısı da tükendi. Alevler etrafımı sarmıştı. İntikam isteğim beni kendi kuyuma düşürmüş, acı çekmemi sağlıyordu. Sevdiğim çocuğu öldürmenin acısı beni daha çok yakıyordu sanki. Kızıl alevlerin arasında yere çömeldim. Sonra alevler sıklaşma başladı. Her yer yanıyordu. Soğuğu hissetmiyordum belki ama fazla sıcaktı şimdi. Yere uzandım. Gök parlaktı ve yıldızlar birer birer sönüyordu. Her şeyin sonu, diye mırıldandığımı duydum. Kızgın alevlere bakarken yavaşça her yer karardı. Ölmüş müydüm? Hayır ruhum hala bir yerlerde güvende olduğumu söylüyordu. Gözlerimi açmak istemiyordum. Gerçeklerden kaçmak, onu öldürdüğümü unutmak istiyordum ve de onun her şeyimi aldığını. Yaşamak istemiyordum. Ama biri benim elimi tuttu. Parmaklarım birinin soğuk eli içindeydi. Aman Allah’ım yoksa ölmemiş miydi? Beni öldürecekti. Panikle gözlerimi açtım ve şaşkınlıkla doğruldum.
Odamdaydım. Başım zonkluyordu. Elimi başıma götürmek isteyince birinin elimi tuttuğunu hatırladım. Yatağımın yanındaki kanepede kaykılmış oturan kişiyi kesinlikle tanıyordum ona bakınca tembelce gülümsedi. Yüzümdeki kaslar tekrar harekete geçti. Lucas… Tam ağzımı açıp çok pis bir rüya gördüm, diyecekken Lucas elini dudaklarına götürdü ve susmamı işaret etti. Sonra diğer elindeki elimi dudaklarına dokundurdu.
[color:c10c=A35039]“Hoş geldin Less. Hayatın sonuna yani cehenneme hoş geldin.”


kodların işe yaramadığını yeni fark ettim ama düzelmiyor. Sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vis Sanctus
Kutsal ışık|| Yaratıcı
Kutsal ışık|| Yaratıcı
Vis Sanctus


Mesaj Sayısı : 482
Kayıt tarihi : 07/11/10

Alessandra Laurel Empty
MesajKonu: Geri: Alessandra Laurel   Alessandra Laurel Icon_minitimeSalı Haz. 14, 2011 5:26 pm

Puanlama Değerleri:

Gerekli Uzunluk= 10 puan
Anlatım= 21 puan
Renklendirme/Görünüm= 5 puan
İçerik/Kurgu= 22 puan
Akıcılık= 10 puan
İmla= 8 puan
Paragraf Düzeni= 5 puan
Tutarlılık= 5 puan

Toplam= 86
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Alessandra Laurel
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Less Laurel
» Alessandra Valente

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Contraria Vocantum Rpg :: RP Out :: Arşiv :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: