M.Sona McDiable 5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
Karakter Yaşı : 17 Rp Partneri : Yöooook, ciıııık, ı-ıhhh Mesaj Sayısı : 135 Kayıt tarihi : 10/03/11 Lakap : soba, soma, kuzine, gülensurat vs
| Konu: Tarih Tekerrürden İbaret? Ptsi Nis. 04, 2011 7:43 pm | |
| | |
|
Bonnie Warner 4. Sınıf | Alba Öğrenci
Karakter Yaşı : 17 Rp Partneri : Yok, henüz^^ Mesaj Sayısı : 30 Kayıt tarihi : 22/03/11 Gerçek Yaş : 28 Lakap : BonnyBone, Bonny falan.
| Konu: Geri: Tarih Tekerrürden İbaret? Çarş. Nis. 06, 2011 10:18 pm | |
| Gözleri bir anlığına ilerideki bankta oturan kıza takılmıştı. Sarı, uzun saçlarını toplamış ve bir şeye konsantre oluyormuşçasına gözlerini kapatmıştı. Bu onu gülümsetti. Gözlerini sarı saçlı kızdan yola çevirdi. İnsanlar gelip geçiyor, birbirlerinin yüzlerine bakmıyorlardı. Sanki yetişmeleri gereken bir şey varmış gibi hızlı hızlı yürüyüp gidiyorlardı. Hiç biri etrafındaki güzelliklerin farkında değildi. Hepsi kendi iç dünyasına gömülmüş, oradan çıkmak için çaba harcamayan insanlardı. Bonnie ise sanki onlara inat edercesine yavaş ve sakin bir şekilde, tüm gördüklerinin tadını çıkararak ilerliyordu. Bir kaç küçük çocuğun gülüşerek bir ara sokağa girdiğini gördü. Normalde böyle bir şey fazla ilgisini çekmezdi ama çocukların sesindeki bir şey -acımasızlık?- dikkatini çekti ve adımları istemsizce oraya yöneldi. Sokağın başına yaklaştığında gülüşmelerin yanında inilti sesleri de artmıştı. Koşarak sokağa girdi. Bir an sadece zifiri karanlıktan başka bir şey göremedi. Gözlerini kırpıştırdı. Karşısındaki görüntü netleştikçe şaşkınlığı -ve öfkesi- artıyordu. Gördüğü manzara karşısında hafif bir çığlık atmadan duramadı. Üç çift göz hemen ona döndü. Sonra önemsiz bir şeymiş gibi yaptıkları işe geri döndüler. "Hey siz üçünüz! Ne yapıyorsunuz orada?" Aralarında lider gibi görünenden cevap verdi. "Seni ilgilendirmez. Şimdi başına iş açmadan git buradan!" dedi alaycı bir sırıtışı da sözlerine eklerken. "Senden öğrenmeyeceğim tatlım gidip gitmeyeceğimi. Şimdi siz bir an önce buradan defolup gidiyoruz ve o zavallı yaratığa işkence etmeyi bırakıyorsunuz. Eğer 3 saniye içinde buradan gitmezseniz ölmüş olmak için dua edersiniz." dedi hissettiğinden daha öfkeli ve kararlı bir şekilde. Lider olan sanki ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyormuş gibi gözlerini kısmıştı. Sonra ciddi olduğuna karar vermiş olmalı ki "Hadi gidelim buradan çocuklar. Bu kaltağın eğlencemizi bozmasına izin vermeyelim." dedi ve yanındakileri alıp sokaktan çıktı. Onlar çıkana kadar yerinden kımıldamadı Bonnie. Gider gitmez ise hemen koştu ve yaralanan yaratığa baktı. Artık ne olduğu bile belli değildi ve yaşamasına imken yoktu. Keşke yaşam yeteneğim olsa. O zaman onu iyileştirebilirdim diye geçirdi içinden. Gözlerinden bir damla yaş düştü ve hemen yerinden kalkıp sokağa çıktı. Orada durması daha fazla gözyaşı anlamına gelecekti ve yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Dalgın dalgın sokakta yürürken sevimsiz bir gülüş geldi kulağına. Arkasını döndüğünde önce sarı saçları gördü. Bir an sonra o saçlar suratını kaplıyordu. "Hay bin lanet!" dediğini işitti üzerindekinin. "Hey kalksana üstümden! Canım acıyor!" Daha kalkmaya bile çabalayamadan kız kolundan tuttu ve olanca hızıyla kolundan çekti. "Ne yapıyorsun sen?" Kolunu çekmeye fırsat bulamadan kız onu çekiştirdi ve koşmaya başladı. Bonnie inanılmaz bir deja vu hissiyle dolmuştu. Bu anı daha önce de yaşadım... 8 yaşındaydı Bonny. Yine böyle sokakta yürürken biri ona çarpmıştı ve o daha ne olduğunu anlamadan koşmaya zorlanmıştı. Koşarken hiçbir şey düşünemiyordu. Sonra kız onu boş bir eve sokmuştu. Önce şükür durabildik diye düşündü. Sonra ben neredeyim diye düşündü panikle. "Hey beni nereye ve neden getirdin sen?" diye sordu huysuzlanarak. Kız bıkkın bir şekilde ona baktı. "Seni yanıma almak gibi bir düşüncem yoktu. O kahrolası yolun ortasında durmuyor olsaydın şimdi burada olmak zorunda değildin." dedi. Kızmıştı. Sonuçta kendisine çarpan ve buraya sürükleyen oydu. Aklına ilk gelen cümleyi söyledi "Saçların çok güzelmiş." Bir ara sokakta durmalarıyla daldığı düşüncelerden sıyrıldı. Kendisine çarpan ve kaçıran kişiye baktı. Hala soluklanıyordu ve sarı saçları yüzüne gelmişti. Onu tanımaması mümkün değildi. Bankta oturan kız… Ve Sona… Kız önce şaşırdı ve sonra kocaman sırıttı. "Teşekkürler. Benim adım Sona." dedi ve elini uzattı. Hiç çekinmeden eli tuttu "Benim adım da Bonnie." dedi. "Sona!" dedi şaşkınlığını gizleyemeyerek. Kız başını kaldırdı. Kendisini tanıdığı anı nerdeyse hissetti Bonnie. Önce gözlerini kıstı ve sonra kocaman açtı "Bonny?" dedi şaşırmış bir şekildi. Sonra sırıtmaya başladı. Bonnie bir sürü duygu hissetti aynı anda. Şaşkınlık, öfke, özlem... İlk karşılaşmalarındaki gibi yine aklına gelen ilk şeyi söyledi. "Seni kahrolası! Neden haber vermeden çekip gittin?" | |
|
M.Sona McDiable 5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
Karakter Yaşı : 17 Rp Partneri : Yöooook, ciıııık, ı-ıhhh Mesaj Sayısı : 135 Kayıt tarihi : 10/03/11 Lakap : soba, soma, kuzine, gülensurat vs
| Konu: Geri: Tarih Tekerrürden İbaret? C.tesi Nis. 09, 2011 3:48 pm | |
| Kendini bir anda yerde, kızın tekinin üstünde bulan Sona ne yapacağını bilemedi. Yerden kalkmaya çalışırken hızla arkasına bakıp bir küfür etti. Peşindeki çocuk oldukça çok yaklaşmıştı ona. Yerden apar topar kalktığında fark etmeden üstüne düştüğü kızın bileğini de tutmuş onu da peşinden sürüklemeye başlamıştı. Koşarken bile kızı peşinden sürüklediğinin farkında değildi Sona. O kadar konsantre olmuştu ki kaçmaya, birilerini ezse farkında olmazdı adeta. Yere düşerken bile elinden bırakmadığı kutuyu kaptırmaya hiç niyeti yoktu çünkü. Arkasından koşturan çocukla aralarına belli bir mesafe koyduğunu fark eden Sona hızla sokak lambasının yanmadığı bir köşeye döndü ve büyük bir binanın arkasına doğru attı kendini. Karanlıktan yararlanarak çocuğa izini tamamen kaybettirmeyi amaçlıyordu. Kendisini duvara yapıştırdığında çocuk önünden koşarak başka bir köşeye döndü. Kurtulduğu kesince rahatlayan Sona derin bir nefes aldı. Alnını silmek için elini kaldırdığında yanındaki kızı fark etti. Bir anda boş boş kızın suratına bakmaya başladı ne arıyor bu kız burada der gibiydi kendi yüz ifadesi. Biraz geç mi anlıyordu şu sıralar ne? Kızın kendisine bakan kızgın suratının gittikçe değiştiğini fark etmeye başladı Sona. Karşısındaki kızın yüzü daha normal hatlara kavuştuğunda Sona'nın içinde garip bir şeyler oldu. Tanımışlık hissi miydi ki bu içindeki kıpırdanmalar? Emindi, tanıyordu bu kızı ama nedense bir türlü kimliğini hatırlayamıyordu, gelmiyordu aklına. Kız Sona'ya kendi sesiyle hitap edince bir anda hatırladı Sona. Kızı tanımak için kısılan gözleri bu sefer koskocaman acıldı. "Bonny!? Oha cidden sen misin? " Bonnie... Çok eski bir arkadaşıydı Sona'nın. Kaç sene önceydi hatırlamıyordu Sona fakat ailesinin ölümünü kendi içinde yeni yeni kabullenebildiği zamanlara denk geldiğini biliyordu. Tanışmalarıysa yine aynı bugünkü gibi olmuştu, küçük kızın üstüne düşerek. O zamanlar ihtiyacı olan şeyleri çalıyordu, yani çaldığı şey büyük ihtimalle bir kutu kurabiye falandı. Dükkanın çırağından kaçarken yine Bonnie'nin üzerine düşmüş ve aynen şimdiki gibi Bonnie'yi peşinde sürüklemişti. Bunları hatırladığında uzun uzun gülmekten kendini alamadı Sona. Gülerken kendisinin sorunlu olduğunu bile düşünmeye başladı. Üst üste iki kere aynı davranışı yapmak normal bir şey olamazdı. Bonnie'nin sorduğu soruyla kendisine geldi. Gülmeyi yavaşça kesip düşünmeye başladı. Sorduğu sorunun yanıtını arıyordu karman çorman olmuş hatıralarında. O kadar çok şey geçmişti ki başından. Bir sürü şehir değiştirmiş, milyonlarca kişiyle tanışmış, sayısız bela atlatmış, sayısını unuttuğu şeyler çalmıştı. Bu hatıraların çoğu komikti belki ama bunları yaşayan Sona her ne kadar gülen surat olarak tanınsa da kendi içinde ölü biriydi. Hatıralar başka hatıraları çağırıyor, düşünceler bir sonrakini sürükleyerek sunuyorlardı kendilerini Sona'ya. Artık bu düşünce denizinden çıkması gerektiğini anladı ama Bonnie'nin sorunun yanıtını henüz vermemişti. Bir süre daha sessizce sadece düşündü. Sonra arkasındaki soğuk, çatlakları sırtına batan duvara daha da yaslanıp sakin bir ses tonuyla konuşmaya hazırlandı, hatırlamıştı. "Özür dilerim. Sanırım o sıra peşimde birileri vardı. Emin değilim ama ailemin mirasını isteyen birileri olabilirdi yada..." Sustu. Ailesini öldüren kişilerden sesli bir şekilde bahsetmeye hala gücü yoktu. Kendi kendine çığlıklar atarak aynı anıları tekrarlaya bilsede bunu zihninde yapabiliyordu, dillendirmek oldukça zordu. Uzun sessizliğini Bonnie'nin fark ettiğini biliyordu, tekrar konuşmaya başladı bu yüzden. "Her neyse işte. Gitmek zorundaydım sana haber verecek zamanım yoktu. Bir daha da geri dönemedim zaten oraya uzun bir süre. " Konuşurken hafifçe öne eğilmiş kafasını kaldırarak yeniden kocaman bir şekilde gülümsemeye başladı. "Nasılsın peki görüşmeyeli! Çok özlemişim seni!" Küçük bir kahkaha atıp konuşmasına devam etti. "Bizi ayıran kadar aynı şekilde yeniden birleştiriyor ha ne dersin?" Gerçekten öyle düşünüyordu Sona. Aynı şekilde iki kere karşılaşmamışlar mıydı? Onları ilk başta kader bir araya getirmişti. Daha sonra Sona'nın kaybolmasına neden olan şey yine kader sayılırdı... | |
|