| | ''Müzik Hissin Uğultusudur.'' | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Zoe Allison Müzisyen | Yan Fülüt
Karakter Yaşı : 24 Rp Partneri : Rayon Dylan Mesaj Sayısı : 30 Kayıt tarihi : 02/03/11 Lakap : Z, Zo.
| Konu: ''Müzik Hissin Uğultusudur.'' Perş. Haz. 23, 2011 12:41 pm | |
| Güneş, yavaş yavaş gökyüzünü terk ederken, ılık bir ilkbahar akşamı… Tarih 20.05.2009 Karakterler Zoe Allison Annamarie Snowdrop | |
| | | Zoe Allison Müzisyen | Yan Fülüt
Karakter Yaşı : 24 Rp Partneri : Rayon Dylan Mesaj Sayısı : 30 Kayıt tarihi : 02/03/11 Lakap : Z, Zo.
| Konu: Geri: ''Müzik Hissin Uğultusudur.'' Perş. Haz. 23, 2011 1:12 pm | |
| Giysi dolabından çıkardığı, spor bir kot ve tişörtünü hızlıca giyip salona gitti Zoe. Masasının üzerinde duran, siyah dikdörtgen kutuyu alıp, son bir kez daha içini kontrol etti. Kutunun içindeki bezle, flütünü sildi ve tekrar yerine koydu. Ayakkabılarını da aynı hızla giyip, çantasını ve flütünü alıp, evden ayrıldı.
Bahar, Zoe için mutluluğu temsil ederdi. Albalar’ın çoğu iyimserdi, Zoe böyle olmayı seviyordu. Yeni açmış çiçeklerden yayılan polenlerin kokusu, kuşların şarkıları, güneşin kendi ışığıyla yaptığı danslar… Hepsi Zoe için mutluluk kaynağıydı. Ayrıca mutlu olmasını sağlayan bir şey daha vardı; müzik. Her notanın sesini duyduğunda yeniden doğmuş gibi hissederdi. Hele ki o sesleri kendisi çıkartıyorsa. Ritim ona annesini hatırlatıyordu. Küçükken annesinin yan flüt çalışını büyülenmiş gibi izlerdi. Çok geçmeden o da öğrenmek istedi ve bunu başardığında dünyanın en mutlu insanı gibi hissetmişti. Şimdiyse; usta bir müzisyendi ve alkışlanmak için can atıyordu.
Regius Bar, müzik için yapılmıştı. İnsanlar sohbet edip ve içkilerini yudumlarken, canlı performanslarla eğlenirlerdi. Zoe insanların onu dinlerken eğlenmesini izlemeyi çok seviyordu ve Regius Bar, bunu görmek için ideal bir yerdi. Orada küçük bir grup kurmuştu ve insanlar onu seviyordu. Dinleyici kitlesi yan flütü başta benimsemeseler de giderek alışmışlardı. Zoe de mutlu olmuştu tabii.
Barın kapısından adımını attığında, içerde prova yapanların olduğunu gördü. Daha saat erkendi ve Zoe de aynı amaçla gelmişti. Mekanın sahipleri kapının yakınlarında duruyordu. Selamlaştıktan sonra, sahneye doğru ilerledi. Prova sırası başka bir gruptaydı ve beklemekten başka çaresi yoktu. Çok geçmeden sahneye kızıl saçları olan, beyaz tenli hoş bir kız çıktı. Mikrofonunu ayarladıktan sonra, biraz bekledi ve arkasına dönüp, grubun davulcusuyla göz göze geldikten sonra diğer grup üyelerine baktı. Tam o sırada kafasını bir defa salladığında, davulun ritmiyle beraber şarkıya başladı. İntro, Zoe’nin çok hoşuna gitmişti. Yavaş yavaş ayaklarıyla ritim tutmaya başladığında kız, şarkının sözlerine başladı. O an, Zoe’nin tempo tutan ayağı istemsiz bir hareketle durdu. Gözleri büyüdü ve şaşkınlıkla kızı dinlemeye başladı. Sesi, insanın ruhunu okşuyordu. İnsanlarda Zoe ile aynı fikirde olmalılardı ki herkes işini bırakıp sahneye odaklanmıştı.
Müzik sesi kesildiğine, Zoe rüyadan uyanmış gibi hissetti ve hemen kendine geldi. Sahnenin çevresinde bir sürü kişi toplanmış merakla bakıyordu. Arkalardan genç bir çalışan alkışlamaya başlayınca, Zoe de dahil herkes çocuğa eşlik etti. Kız çok şaşkındı ve gülümsüyordu. Teşekkür ederek sahneden indi. Zoe onunla konuşması gerektiğini hissetti. Belki kendi grubunda vokal olmayı kabul edebilirdi. Bar masasına doğru gitti ve kız tam oturduğunda koluna yavaşça dokundu.
‘’Eşlik edebilir miyim?’’ dedi nazik bir ses tonuyla. | |
| | | Annamarie Snowdrop Müzisyen | Vokal
Karakter Yaşı : 21 # Ölmek için çok genç yani asalksl. Rp Partneri : Yoooğk . Benim püskevitim de yok Q.Q Mesaj Sayısı : 45 Kayıt tarihi : 06/06/11
| Konu: Geri: ''Müzik Hissin Uğultusudur.'' Cuma Haz. 24, 2011 2:19 pm | |
| Güneş ışıkları Anna'nın teninde usulca kıpırdanırken Anna, birinin odasının perdesi ile oynadığını hissedip gözlerini kırpıştırmıştı. Karşısında Büyükanne Maria 'yı görünce rahat bir nefes alarak gerindi. Büyükanne Maria pencereden içeri doluşan temiz havayı içine çektikten sonra Anna'ya gülümsedi. Anna onun bu genç ruhu ve yaşama sevincine içini çekip ona gülümseyerek karşılık verdi.
"Günaydın balım." "Günaydın büyükanne." "Hava ne kadar hoş öyle değil mi?"
dedikten hemen sonra Büyükanne Maria'nın kendi müzik mırıltısıyla dans edişi görülmeye değerdi. Büyükanne Maria ünlü bir balerindi, sabahları -özellikle de bahar sabahları-, keyifli olduğu günlerde kendi müzik ritmiyle dans etmek onun vazgeçilmezleri arasındaydı. Bugün de keyifli bir gündü, bugün Anna onca parasızlığından sonra bir iş ayarlamıştı. Regious Bar'ında ilk kez sahne alacaktı. Daha önce de -bundan yaklaşık altı ay önce- farklı barlarda çalışmıştı; ama Regious'a ilk defa gidiyordu. İş bulabildiğine seviniyordu; ama onca aradan sonra başarısız olabileceği ihtimali onu korkutuyordu. Büyükanne Maria bunu sezmiş gibi kristal mavisi gözlerini, Anna'nın yeşil, korkulu gözlerine dikti.
"Korkuyorsun..." "Büyükanne lütfen-" "Korkma! Ben burada korkacak değil de sevinecek bir şey görüyorum. Bu çok yanlış Anna..." "Biliyorum; ama ben başarısız oldum Büyükanne.-çenesine doğru ilerleyen gözyaşlarını silerek- Korkuyorum; çünkü iyi değilim. İyi olsaydım..." "Alex yanında olurdu öyle değil mi?" Anna cevap vermedi. Bu bir anlamda "evet"ti. Evet, Alex'e gelince Alex; Anna'nın her şeyiydi, bir zamanlar... Müziğe onunla başlamıştı, çok iyi bir gitarist oluşu Anna'yı etkilemişti. Doğrusu kulağı da oldukça iyiydi, Anna'nın sesinin güzelliğini fark etmiş ve ona müzik hayatının ilk adımlarında hep yanında olmuştu. Fakat bu dostluk Alex’in bir müzik şirketinden ikisi için de güzel bir teklif almasıyla son raddelerine gelmişti. Çünkü Anna ün meraklısı bir kız değildi, o müziği seviyordu; çünkü müzik içine işliyordu. O müzikle dans ederdi bazen… Bazen savaşırdı, bazen kavga ederdi, bazen müzikle kusardı kendini; ama asla ona dokunulmasını istemezdi. Zaten o günlerde kendini hiç de iyi hissetmiyordu, daha doğrusu yetersiz hissediyordu. Alex bunu Anna’nın kendine karşı özgüven eksikliği durumuna bağladı ve onunla ilişkilerine ara vermeleri gerektiğine inandırıcı bir konuşma yapıp cehennem oldu. –Yani en azından bu Anna’nın deyimiyle.-
Alex’ten sonra Anna bir daha asla şarkı söylemedi. Evde tam altı ay boyunca sıradan bir alba gibi davrandı. Ailesi onun bir geçiş dönemi içinde olduğunu fark ettikleri için ses etmediler. Sonrasında Anna bir karar aldı: Müziğe başlayacaktı. Zaten başlamaması demek ölüm gibi bir şeydi. Benliğini bulduran notalar, kendinden geçiren müzik tınıları ve sadece orada kendini gösterebildiği sahne olmadan asla yapamazdı. Büyükanne Maria Anna’yı çok iyi anlıyordu; çünkü aynı şey Büyükanne’nin dans yeteneği için de geçerliydi.
“Seni anlıyorum Anna. Lakin bu kararı sen verdin ve bana göre; tam da benim Anna’ma yakışacak bir karardı bu. Sen bu hayatta savaşmaya karar verdin Anna. Bu yüzden geçmiş seni asla yıldırmasın, geçmişte herkes kendine göre yanlış kararlar verir. Önemli olanın doğru gelecek olduğunu ve benim birazdan mutfağa gitmezsem artık kızarmış ekmek makinesinin mevta olacağını ikimizde biliyoruz, değil mi?” dediğinde Anna sevecen bir şekilde kıkırdadı ve Büyükanne de doğruca mutfağa koştu. Anna çok şanslı olduğunu hissetti, iyi ki ailesi vardı ve onunla birlikteydi.
Kırmızı Cherokee’si ile Regious’un önünde duran Anna, arabadan inip barın önünde durdu. Güzel ve bilindik barlardandı; insanların eğlenmek için geldikleri şuan gayet huzurlu ve hoş görünen cinstendi. Bara girdiğin barın sahibi onu kapıda karşıladı. Anna oldukça kibar bir şekilde kendini tanıttığında Bay George ona sahneyi işaret etti. Oldukça tatlı ve kibar bir adama benziyordu. Daha insanlar gelmemişti ve onu çağıran grubun davulcusu ile göz göze geldiler.
“Ben geldim!” dedi Anna mutlu bir şekilde. Bu iş için daveti grubun davulcusu Ben önermişti; çünkü vokalistleri bahar nezlesi geçiriyordu. Bu davet üzerine Anna teklifi hemen kabul etmişti. Ben nazikçe gülümsedi ve Anna’yı mikrofona davet etti. Ne çalacaklarını önceden ayarlamışlardı: Black’in güzel şarkılarından birini, “Wonderfull Life” şarkısını, söyleyecekti. Müzik çalmaya başladığında Anna oldukça rahat görünmeye çalıştı.
Here I go out to sea again The sunshine fills my hair And dreams hang in the air Gulls in the sky and in my blue eye You know it feels unfair There's magic everywhere
Şarkı böyle başlıyordu ve oldukça güzeldi. Anna kendini şarkının akışına bırakıp söylemeye devam ederken kendini dinleyenleri şöyle bir gözden geçirdi. Beğendiler mi acaba diye kendi kendine sormaktan kendini alamasa da bunları boş vermenin tam zamanı olduğunu o da gayet iyi biliyordu.
The sun's in your eyes, the heat is in your hair They seem to hate you Because you're there And I need a friend, oh I need a friend To make me happy Not stand here on my own
Tanrım, şarkı nasıl da kendini anlatıyordu. 80’lerdeki şarkı yazarları da belki onun gibi kalmışlardı; yalnız ve mükemmel hayat saydığı yerde arkadaşsız… Şarkıyı bitirdiğinde çalınan alkış ve ıslıklar onu kendine getirdi. Gülümsedi ve bir an için bile olsa gerçekten dünyaya şarkı söylemek için geldiği gerçeğine sımsıkı tutundu. Teşekkür ederek sahneden indiğinde kendisini alkışlayan bar çalışanına bir kez daha teşekkür etti ve grubun ona olan teşekkürlerini gülümseyerek karşıladı. Uygun bir masa bulduğunda oturmak için yeltendi; ama tatlı bir kız ondan önce davrandı ve ona hafifçe dokundu. Anna refleksle ona döndüğünde ‘’Eşlik edebilir miyim?’’ dedi nazik bir ses tonuyla. Anna bu tatlı kıza gülümsedi ve “Tabii, buyurun.” dedi yanındaki sandalyeyi işaret ederek. Garsonu çağırdıktan hemen sonra “Ben Anna.” Diyerek elini ona doğru uzattı. Gözlerindeki dost canlısı bakışlar Anna’yı etkilemişti. Büyükannesinin dediği gibi önemli olan doğru gelecekti… | |
| | | Zoe Allison Müzisyen | Yan Fülüt
Karakter Yaşı : 24 Rp Partneri : Rayon Dylan Mesaj Sayısı : 30 Kayıt tarihi : 02/03/11 Lakap : Z, Zo.
| Konu: Geri: ''Müzik Hissin Uğultusudur.'' Cuma Haz. 24, 2011 3:07 pm | |
| ‘’Tabii, buyurun.’’ dedi kızıl saçlı, sevimli kız. Zoe gülümseyerek yanına oturdu. ‘’Ben Anna.’’ Dedi ardından. ‘Anna’ diyerek içinden bir kez daha tekrar etti Zoe. Kızın uzattağı eli tutarak;
‘’Zoe,’’ dedi ve el sıkıştılar. Barmene içeceklerini sipariş ettikten sonra Zoe düşünmeye başladı. Anna’yla yeni tanışmışlardı ve hemen konuya girmek çok saçma olurdu. Aslında diğer ihtimalleri hesaplamamıştı Zoe. Anna’nın kendi grubu olabilirdi, onları bırakmamak isteyebilirdi. Fakat şansını denemek ona zarar vermezdi. Konuya nasıl başlayacağını bilemese de bir yerden başlamak gerekir, düşüncesiyle sözlerini devam ettirdi Zoe. ‘’Sesin gerçekten çok güzel.’’ Dediğinde Anna alçakgönüllülükle gülümsedi. ‘’Bende burada çalışmaya başladım, yan flüt çalıyorum ve küçük bir grubum var. Gitar, yan flüt ve klavyeden oluşuyor,’’ derin bir nefes alarak devam etti Zoe, ‘’Fakat her grupta olduğu gibi bizimde bir eksiğimiz var.’’ Hemen konuya girmese daha iyi olurdu belki de ama başka seçeneği kalmamıştı. Anna’yla bir geçmişleri olmadığından, konuşacakları başka bir konu yoktu. ‘’Eğer sende istersen… Grubumuzda seni vokalist olarak görmekten çok memnun oluruz.’’ Diyerek gülümsedi.
Anna’nın ne tepki vereceğini bilmediğinden, kendine olumlu ya da olumsuz cevaplara hazırlamıştı. Anna’nın grubu da çok iyiydi, onları seçmemesi gayet normaldi. Fakat bu kızda bir şey vardı. Zoe sanki onu yıllardır tanıyor gibiydi ve ilk gördüğünde ısınmıştı ona.
Barmen o sırada soğuk içeceklerini önlerine koyduğunda Zoe düşüncelerinden kurtulmayı başardı. Konuşmaları yarıda kesilmişti ama bu fırsat Anna’nın düşünmesini sağlardı. Zoe, estetik bir bardağa konulmuş olan içeceğini nazikçe eline aldı ve kızdan bir cevap beklemeye başladı. | |
| | | Annamarie Snowdrop Müzisyen | Vokal
Karakter Yaşı : 21 # Ölmek için çok genç yani asalksl. Rp Partneri : Yoooğk . Benim püskevitim de yok Q.Q Mesaj Sayısı : 45 Kayıt tarihi : 06/06/11
| Konu: Geri: ''Müzik Hissin Uğultusudur.'' Cuma Haz. 24, 2011 4:07 pm | |
| “Zoe,” diyerek Anna’nın uzatılan elini sıktı Zoe. Zoe güzel bir isimdi, Anna en azından bugünlerde kimsenin adının Zoe olmadığı gibi garip bir düşünceye daldı. Bu düşünceden sıyrılarak başında dikilen garsona gülümsedi. Ona kendisine bir çikolatalı milkshake istedi. Alkollü içecekleri oldu olası sevememişti, sadece özel günler için sakladığı şaraplar haricinde pek de alkollü içecek seven bir tip değildi. Garson başını onaylarcasına sallayıp onlara içecek getirmek için uzaklaşırken Anna’nın gözleri Zoe’ye takıldı. Düşünceli bir hali var gibi diye düşündü. “Sesin gerçekten çok güzel.” Dediğinde şaşkınlıkla gülümsedi Anna. Bunu beklemiyordu, kesinlikle… “Bende burada çalışmaya başladım, yan flüt çalıyorum ve küçük bir grubum var. Gitar, yan flüt ve klavyeden oluşuyor” dediğinde Anna hemen anlamıştı ne demek istediğini… Böyle bir şey nasıl olabilirdi, aklı almıyordu. Daha ilk günden böyle fırsat yakalaması alışık olduğu bir şey değildi elbette. Zoe derin bir nefesten sonra sözlerine devam ettiğinde ise Anna vereceği teklif için adam akıllı düşünmeye başlamıştı bile. [/font]
“Fakat her grupta olduğu gibi bizimde bir eksiğimiz var. Eğer sende istersen…–hafif bir duraksayıştan hemen sonra- Grubumuzda seni vokalist olarak görmekten çok memnun oluruz.”
Zoe gülümsüyordu ve belli ki bu gülümseyiş teklifine büyük içtenlik katmıştı. Bu teklifi pekâlâ kabul edebilirdi; çünkü şurada hali hazırda onu sahiplenecek bir grup yoktu. Ayrıca Anna para kazanmak da istiyordu, birkaç ay sonra kendi evine taşınacağı anda da ailesinden maddi destek beklemek büyümüş olduğunu göstermezdi değil mi? Rahat bir nefes alarak Zoe’nin gözlerine baktı Anna. Onun, Alex gibi Anna’ya geçmişte yaptığı hatayı Anna’ya yapmayacağından neredeyse emin olarak sözlerine başladı.
“Açıkçası benim şuan hali hazırda bir grubum yok ve size katılmayı çok isterim. ” dedi ve milkshake bardağından bir yudum aldı. Soğuk, kuru boğazını rahatlatmış ve çikolata ruhuna mutluluk katmıştı. “Bu… Gerçekten çok iyi olur.” Dediğinde hafifçe güldüğünü hissetti Anna. Altı aydan sonra ilk defa bu kadar mutlu olmuştu. Bana yaptığın yardımlar için teşekkürler Tanrım, dedi içinden Zoe’nin buz mavisi gözlerine bakarak. | |
| | | | ''Müzik Hissin Uğultusudur.'' | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |