Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Desiree Schult

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Desiree Schult
Rütbesini Almamış Üye
Rütbesini Almamış Üye
Desiree Schult


Karakter Yaşı : ~
Rp Partneri : ~
Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 17/06/11

Desiree Schult Empty
MesajKonu: Desiree Schult   Desiree Schult Icon_minitimeCuma Haz. 17, 2011 3:22 pm

Mayıs 8
İnsanlar sokaklarında yürürken, çevrelerine bakmazlar. Aslında çevrelerine bakarak yürüseler, önlerine gelen kırmızı binadaki insanların hayatlarıyla karşılaşırlar. Her şey olabilir, orada bazıları kocasını öldürür, kimisi çocuklarının geleceğini engeller . Kimisi de aslında kötülük geleceği korkusuyla yaşasa bile, sanki kötülük hiç evlerine uğramayacakmış gibi gazetelere hiç göz atmazlar. Ama bir haber bundan sonra onların tüm hayatlarını değiştirecektir.
Ah tabii merak ediyorsunuzdur. Ben kim miyim? Ben Melanie. Burada yaşıyordum. Ölmeden önce.
4 gün önce.
4 Mayıs Haberleri:

“Genç kız evinin önünde ölü bulundu. Boğazı ve kolları kesilerek öldürülen kızın, ailesinden ayrı yaşadığı ve annesinin bir fahişe olduğu öğrenildi. Polis her yeri araştırsa da bir kanıta rastlanmadı. Kızın intihar ettiği düşünülse bile etrafta hiç kesici alet bulunamadı. Doktorlar asıl ölüm nedeninin korkuya yada heyecana dayalı kalp krizi olduğunu söylüyor.”
Miranda:
Harika günüme sabah sporumu yaparak başlamıştım. Sadece iyi bir gün olmasını ve çocuklarım ile eşimin sağlıklı ve mutlu bir gün geçirmesini diliyordum. Bugün biraz yavaş koştuğumdan eve yaklaşık yüz metre kala çok hızlı koşmak zorunda kalmıştım. İşe geç kalmak ve çocukları hazırlamak uzun işti. Kırmızı apartmandan içeriye girdiğimde apartmanın boğuk havası beni rahatsız etmişti. Sarı saçlarım önüme gelirken. Ayakkabılarımı çıkardım ve terliklerimi ayağıma geçirdim. Tahmin ettiğim gibi eşim Dean, oğlum Danny ve kızım Mary hala uyuyorlardı. Çocuklarımın odasına gittim ve ikisini de uyandırdım. Gülümsediler ve hızlıca banyoya yetişme yarışması yaptılar. Hızlıca ellerini ve yüzlerini yıkadılar. Şimdi sıra mutfağa önce gitme yarışmasıydı. Hızlıca bağırarak mutfağa girdiklerinde ben Dean’i uyandırmıştım.
Danny ve Mary ikizlerdi. Uyumlu giyinmeyi sevelerdi. Mary bana çok özenerek stilist olmak ister ve hep elbise modelleri seçerdi. Henüz dokuz yaşında olmasına rağmen iyi resim çiziyordu. Bunu geliştirmesi için resim kursuna bile gönderiyorduk. Dean ise bir mimardı. Kesinlikle iyi bir mimardı. İşinde en iyisiydi beklide. Harika projelerinden biri olan bu evi de bizim için satın almıştı. Oldukça anlayışlı biriydi. Onun bu ikici evliliğiydi. Ama bu umurumda değildi.
Her sabah ki gibi Danny ballı gevreğini çoktan koymuş yiyordu. Mary ise çikolatalı gevreğini kasesine doldurmak üzereydi. Dean sabahları kahvaltılıklardan yemeyi tercih ederdi. Hemen ona pratik bir sofra hazırladım. Bir omlet ve sıcacık çay… Buna bayılırdı. Pencereden dışarıya baktığımda karşı kaldırımdaki ölü kızı fark etmemek elde değildi. Çevresinde duran polis inceleme yapıyordu. Her şeyi unutup çocuklara hemen giyinmelerini ve okul otobüslerine binmelerini söyledim. Kendimi hızlıca dışarıya attım. Evden çıktığımı duyan Dean peşimdeydi. Bu kız Jenny ‘di. Caddemizde yaklaşık üç yıldır yaşayan bu kız gece hayatını seven biri sayılmazdı. Zaten geceleri bebek bakıcılığı yapıyordu. İlk geldiğinde annesinin fahişe olduğunu öğrenmiş ve önyargılı davranmıştık. Ama o , öyle bir aileye göre oldukça saygılı ve terbiyeliydi.
Meave:
Bu sabah güzel bir gün sayılmazdı benim için. Karnımdaki minik beni güzel bir sürprizle uyandırmıştı. Mide bulantısı… Berbat bir şeydi ve bende bir çok insan gibi bundan nefret ediyorum.
Kocam öleli beş ayı geçiyordu. O öldürülmüştü. Bana bıraktığı tek şey, parası ve karnımdaki kızımızdı. Ben kadınları pazarlamada çalışan bir şirkette çalışıyordum. O ise önemli bir polisti. Beni yakaladıklarında, her şeyi itiraf eden dürüst bendim. Serbest bırakıldığımda ise, onunla görüşmeye devam etmiş, bir yıl sonrada evlenmiştik. Evliliğimizin ikinci yılında hamile kaldığımı öğrendiğimizden iki hafta sonra apartmanın bodrumunda vahşice öldürülmüş olan kocamı hala unutamıyordum. Kafası kopmuş, elleri kırılmıştı. Bacaklarından birini bulamamışlardı bile. Hala hatırlamak beni delirtiyor.
Berbat hayatıma her zamanki gibi sıkıcı ve suratsız bir şekilde başlarken, polis arabalarının sesini duymamak elde değildi. Miranda çoktan aşağıdaydı. Karşıdaki Jenny’nin cesedini görmemek ise elde değildi. Kesinlikle berbat bir gündü ve ben tahminlerimde yanılmamıştım.Hemen dışarıya çıktım ve o sarı saçlı güzel arkadaşımın yanına koştum. Üzerindeki mavi eşofmanıyla, koşudan yeni döndüğü belliydi.
“Miranda. Neler oluyor tanrı aşkına?”
Jake:
Ah bir iş sabahı daha ve ben işten nefret ediyordum.
Ben Jake Hall. Babamın şirketinde yönetici olarak çalışıyordum. Öldükten bir yıl sonra annem benim geçmemi istemişti şirketin başına. Aslında hazır değildim ama, babam hep benim iyi bir yönetici olacağımı söylerdi. Babam demişken, o fena bir şekilde öldürülmüştü. Kafası kopmuş, kolları kırılmıştı. Bacaklarından biri ise bulunamamıştı. O anı unutamıyordum. Onu bulduğumda odasının tavanından bir iple kalan tek bacağıyla bağlanmıştı.
Yatağımda bunu düşünürken çalan saati durdurdum ve camımdan gelen kırmızı mavi ışıklara bakmak için cama yöneldim. Jenny… Karşımızda oturan sarışın. Ölmüştü ve cesedi buradan görünüyordu. Hızlıca giyindim ve dışarıya çıktım. Ben geldiğimde sevdiğim iki arkadaşım olan Meave ve Miranda neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
“Miranda. Neler oluyor tanrı aşkına.”
“ Jenny öldürülmüş Meave. Hemde vahşice.”
“Şey… Miranda , Meave. Bu , bu son iki yılda olan üçüncü cinayet. Önce babam, sonra senin kocan ve Jenny. Üçünde de kanıt yoktu. Söylesenize böyle bir semtte bunu kim yapabilir ki!”
“Sanırım bunda da kanıt bulamamışlar. Ama arada bir bağ olduğunu fark etmiş olmalılar.”
“Kusura bakmayın bayanlar. İşe yetişmeliyim. Cenaze saatini öğrenirseniz haberdar edin beni.”
**
Gördüğünüz gibi, küçük bir cinayet , küçük sokağı nasıl da heyecanlandırdı. Ama bu sadece işlerin başıydı. İnsanlar komşusunun başına geleni, başına gelmeyecek sanırlar. Ama aslında kötülük gırtlaklarına dayanmıştır.
8 mayıs:
İşte bu günümüzdeyiz. Kesinlikle heyecanlı günlerden biri. Aramızdan birine daha veda etmeliyiz. Bu sefer katilin hedefi Miranda. Katili iyi tanırım. Yine kanıt bırakmayacaktır.
Meave:
Miranda ağlarken, gözlerinden gözlerimi ayıramıyordum. Mavi gözleri kıpkırmızıydı. Sarı dağınık saçlarını geriye attım ve bir taç taktım. Saçlarının onu rahatsız etmesini istemiyordum. Jake de yanımızdaydı. Zengin biri olarak araştırmalara oda katılmıştı. Miranda’nın iki küçük çocuğu vahşice öldürülmüştü. Kafaları kopmuş, kolları kırılmış ve bir bacakları yok… Aynı şekilde dördüncü cinayetti bu. Çoğu polis bu bölgeye göreve gelmişti. Herkes bu olay üstüne yoğunlaşmıştı. Çoğu komşu aramızda bir katilin yaşadığına inanıyordu. Ama doğduğumdan biri burada yaşardım ve kimse bunu yapmazdı. Adımdan daha çok emindim. Kesinlikle olaylar dönüyordu.
Olay yeri incelenirken, doktorlar Danny’nin kafasının kesilmesinden Mary’nin ise heyecana bağlı kalp krizinden öldüğünü söylüyorlar. Yani Mary kafası kesildiğinde çoktan ölmüştü. Danny ise kardeşinin ölümüne tanık olduktan sonra öldürülmüştü. Muhtemelen… Pek çok insan hala dikkate almıyorlardı. Bir kaçığın bizlere taktığını düşünüyor ve umursamıyorlardı. Ama beklide kötülük onlarında kapısını çalacaktı. Tanrıdan başka kim bilebilirdi ki!
Jake:
Bu korkunç ölümler beni usandırmıştı. Babamın ölümünü daha çok hatırlatıyorlardı bana. İşi bir süreliğinde idare etmesi için en yakın arkadaşıma devrettikten sonra, kız kardeşime de bazı işlerle ilgilenmesi için görevler yağdırmıştım. Biraz kızsa da olayın ciddiyetini bildiğinden önemsemedi. Ama onun keyfini düşünecek durumda değildim. Merak ediyordum. Bizden ne istiyorlardı?
Sıranın bizlerde olmasından korkuyordum. Kahve saçlarımı ellerimle hafifçe sıktım ve beynimi zorladım. Karşıdaki pembeli şişko kadının, çikolata rengi elleriyle perdeyi açışından sonra yüzüme vuran kavurucu güneş gözlerimi fazlasıyla rahatsız etmişti. Yerimden kalktım. Ağlayan ve kırmızı gözlerle etrafa bakan Miranda beni daha da üzüyor bir şey yapamamak beni deli ediyordu. Yeşil formalarının içinde gelen doktor bize, ölüm belgelerini verdi. Cenazeyi kendileri götürmeliydi. Kopuk bir baş ve kayıp bacakları olan cesetler , korunmalıydı. Hak verdik. Zor yürüyen Miranda’ya Dean sarıldı ve arabaya kadar yardım ederek götürdü. Dean’ de berbat haldeydi. Çocuklarını kaybetmenin ne demek olduğunu bilmezdim. Ama Dean genelde neşeli ve gülümseyen biridir. Onu böyle görmeye alışkın değilim.
**
Jake haklıydı. Ertesi gün onları kötü şeyler bekliyordu. Korkusuzca savaşmaları, kaçmaları , yada kendilerini haklı çıkarmaları gerekiyordu.
Gözlerini açtıklarında karanlık bodrumlarındaydılar. Üçü de. Jake, Miranda ve Meave. Meave yuvarlak karnını tuttu ve oradaki eski sandalyeye oturdu. Jake ise gözlerini ovuşturdu ve etrafına baktı. Mirada ise her zaman ki gibi, o güzel mavi gözlerine haksızlık ediyor, ağlıyor ve onları kızartıyordu. Meave kızıl saçlarını arkasına attıktan sonra korku dolu gözlerle etrafa baktı. Ama her yer karanlıktı. Bir şey görmeleri imkansızdı. Jake duvarlara tutunarak yürüyor ve kapı arıyordu. Bulduğunda ise açması imkansızdı. Zincirlerle, tahtalarla kapalıydı önü. Eline batan çividen dolayı bağırdı ve yerine gitti. Emekleyerek Miranda ve Meave’in ortasına gitti. Ellerini tuttu ve korkmamalarını , sessiz olmalarını söyledi. Karanlık ve boğuk odada yalnız olduklarını düşünüyorlardı. Yanılmışlardı.
Bir ışık yandı. Zayıftı. Zar zor etrafı aydınlatıyorlardı. Adamın yüzünün ortasında kocaman bir yara vardı. Adam gülümsedi ve yarasını kaşıdı. Mavi gözleri hemen kendini belli ediyordu. Hafif seyrekleşmiş saçlarından biri önüne düştüğünde, hain gülümsemesi bir anda söndü ve saçını arkaya attı. Saçları yağlıydı. Tel tel ayrılmış ve parlıyordu. İğrenç giyinmişti. Siyah bir takım elbiseydi ama kirli olduğu her halinden belliydi. Bir sandalye çekti ve oturdu.. Gülümsedi. Tekrar yarasını kaşıdı ve ciddi bir hal aldı yine aniden.
“Bu neden oldu biliyor musun Jake? Baban yaptırdı. Nisan 1991. Ayın on ikisi ve saat on beş kırk. Bana kötü hatırları var. Hep on beş kırkta insan öldürürüm bu yüzden. Ama daha süreniz var. Saat on beş.”
Korkuyla yüzüne bakan iki kadın ve bir erkek, acizdi. Korkaktı. Geçmişlerinin hediyesiyle karşılaşacaklarını biliyorlardı. Katilde yakalanacağını. Ama değişmeyecekti. Katil onların canlarını acıtmaya yemin etmişti.
“Babanın şirketinde önemsiz bir memurdum. Olmasam da işler tıkır tıkır işlerdi. Sen daha küçüktün hatırlamazsın. Ben seni severken bana bağırır ve işimin başına dönmemi söylerdi. Ondan nefret ederdim. Bize ev verirdi. Sözde sadece şirkette olanların maddi sıkıntı çekmemesi içindi. Ama bize maaş olarak verdiği paranın yarısını kira olarak alırdı. Ben bir gün itiraz ettim. Odasında haklı olduğumuzu söylemeye çalıştım. Sadece bir memurdum belki ama , insandım. Çocuğum, yani Melanie, iyi şartlar altında yaşamayı hak ediyordu. Ama baban onu düşünüyordu bile. Melanie henüz yedi yaşındayken kansere yakalandı. Paramız yoktu. Biriktirecek süre de. Babandan para istemek zorundaydım. Ondan nefret etsem de bunu yapmalıydım. Ama maalesef vermedi. Melanie günden güne ağırlaşıyordu. Sürekli itirazlarımdan sıkılmıştı. Beni işten attı. Umursamamaya çalışarak, gururumu ayaklar altına alarak iş aradım. Bir yerde buldum. Miranda… Senin babanın yanında. Baban işe alınmayacağımı söylese de , ona yalvardım. Her şeyi yapabilirdim o an onun için. Benden o anlık bir şey istemedi. Ama karım Carol’ı tanıdığında işler değişmişti. Eğer karımı ona satarsam, bana yüklü para verecekti. Kabul etmedim. Kızım ölüyor olsa bile yapamazdım. Ama Carol beni hiçe sayarak onunla birlikte oldu. Ve sen doğdun. Anneni başka biriymiş gibi gösterdi ve Carol’ı öldürttü. Bana paramı elbette vermişti. Melanie’yi tedavi ettirecektim. Ama işler yolunda gitmedi. Son olarak Meave’in babası, benden vergi hiç vermediğimi söyleyerek para istedi. Onun bir mafya olduğunu anlamıştım. Ama vermezsem sokakta kalırdık yada ölürdük. Mecburen elimdeki tüm parayı verdim. Ama Melanie, acı bir şekilde can vererek öldü.”
Üzülmüşlerdi. Sanki bir dostunu dinlercesine ona bakıyorlardı. Onu teselli etmeye çalıştılar. Ama katil, nefret ve acıyla doluydu. Onları affetmeyeceği her halinden belliydi. Tozlarla kaplı yerde oturan Miranda, sessizdi, Meave sandalyesine yapışmıştı. Jake Meave ve Miranda’nın elini bırakmıyordu. O da korkmuştu. Arkadaşlarını korumak istiyordu ama, beceremeyeceğini kendi de biliyordu. Kirli saçlı adam ayağa kalktı.
“Sizden intikam alacağım için yemin ettim. Önce babalarınızı, sonra ailenizden insanları öldürdüm. Kanıtları kaybetmek zordu ama değerdi. Küçük kızım öldüğünden sadece siz sorumluydunuz. Babanız sizi iyi yetiştirmek için parayı istiyordu. İşin temelindeki sorun sizdiniz! Ve şimdi öleceksiniz. Hemde aynı şekilde. Her öldürdüğüm kişinin bacağını aldığım gibi, sizinkini de alacağım! Sizin de başınızı uçuracağım!"
**
16 mayıs haberleri:
Yine aynı sokakta iki kişi birden öldürüldü. Yine bacakları ve kafası koparılan insanların o sokağın sakinlerinden olduğu öğrenildi. Çevreden oldukça göç veren şehir, hızla göz veriyor. Seri katil ise hala bulunamadı. Öldürülmeye çalışılan iki kişinin yanında hamile bir kadında vardı. Şans eseri yaşıyordu. Sadece yaralanmıştı. Ama kadının ses tellerinin ve ellerinin kesildiği öğrenildi. Katil sadece bir resim bırakmıştı. Bırakılan resimdeki ışıkların nereden geldiği belirlenemiyor.
**
Merak ettiniz değil mi? O ışık bendim. İntikamım alınırken bu zevki kaçıramazdım. Size tavsiyem bu semte taşınmayın.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vis Sanctus
Kutsal ışık|| Yaratıcı
Kutsal ışık|| Yaratıcı
Vis Sanctus


Mesaj Sayısı : 482
Kayıt tarihi : 07/11/10

Desiree Schult Empty
MesajKonu: Geri: Desiree Schult   Desiree Schult Icon_minitimePaz Haz. 19, 2011 10:19 pm

Gerekli Uzunluk= 10 puan
Anlatım= 20 puan
Renklendirme/Görünüm= 8 puan
İçerik/Kurgu= 22 puan
Akıcılık= 10 puan
İmla= 8 puan
Paragraf Düzeni= 5 puan
Tutarlılık= 5 puan

Toplam= 88
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Desiree Schult
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Contraria Vocantum Rpg :: RP Out :: Arşiv :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: