Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Tanışma.....

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Scarlett Demon
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
Scarlett Demon


Karakter Yaşı : 18
Rp Partneri : ......olabilir belki......
Mesaj Sayısı : 77
Kayıt tarihi : 28/03/11

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimeCuma Nis. 08, 2011 7:43 pm

Yazın bu sıcağında evde oturmak zorunda bırakıldığı için ailesine lanet okuyordu Scarlett. Neden bu güzel hava da evde oturması gerekiyordu. Bunu her sorduğun da önemli bir şey olma sa senden bunu istemezdik cevabını alıyordu. Ama bu cevap onu tatmin etmiyordu tabi ki. Çok geçmeden ailesi her ne bekliyorlarsa onu bulmuşlar gibi Scarlett'a seslenmişlerdi. Sıkkın bir surat ifadesi ile annesini yanına ilerledi ve oturma odasında bulunan en büyük koltuğa kendini atarak onu dinlemeye başladı. Tamam ailesine bağlı bir nigra olabilirdi ama bu bağlılık onun için saygı gerektirmeyen bir durumdu. Nasıl isterse öyle yaşamalıydı ailesine bağlı olmak ise buna engel olmamalıydı, olmamıştı da. Annesi yavaşça elindeki kağıda göz attıktan sonra konuşmaya başladı. " Scarlett teyzen sophronia'ı biliyorsun ve tabi alba ile birlikte hayatını kaybettiğini de " dedi sözüne devam edecekken Scarlett bir an da "Anne bunları biliyorum artık sonuca gelir misin?" dedi. Annesi ona hak verir derece de başını salladıktan sonra " Teyzenin alba dan bir kızı olmuş bunu bildiğimiz günden beri kızı bulmaya çalışıyorduk ve sonunda bulunmuş yapman gereken onunla tanışmak ve bir nevi ailemizi tanıtmak o her ne kadar bir Lanceus olsa da ailevi durumumuz orta da " diyerek cümlesini bitirdi ama sonrasın da Scarlett'tan cevap dahi bekleme den ortadan kalbolmuştu işte. Bu konuşma her ne kadar baştan bir rica gibi görünse de annesini bu tavrı ricayı bir emire çevirmişti.

Lanetler okuyarak odasına çıkarken içinden "Annem kızı nerede bulacağımı söylemedi ki " dedi ama odasına girdiğinde masasının üzerinde duran kağıda baktı. Üzerinde Viridis Cafe'de 20.00'da yazıyordu. Anlaşılan kız orada olmalıydı annesini ortadan kaybolması ise avlanmaya gitmiş olabileceğini aklına getirdi bir anda tüm eğlenceyi kaçırıcam düşüncesiyle yine lanetler okumaya başlamıştı işte ama artık hazırlanması gerekiyordu hazırlanmalı ve dışarı çıkmalıydı. Dolabına doğru ilerledi ve kapağını açtı. Dolap neredeyse giysilerden taşmak üzereydi ve bu durum seçim yapmayı da o kadar zor bir hale getiriyordu. Ne giyecekti en büyük özelliklerinden biriydi nereye giderse gitsin her zaman güzelliğine önem verirdi okul arkadaşlar takılma bunların hepsinde mutlaka kendine bakar ve ona göre bir şeyler giyerdi. Belki de annesi yüzündendi bunlar nigra yetenekleri dışında güzelliğini kullanabilmek belkide teyzesinin bir alba ile birlikte olmasını sağlayan şeydi bu güzellik kim bilir. Ama o bir albayı sadece tuzağa düşürmek için güzelliğini kullanabilirdi teyzesi gibi olabileceği ise hiç sanmıyordu. Uzun arayışların sonunda ne giyeceğini karar verebilmişti gece olacağı için beyaz giymeyi uygun görmüştü. Gece en dikkat çekici renklerden biriydi beyaz. Elbisesini üzerine geçirdikten sonra yüzünü yaptığı hafif makyaj ve saçına şekil verdikten sonra evden ayrıldı.

Cafe'ye vardığın da etrafta bir çok albanın olduğunu fark etmişti ama onların kendisine bir şey yapacağını düşünmüyordu. Çünkü her ne kadar albalar nigralardan rahatsız olsalar da içlerinde taşıdıkları iyilikle en azından o bir hamle yapmadan ona hiç bir şey yapmayacaklardı. Saatine baktı neredeyse sekiz olmak üzereydi kız eğer gelecekse bir kaç dakika içinde cafe de olucaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M.Sona McDiable
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
M.Sona McDiable


Karakter Yaşı : 17
Rp Partneri : Yöooook, ciıııık, ı-ıhhh
Mesaj Sayısı : 135
Kayıt tarihi : 10/03/11
Lakap : soba, soma, kuzine, gülensurat vs

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Geri: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimeC.tesi Nis. 09, 2011 4:31 pm

    Yıllardan beri ilk kez eve uğrama gereği duymuştu Sona. Çok sık gitmemeye çalışırdı Lux'a, doğduğu ve asıl mutlu anlarını yaşadığı şehre. Daha şehrin sınırlarına girer girmez için bir sıkıntı kaplamaya başlardı çünkü. Gördüğü minik bir taş parçası bile ona eski anılarını taşımaya başlardı. Şehrin içine doğru ilerledikçe üstünde bulunduğu küçük kayığı kırılmaya başlar, en sonunda kırılır ve Sona'yı derin, soğuk, her yerini parçalayan bir hatıra okyanusunun dibine doğru çekilmeye başlardı. Onun için değil eve girmek evinin bulunduğu sokağa yaklaşmak bile boğulmasına yeterdi. İki katlı, rengini Sona'nın gözlerinin mavisinden alan evin yakınlarındaki parkı gördüğünde gözlerinin yanmaya başladığını hissetti. Fakat kararlıydı, ağlamaya hiç niyeti yoktu. Gözlerini sıkarak çıkmaya çalışan damlaları yeniden içeriye hapsetti. Yavaş yavaş, geçmişinin önüne çıkmasına izin vererek ilerleyen ayaklarına daha hızlı hareket etmesi için emir vererek yoluna devam etti. Bu sefer hiçbir yere bakmıyordu. Evin bahçe kapısından içeriye girdiğinde her şeyin hem aynı hem farklı olduğunu gördü Sona. Mutfak kapısının yakınlarına yerleştirilen tahtadan büyük salıncak hala yerindeydi. İlerideki çeşme ve uzundaki hortumda öyle. Fakat tamamen ölüydü artık hepsi. Otlar oldukça çok uzamış, evin mavi duvarları kirden grileşmeye başlamıştı. Evet eski evi değildi artık bunun kesinlikle farkındaydı. Evin kapısına doğru yürüdü. Kapının yanında, duvardan ayrı olduğu belli olmayan küçük taş parçasını yerinden çıkardı ve anahtarı küçük delikten alıp kapıyı açtı. Toz, ahşap ve küf kokan koridorları hızla geçerek babasının çalışma odasına girdi. Aradığı şey, babasının günlüğü kesinlikle buralarda olmalıydı. Çekmeceleri karıştırmaya başladı. İlk açtığı çekmecede kendi aile fotoğrafları vardı. Solmuş fotoğrafa bir süre baktı, daha sonra eline alıp aramaya devam etti. Defter kütüphanesinin kilitli bölmesinde çıktı. Fotoğrafı defterin arasına koydu ve geldiği gibi hızla evden çıktı.

    Lux'a gelebilmek için sadece yürümüştü Sona. Ne kadar yürüdüğünü, nasıl yürüdüğünü hatırlayamıyordu bile. Her zamanki gibi amacına kitlenmişti sadece, başka hiçbir şey umurunda olmuyordu. Ne yorgun düşmüş zihninin farkındaydı ne de yürümekten yara olmuş ayaklarının. Bunları ancak defteri aldığında fark edebildi. Dinlenmenin zamanı gelmişti o halde. Hızlı adımlarla ezbere bildiği sokaklarda ilerlemeye başladı. Son köşeyi döndüğünde gözünü yolun karşısına doğru dikti. Evet eski kafe hala oradaydı. O da zamandan nasibini almış olmalıydı ki zamana ayak uydurarak kendisini değiştirmişti. Ama hala eskisi gibi bir ruhu vardı. Sona nedense bu kafenin hep bir ruhu olduğunu düşünürdü zaten. Artık son adımları olduğunu çığlık atarak söyleyen ayakları kafenin içine girene kadar dayanabilmişti. Kendisine sıcak çikolata ve muzlu pasta söyledikten sonra etrafı izlemeye başladı. Kendisinden birkaç dakika sonra içeriye beyaz elbiseli bir kız girdi. Sona bu kızı tanıyordu, aynı sınıftalardı fakat neredeyse hiç konuşmamışlardı. Sona yüzüne kocaman gülümsemesini yerleştirdi ve kızın adını hatırladıktan sonra ona seslendi. "Hey? Scarlett?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Scarlett Demon
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
Scarlett Demon


Karakter Yaşı : 18
Rp Partneri : ......olabilir belki......
Mesaj Sayısı : 77
Kayıt tarihi : 28/03/11

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Geri: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimePaz Nis. 10, 2011 1:13 am

İçini garip bir sıkıntın kaplamıştı geleli sadece bir kaç saniye olmasına rağmen sıkılmıştı işte. Bu hep olurdu zaten çoğu şeyden o kadar çabuk sıkılırdı ki o belki de o yüzden ailesi dışında hiç bir şeye bağlanamamıştı. Ailesi ise garip bir gereksinim geliyordu artık ona belki de bir alışkanlık ve şimdi belki de bu alışkanlığın en garip meyvesiyle karşı karşıya kalacaktı. Nasıl göründüğünü bile bilmediği kuzeniyle bir kaç saniye için de tanışacaktı. Üstelik kuzen diyeceği kişiyi başka bir zaman görse öldürmek tüm gücünü içine çekmek için bir saniye bile düşünmeyeceği bir Lanceus'tu. Ama bir şey den emindi tamam onu aileden sayıp ona zarar vermeyecekti daha doğrusu avlamayacaktı ama bu onu seveceği ya da değer vereceği anlamına gelmiyordu. Sevgi nigraların gerçekte birbirlerini bile sevdiğin den emin değildi nedense tama kendi anne babasına verdiği değeri biliyordu peki ya diğerleri sadece aynı ırktan oldukça için yan yana yaşayan tipler gibi geliyordu ona. Zaten içinde ki saf kötülük barındıran kişilerin birbirlerini sevmeleri gerektiğini kim öne sürebilirdi ki ya da bu kişi böyle bir şeyi kelimeleri döktükten sonra daha ne kadar hayatta kalabilirdi. Gene garip düşünceler ve akıl oyunların için de bulmuştu kendisini garip bir beyine sahipti. Tüm o akıl oyunlarından hoşlanmamasına rağmen sürekli bir yenisini üretiyordu bu tuhaftı gerçekten tuhaf. Son düşünce ile tüm o akıl oyunlarını kafasından uzaklaştırırken asıl olaya konsantre olmaya çalıştı. Kuzenine, acaba nere de kalmıştı beklemek hayatta en nefret ettiği şeydi. Başını kapıya çevirip bir kaç saniye boyunca sadece kapıya baktı ama sadece geçen bir kaç saniye den sonra artık oturmak istediğine karar verdiği için oturacak bir yer aramaya karar vermişti ki birinin ona seslenmesiyle ona doğru baktı. Ama daha baktığı o an kafasında bir şeyler oluşmaya başlamıştı yine. Bu sesin sahibi kimdi üstelik etraf o kadar alba doluyken onun adını bilecek albalanın hayatta olma olasılığının da olmadığını da düşündüğünde kesinlikle aklında bir isim oluşmuyordu. Kıza karşı adımlar atarken yüzünü hatırlamaya çalışıyordu hatırlamıştı da ama ismi onu okul da gördüğün den emin olsa da adı neydi ki hatırlamıyordu. Neyse zaten önemli de olmadığını düşünüyordu ve kıza daha fazla yaklaştığında bir sandalye çekerek kızın masasına oturdu.

Şimdi bir şey söyleme vaktiydi o kadar gülümseme ve adını haykırış ardından cidden ağzından bir kaç kelimenin çıkmasına izin vermeliydi bu yüzden en umursamaz tavrıyla " Selam" dedikten bir süre sonra "Ne yazık ki adını hatırlamıyorum" dedi. Adını bilmemesinin altında yatan gerçek ise kız kesinlikle bir nigra değildi. Etrafındaki bu gücün yoğunluğundan onun kesinlikle bir Lanceus olduğunu anladı ve o anda " Lanet olsun " diye mırıldanmaya başladı. Acaba hiç görmediği ve buluşması gereken kuzeni bu kız olabilirdi. Eğer öyleyse onca zaman aynı sınıfa girip çıktıktan ve onu umursamadıktan sonra ona kuzen demek ne kadar kolay olacaktı. Ama yine de bunun üzerinde daha fazla düşünmedi çünkü buraya geldi andan itibaren zaten kafasında bir ton düşünce belirmiş ve biri kesinlikle bunun cevabı olacak nitelikteydi. Kısa sessizliğin ardından " Lanceus, annenin adının Sophronia olma ihtimali var mı?" dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M.Sona McDiable
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
M.Sona McDiable


Karakter Yaşı : 17
Rp Partneri : Yöooook, ciıııık, ı-ıhhh
Mesaj Sayısı : 135
Kayıt tarihi : 10/03/11
Lakap : soba, soma, kuzine, gülensurat vs

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Geri: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimeSalı Nis. 12, 2011 6:33 pm


    Çevresindeki hiç kimse Sona'yı hüzünlü ya da düşünceli bir şekilde görmemişti, görmelerini de istemezdi. Bu nedenle Scarlett onu fark edip masasına doğru yürürken yüzündeki bütün o düşünceli ifadeyi tamamen silmişti. Hatta hemen havaya girmiş neşeden dört köşe olmuş bile denebilirdi. Karşısına bir sandalye çekip oturanın bir nigra olmasından birazcık bile endişelenmemişti Sona. Çünkü biliyordu ki Scarlett ona hiçbir şey yapmayacaktı. Hisleri oldukça güçlüydü sonuçta, hemen karşı da koyabilirdi. Ayrıca albalarla dolu kafede saldırmakta pek mantıklı bir seçim olmazdı zaten. Sona kızın sakin selamına kocaman bir gülümsemeyle karşılık verdi. İsmini hatırlayamamış olmasınaysa biraz kırılmıştı açıkçası. Sonuç itibariyle neredeyse hiç konuşmasalarda uzun zamandır aynı sınıftaydılar. Özellikle Sona'nın susma özelliği olmadığı için illaki tanıması gerekirdi değil mi? Sona'nın bu kırgınlığı bir nefesdaha alana kadar geçmişti bile. Kinci biri değildi, böyle şeylere takılmazdı bile. "Sorun değiiil! Sona ismim!" dedi neşeli bir ses tonuyla. Bir süre kızın bir şey demeyişi gözünden kaçmadı Sona'nın. Sessizliği hiç sevmezdi bu yüzden tam ağzını açacaktı ki Scarlett'ın kendi kendine mırıldandığını fark etti. Kafasını gülümseyerek ona eğdi. Daha sonra kulağını göstererek pek de iyi duyamadığını anlatmaya çalışıyordu. Scarlett Sona'nın bu hareketini fark etmemiş gibiydi. Evet Sona'yı takmıyordu ama Sona buna yine pek takılmadı. Kendi kendine omuz silkip arkasına iyice yaslandı. O sırada Scarlett'ın konuşacağını anladı, bu sefer daha dikkat kesilip bütün dikkatini Scarlett'a yöneltti. Kızın sesi az öncekine oranla çok daha yüksek çıkıyordu.

    Annesinin sesini duyan Sona anlık şaşkınlığını gizleyemedi. Gülümsemesinin titrediğini, biraz biraz kaybolduğunu hissetmişti. Daha beş yıllık sınıf arkadaşının ismini bilmeyen birinin onun annesinin ismini bilme olasılığı nasıl olabilirdi ki? Nereden öğrenmişti bunu? Dahada önemlisi annesinden ne istiyordu? O bunları söylerken siparişleri masaya gelmişti. Garsonun gitmesini bekledi Sona konuşmak için. O sırada da hala düşünce denizinde yüzüyordu. Garson masalarından uzaklaştığında Sona önce pastasından bir çatal alıp ağzına attı. Bir süre beyaz kremayla dilinin üzerinde oynadıktan sonra bir yudum sıcak çikolatasından içti. Az önceki neşesi biraz kaçmış gibiydi. Hafif öne doğru eğildi. Dirseklerini masaya koyarak masadan destek alıyordu. "Evet... Fakat sen bunu nereden biliyorsun?" Sesi de sert çıkmış olmalıydı, korumacı tavrına bürünmüştü ister istemez. Gerçi çok da belli olabilecek bir ton değişmesi olduğunu düşünmüyordu Sona. Bir süre fincanın ağzında parmağını gezdirdikten sonra gözlerini kızın gözlerine dikti. Onu çözmeye çalışıyordu fakat hiçbir şey anlayamıyordu. Emin olduğu tek şey şuan kendisine zarar vermediği gibi annesine de vermemişti ya da onun üzerinden giderek başka birine zarar vermeyecekti. Annesine karşı kötü duygular besliyor gibi görünmüyordu bile. Kızın konuşmasına izin vermeden bir soru daha sordu. "Sanırım daha da önemlisi bunu neden soruyorsun bana? Ne istiyorsun?" Arkasına tekrar yaslanıp rahatlamaya çalışarak sorularının cevabını beklemeye koyuldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Scarlett Demon
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
Scarlett Demon


Karakter Yaşı : 18
Rp Partneri : ......olabilir belki......
Mesaj Sayısı : 77
Kayıt tarihi : 28/03/11

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Geri: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 1:17 am

Cümleye başladığı ilk andan itibaren konuşkan biri olmadığı anlaşılıyordu. Küçük bir selamla başlamış konuşmasını saniyeler için de karmaşık konulara kadar sürükleyecekti. Bunu biliyordu, o kadar çok yaşamıştı ki bu anları. Artık onun için alışagelmişlikten öte hiç anlamı yoktu olanların. Kız konuşurken içten içe ailesine lanet okuyordu. Buraya gelirken kuzeni olacak kişinin her şeyden haberdar olduğunu düşünmüştü en azından bir buluşma ayarlayan ailesinin bu ayrıntıyı hesaba katacağını düşünmüştü. Ama ne yazık ki orta da bir tuhaflık vardı dakikalar ilerlerken kafede ki tek Lanceus'un karşısında oturan kız olması ve ister istemez kuzenini o olabileceği fikrini kafasına yerleştirmişti ve bundan dolayı ağzından teyzesinin adı çıkıvermiş ve buna karşılık kızın doğal tepkisi. Ona ne diyecekti, nasıl biriydi kişiliği. Nigralığımı yok sa alba duygularımı daha baskındı bilmiyordu. Bildiği tek şey kuzeni olan karşısında ki kız Sona ona bir açıklama yapması gerekiyordu. Ne diyecekti ki zaten berbat olan konuşması yanlış bir girişten ötürü aralarında bir kavganın çıkmasına sebebiyet verecekti. Bir şeyler düşünürken kızın sabırsızlığını fark ettiğin de artık kararını vermişti. Kendi gibi olmak dışında başka ne yapabilirdi ki o yine umursamaz ama garip bir nedenle ailesine bağlı bir tavır takınarak kıza " İlk önce sakin ol Lanceus ups Sona" dedi ve arkasına yaslanarak konuşmasına devam etti. " Annenin adını biliyorum çünkü senin annen benim teyzem oluyor. Onu sadece resimlerden tanıyorum hayatım boyunca onun adını o kadar duydum ki hiç görmesem bile onu tanıyor gibiyim" dedi. Ama sonrasında lafı çok fazla uzattığını anladığın da " Kısacası seni ailemizin bir üyesi olarak görmek istiyoruz. Annen nigralar arasında belki de en güçlü aile bağlarına sahip bir ailenin ferdi tıpkı sen ve benim gibi, yani diyeceklerim bu kadar açıklamamı yaptım. Her ne kadar biraz saçmalamış olsam da " dedi ve bir kahkaha attı. Konuşurken kendisiyle alay etmeye bayılırdı belki de sadece bu sebepten ötürü sıkıcı saçma konuşması zevkli bir hale gelebiliyordu.

Sona'nın tepkisinin ne olacağı bilmiyordu zaten tahmin etmeye de çalışır bir hali yoktu. Şu an sadece odaklandığı şey Sona'nın yarım kalan tabağıydı, tüm o verdiği tepkiler ve konuşma dan ötürü yarısı yenmiş bir pasta duruyordu işte tabağında. Her ne kadar yarım bir pasta olsa da yine de iştah açıcı görünüyordu. Başını çevirip garsonu çağırdı ve " Ben bir frambuazlı pasta, yanında da portakal suyu istiyorum " dedi. Sonrasında ise hem pastasını hem de Sona'nın vereceği tepkisini beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M.Sona McDiable
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
M.Sona McDiable


Karakter Yaşı : 17
Rp Partneri : Yöooook, ciıııık, ı-ıhhh
Mesaj Sayısı : 135
Kayıt tarihi : 10/03/11
Lakap : soba, soma, kuzine, gülensurat vs

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Geri: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimeC.tesi Nis. 16, 2011 1:25 pm


    Scarlett'ı dikkatlice izliyordu. Her hareketinden bir çıkarım yapmaya çalışıyordu çünkü. Eğer sandığı gibi biri değilse çok iyi bir oyuncu ve asıl kimliğini saklamada oldukça usta biri olduğunu düşünüyordu. Onu izlerken ister istemez gözlerinin kısıldığını, yüzünün daha bir sert göründüğünü düşünmeye başladı Sona. Bu yüzden hemen kendini rahatlatıp pastasından bir dilim daha aldı fakat geç kalmıştı. Scarlett bir anda sertleşmesini fark etmişti Sona'nın. O kadar belli edip etmediğini bilmiyordu ama Scarlett'a gayet normal olduğunu anlatmak için omuzlarını silkti. Elinde fincanla oynarkende açıklamasına başlamış Scarlett'a yöneltti dikkatini. Daha ikinci cümlesinde gözleri hafifçe açıldı Sona'nın. Scarlett doğru mu söylüyordu? Karşısında umursamazca konuşan bu kız annesinin yeğeni, kendisinin kuzeni miydi yani! Nasıl inanmalıydı buna? Bir anda bilmem kaç yıldır tanıdığı kız gelip ona 'biz aslında kuzeniz' diyordu. Karşısına geçip bir prens kurbağaya dönüşse ve 'aslında çok sevip inandığın o masalın tam tersi geçerliydi, kandırıldın' dese daha az şaşırırdı her halde. Aklından bu düşünceler ve daha bunlara benzer trilyonlarca şey geçse de bir taraftan da hala Scarlett'ı dinliyordu. Sözleri bittiğinde ilk önce konuşmak istemedi Sona. Ne diyeceğini düşünüyordu. Kalkıp herkesi ve kendisini inandırdığı karakteri gibi Scarlett'ın boynuna 'kuzeeeeeen' diyerek atlamalı mıydı yoksa bunun gerçekliğini araştırmalı mıydı karar veremiyordu bir türlü. Garson masaya geldiğinden gözlerini çocuğun suratına dikip düşünmeye devam etti. Garsonun masadan uzaklaştığını fark ettiğinde ilk önce derin bir nefes aldı. Kararını vermişti. "Ben... Ihm... Açıkçası ne diyebileceğimi bilmiyorum. Tahmin edersinki bu benim için oldukça hayret verici bir durum. Bu zamana kadar annem ve babamdan başka bir ailemin olabileceği pek aklıma gelmemişti." Gerginlikle bu sözleri söylerken bir taraftan gülümsüyordu da. Sağ elini saçına atıp hızlı hızlı karıştırmaya başladı. Daha sonra küçük bir nefes daha alıp devam etti. "Sanırım onların beraber olmasından dolayı iki tarafta onları reddetmişti, o zamanlar bu tarz konuşmaları anlayamayacak kadar küçüktüm ki onlarda tek kelime etmedi... Scarlett... Yalan söylediğini düşündüğümden değil ama bunu kanıtlayacak bir delilin falan var mı? Bu benim için tahmininden bile zor bir durum, hemen inanamıyorum üzgünüm. Anne ve babam öldükten sonra tek başımaydım ben ve bir anda yıllar sonra gelip bana bunları söylemen gerçekten inanılmaz geliyor benim için. " Derin bir nefes daha alıp sustu, elindeki fincanla oynamaya devam etti. Gerçektende başka bir ailesi mi vardı yani? İnanmalı mıydı buna? Bunca yıl tek başınaydı Sona. Her zorluğunu tek başına atlatmıştı. Geceleri sokakta yalnız başınayken güvendiği tek kişi yine kendisiydi. Şimdi rahata ermişken aslında bir ailesinin olduğunu öğrenmesi çok inanılır bir şey değildi ki. Madem vardılar ve madem onu bir anda istedikleri zaman bulabiliyorlardı neden gökyüzü çığlıklar atıp gözyaşlarını dökerken Sona'nın yatmak zorunda olduğu soğuk taşın üzerine gelip ona sarılmamışlardı? Evet onların hepsi bir Nigraydı, bunun farkındaydı Sona fakat Scarlett'ın dediği gibi aile bağları kuvvetliyse, sarılmasalar bile Sona'ya sahip çıkabilirlerdi. Sona bunları düşünürken aklı babasının ailesine gitti. En azından Nigra tarafı geçte olsa gelmişti peki ya Albalar? Onlar nereydi. Onlar iyilerdi hani, neden çıkıp gelmemişlerdi? Sona derin bir iç çekti. Düşündükçe başı ağrıyor, kulakları uğulduyordu. Düşünmemeye çalışarak elindeki fincandan bir yudum alarak tekrar koca pastasına gömüldü...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Scarlett Demon
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
Scarlett Demon


Karakter Yaşı : 18
Rp Partneri : ......olabilir belki......
Mesaj Sayısı : 77
Kayıt tarihi : 28/03/11

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Geri: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 1:45 pm

Söylediği o kadar kelimenin ardından sona'yı nasıl bir ikileme soktuğu anlayabiliyordu. Ama bu durum ona nedense zevk vermişti. Her ne kadar ailesi onu aralarına almak için bu kadar rahat olsalar da onun gözünde hala bir Lanceusé'tu Sona bir nigra yemeği. Belki de sadece atıştırmalık biriydi. Ama yine de bir söz vermişti işte ona asla ve asla zarar vermeyecekti hatta ailesine katılmayı reddetse bile yapamayacağı bir şeydi bu. Sona'nın ikilemde ki haline bu kadar sevinirken neden durup dururken kendini bir ikilemin içine çekmişti ki şimdi. Bunları bir kenara bırakarak düşünceleri kafasından uzaklaştırmaya çalıştı zaten siparişlerinin gelmesi ile birlikte tek bir şeye odaklanmıştı "Frambuazlı pastaya". Bu pastayı gerçekten çok seviyordu küçüklüğün den beri hatta sadece yemesini değil Frambuazın pastaya verdiği renge de bayılan biriydi. Hatta Frambuaz renginde bir elbisesi de vardı. Eline çatalı alır almaz pastadan büyük bir parça aldı ve iştahla pastasını yemeye başladı üzerine portakal suyunu da yudumlarken Sona artık konuşmaya karar vermişti. Bu durumda " Sonunda " diyerek ufak bir mırıldanmanın ardından onu dinlemeye başladı. Daha ilk cümlesinin ardından ona cevaplar vermesi gerektiğini anladı. Çünkü buraya sadece onunla tanışıp ailesine davet etmek için gelmemişti aynı zamanda onun sorduklarına cevap vermesi gerekiyordu. Ne kadar çok şey bilirse o kadar istekli olurdu bu davete. " Seni anlıyorum diyemeyeceğim Sona çünkü gerçekten anlamıyorum. Ailesiz olmanın nasıl bir duygu olduğunu bilmiyorum hayatım boyunca ailemden okul dışında asla ayrılmadım " dedi. Ama söylediklerini düşünüce bu sözleri onu rahatlatmak yerine daha çok üzülmesine neden olduğunu anladı. Heme kafasında bir cümle tasarlayarak o an cümleyi kelimelere dökmeye başladı. " Aklına gelmemiş olabilir Sona ama hala bir aileye sahip olabilme şansın varken bence bunu değerlendirmek istersin en azından deneyebilirsin. Yani bu karar tamamen sana kalmış bir şey " dedi. Cümlesini arından o yine konuşmaya başladığından yeni soruları olabileceği düşünerek onu cevaplarken pasta yiyemeyeceği için onu dinlerken bir yan dan da pastasını yemeye başladı. Pasta geçen her saniye gözünde biraz daha azalıyordu ve bu durum sinir bozucuydu yani bu cafe den çıkmadan bir kaç pasta daha yiyebileceği anlamına geliyordu bu.

Kızın tekrar uzunca kurduğu cümle den sonra onun yalancı olduğunu düşünmeye başladığını anladı. Yani evet haklıydı bir nigraya güvenmek bir Lanceus için ne kadar kolay olabilirdi ki. Üstelik tarih boyunca olan bir gerçek vardı ki o da albalar dan daha çok beslenme konusunda nigraların Lanceus'ları hedef aldığıydı. Sonanın konuşması bittiğinde içeceğin den bir yudum aldıktan sonra " Hmm seni nasıl ikna edebilirim bir düşüneyim " dedi ve çantasını eline alarak içini karıştırmaya başladı. Karıştırırken bir yanda da " Benim hazırlık konusun da asla önüne geçemeyeceğim annem belki böyle bu durum için çantama bir şeyler tıkıştırmıştır. " dedi ve bunu söylerken nedense gülümsemişti. Gülümseyişi belki de Scarlett'ın bir nigra olarak onun en iyi özelliğiydi. Çünkü gülümsemesi her zaman karşısında ki kim olursa olsun o insana güven veriyordu. Bunu nedenini kendi bile bilmiyor olsa da. Çok geçmeden eline geçen resmi masanın üzerine koydu ve parmağını annesinin resminin üzerine koyarak " İşte bu benim annem yanında ki de teyzem olmalı tabi burada biraz gençtiler yani annem babamla yeni evlenmiş burada reddedilme konusu ise inan bende bilmiyorum. Geçen onca zaman bende bir kuzenim olduğunu bilmiyordum ama bana kalırsa annen senin için endişelendiği ya da babana bir zarar geleceği için ailemden uzak durmak istemiştir. Sonuçta sen bizim kanımız dansın baban için bunu söyleyemeyeceğim tabi ki de ama ne diyebilirim bilmiyorum. Kalan soruların için annemle konuşman gerek sanırım" dedi. Ardından ise yine pastasına gömülmüştü sanki az önceki o konuşmayı kendi yapmamış gibi umursamazca pastasını yiyordu.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M.Sona McDiable
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
M.Sona McDiable


Karakter Yaşı : 17
Rp Partneri : Yöooook, ciıııık, ı-ıhhh
Mesaj Sayısı : 135
Kayıt tarihi : 10/03/11
Lakap : soba, soma, kuzine, gülensurat vs

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Geri: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimeSalı Nis. 19, 2011 7:23 pm


    Umutsuz bir vaka gibi gömüldüğü pastası bitmek üzereydi. Kafasını kaldırıp önündekileri işaret ederek bir tabak daha istedi Sona. Diğer taraftanda tabiki Scarlett'ı dinliyordu. Bir anda ona özenmeye başladı. Gerçekten bu yaşına kadar ailesinden hiç ayrılmamış mıydı? Sona için bunun hayali bile zordu. Sanırım bunun nedeni onların yokluğuna oldukça alışmış olmasıydı. Hatta o kadar alışmıştı ki, znne ve babasını yanında gerçekten istediğini bilse bile onların yanında mutlu bir şekilde büyüdüğünü, hala yanlarında olduğunu düşünemiyordu. Çok değişmişti Sona o zamandan bu zamana. Hala küçük bir çocuk gibi davransada oldukça olgunlaşmıştı. Kimseye ihtiyaç duymadan ayakları üstünde durabilmesi bunun en büyük kanıtı değil miydi zaten? Bundan sonra bir ailesinin olacak olması çok da önemli miydi onun için? Scarlett'ın dediği gibi bu şansı değerlendirmeli miydi bilemiyordu. Bir an bir ailesi olacağı için sevinse de bunun gerçekten şans olup olmadığından emin değildi. Karşısındaki kız çantasını karıştırırken aklından az önceki düşünceler geçmeye başlamıştı. Madem onu istedikleri zaman ellerini koymuş gibi bulabiliyorlardı neden daha önce bulmayı denememişlerdi? Bu düşünceler birden kızmasına sebep olmuştu. Buldukça bunuyordu belki ama elinde değildi bu. Scarlett en sonunda bulabildiği resmi Sona'ya gösterdi. Evet resimdeki kadın annesiydi işte! Aynen kendi hatırladığı ve bir kaç saat önce evde bulduğu resimdeki gibiydi. Yanındaki kadınla birbirlerine de çok benziyorlardı. Daha sonra Sona bu resmi önceden gördüğünü hatırladı.Çoğu küçük kız gibi annesinin makyaj malzemelerini batırıp kendisine beceriksizce sürerek güzelleştiğini sanardı. Yine annesinin eşyalarını kurcalarken kocaman aynalı makyaj kutusunu yere düşürdüğünde kırılan bölmeden yere düşmüştü o resmin bir benzeri. Annesi sesi duyup Sona'nın yanına gelmiş resmi gördüğünde hızla alıp babasına bundan bahsetmemesi gerektiğini söylemişti. Bu geriye dönüşle Sona tamamen inandı karşısındaki kıza. Evet gerçekten kuzeniydi! Resimden kafasını kaldırıp kıza baktı. Gözlerinden cevaplanmayı bekleyen trilyonlarca soru olduğunu biliyordu Sona. Karşısındaki kızınsa hepsi için tahammülü olmadığını fark etmişti ama yinede kendini sormaktan alamadı. "Ben... Evet, tamam artık kesinlikle inanıyorum... Aynı resmi çok küçükken gördüm sanırım. Şey... Bir sorum daha var. Bunun yanıtının sende olmadığını biliyorum ama sormadan da duramayacağım. Madem beni bu kadar kolay bulabiliyordunuz neden daha önce bulmadınız?" Kafasını tekrar indirip resme dikti gözlerini. Sorduğu bu basit soru çok derin cevaplar içeriyordu aslında. Bu cevaplarsa kendi içinde kopan fırtınayı dindirmeyecek aksine daha da büyütecekti, en azından Sona şuanlık böyle düşünüyordu. Daha sonra Scarlett'ın annesinden bahsettiğini hatırladı. Gerçekten onlarla tanışmalı mıydı? Tabiki tanışmak için nerede yaşıyorlarsa oraya gitmeyecekti. Ailesi olsa bile Nigra'ydılar, o kadar saf olamazdı. Ama halka açık bir yerde buluşup tanışabilirlerdi. Derin bir iç çekti. Hayır henüz bunun için hazır değildi Sona. Önce Scarlett'a alışmayı deneyecekti. "Ayrıca bir şey daha eklemek istiyorum." dedi yine gergin bir şekilde. "Sanırım aileyle tanışmak istiyorum." 'Ailemle' demesi zor gelmişti bir anda, söyleyememişti. Daha bunu söylemede bile zorlandığı düşünüldüğünde yerinde karar vermişti. Tekrar sarı saçlarını hızlı hızlı karıştırmaya başladı. "Fakat bunun için çok erken olduğunu düşünüyorum. Biraz zamana ihtiyacım var. Bu durumu kendime anlatmam, kendimi hazırlamam lazım. Umarım bunu anlayışla karşılarsınız." Saçlarını karıştırmayı bırakıp gözlerini dışarıya dikip kendi düşüncelerinde yüzmeye devam etti.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Scarlett Demon
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
5. Sınıf | Nigra Öğrenci
Scarlett Demon


Karakter Yaşı : 18
Rp Partneri : ......olabilir belki......
Mesaj Sayısı : 77
Kayıt tarihi : 28/03/11

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Geri: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimePerş. Nis. 21, 2011 1:42 am

Umursamazca yediği pastasını sonun da bitirmeyi başarmıştı. Tabi Sona'nın uzun bir süre konuşmaması da bitirmesi hızlandırmış olmalıydı. Sonuçta sonanın art arda sıralayacağı sorulara cevaplarken çok sevdiği frambuazlı pastasını bitiremezdi. Üzgün bir surat ifadesiyle bir süre önünde ki boş tabağa baktı sonra eline neredeyse bitmiş olan meyve suyunu aldı ve onu yudumlayarak bitirdikten sonra ağzını masada ki bir peçeteyle temizledi. Güzellik konusunda ki takıntısı nedeniyle genelde yediği her şeye dikkat ederdi ama onun en zayıf noktasıydı bu pasta ve hala yemek istiyordu. Bu yüzden az önceki pastasının aynından alacaktı, ama bu sefer yanında başka bir şey içecekti belki bir meyve likörü diye aklından geçirdi ve evet kesinlikle bu olmalı düşüncesi ile siparişleri verdi. Siparişi vermesiyle siparişlerin gelmesi arasındaki süre oldukça kısa olmuştu. Tüm pasta yeme süresi boyunca konuşmamış şu an onun yaşadığı durumu Sona'da yaşıyordu onun da pastası bitmişti. Kuzen olarak elbet birbirlerine benzeyeceklerdi ama şimdilik onu pek tanımasa bile ikisinin de pastayı çok sevdikleri her hallerinden belli oluyordu. Yeni gelen pastasından koca bir parça almak için hamle yapacakken Sona'nın konuşmaya başlamasıyla elinde ki çatalı bırakarak onu dinlemeye başladı. Normalde meraklı biri değildi tamam yeni olan her şeyin cezbedici etkisi onu da tesiri altına alırdı ama birinin hakkında ne düşündüğü ne yaptığını bu gibi şeyleri asla merak etmezdi. Ama şimdi Sonanın dediklerini gerçekten merak ediyordu belki de merak etmek zorunda olduğu için bu duyguyu içinde yaşıyordu. Cümleye girişinde artık yalancı damgası yemediğine sevindi bu sevinmesinin nedeni daha fazla inandırma oyunu oynamak istememesinden kaynaklanıyordu. Üstelik inanıyorsa bu buluşma faslının artık sonuna geldiklerini gösteriyordu. Yani daha ne kadar devam edebilirlerdi ki elbet bir kaç sorunun ardından Sona ile burada ayrılacaklardı ve başka bir gün onu ailelerin diğer üyeleri ile tanıştırması gerekecekti ki zaten tanıması gerekiyordu. Cümlenin başında her ne kadar mutluluk hissetmiş olsa da cümlenin sonunda ki yeni sorusu karşısında içinden " İşte yine başlıyoruz " dedi. Derin bir nefes alarak meyve liköründen bir yudum alarak boğazını ıslattıktan sonra konuşmaya başladı. " Senin de söylediğin gibi bunun cevabı bende değil ben sadece bir teori öne sürebilirim bu konuda belki de haklı çıkarım kim bilir sonuçta ailemi tanıyorum " dedikten sonra bir süre düşünceli bir ifadeyle Sonaya baktı. "Bence " dedikten sonra annesinin evden çıkmadan önce ona dedikleri aklına geldi ve " İşte buldum... Sanırım ailem teyzemin kızı olduğu biraz geç öğrenmişler yani annem bana buraya gelmemi anlatırken seni uzun zamandır aradıklarını ve sonun da bulduklarını söylemişti. Yani annen belki bir şekilde senini doğumunu bile gizlemiş olabilir bilmiyorum" dedi.

Söyledikleri Sona'yı ne kadar tatmin etmişti biliyordu o sadece belki de nasıl hissettiyse kendine göre bir yorum getirmişti. Ama yine de annesini söylediklerinden yola çıkarak bu kanıya vardığından doğruluk payı olabilirdi. Sonanın bir süre resmi incelemesinden faydalanarak yine pastasına gömülmüştü işte ve sanki deminki pastayı o bitirmemiş gibi yiyordu. Büyük ihtimal gelecek günlerde bugünü düşünüp kendine lanet okuyacaktı ama bunu şu an düşünmüyordu. Sadece ona harika gelen bu tadı hissetmek istiyordu. Sonanı yeni cümlesini duyduğun da " Sonunda" diyerek mırıldandı. Sonanın ailemiz yerine ailen demesini umursamamıştı bile zaten umurunda da değildi bir an önce bu işten sıyrılmak istiyordu artık... Konuşmak için ise Sonanın tüm lafını bitirmesini bekledi. İstediği şey o kadar zor bir iş değildi bu yüzden gözü kapalı bir şekilde " Tamam bana uyar yani sen yer söyle bende annemi alıp gelirim ve kendini bir ailem var artık durumuna alıştırdığın da diğer aile büyükleriyle de tanışırsın " dedi. Sonanın bu isteğinin altında yatan nedeni oldukça iyi kavramıştı ama üstünde durmak istemedi o an sadece pastasına ve akşamki partiye konsantre olmak istiyordu şu an.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M.Sona McDiable
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
5. Sınıf | Lanceus Öğrenci
M.Sona McDiable


Karakter Yaşı : 17
Rp Partneri : Yöooook, ciıııık, ı-ıhhh
Mesaj Sayısı : 135
Kayıt tarihi : 10/03/11
Lakap : soba, soma, kuzine, gülensurat vs

Tanışma..... Empty
MesajKonu: Geri: Tanışma.....   Tanışma..... Icon_minitimePtsi Nis. 25, 2011 7:02 pm

    Derin bir bilinmezliğin içine düşmüş gibi hissediyordu kendini. Dışarıdan baktığında bu duruma abartıyormuş gibi görünüyordu Sona'ya fakat kendi penceresinden baktığında güneşin parlak ışıklar saçtığını falan göremiyor, çocukların neşeli çığlıklarını duyamıyordu. Yıllardır gördüğü tek şey zifiri karanlıkta parlamakla parlamamak arasında gidip gelen bir yıldız, duyduğu tek şeyse beynini patlatmak istercesine şiddetini arttıran bir uğultuydu. Belki de bu yüzden yapabildiği tek şey o pencereyi kapatıp o görüntülere sırt çevirmek olmuştu. Kendi küçük odası her zaman aydınlık ve rengarek olurdu. Derinden gelen bir müzik sesiyse dışarıdaki uğultu gibi onu delirtmiyor aksine sakinleştiriyordu. Şimdi neden o odadan çıkma gereği duysundu ki? Rahatı yerindeydi ihtiyacı yoktu çıkmaya ama Sona biliyordu kendini. Yakında çıkacaktı o odadan ve çıktığında gökyüzündeki küçük yıldız ya tamamen kaybolacak ve beraberindeki uğultu onu yutacak ya da güneş doğacak ve kendisi gibi odalarına saklanmış çocuklar dışarıya çıkıp neşeli sesler saçacaktı. Sonunu bilmese de bunu yapacaktı, sonradan pişman olmak falan istemezdi. Sadece bunun için hiç hazır değildi.

    Cevabını zaten bildiği sorunun yanıtını veren Scarlett'a döndü yüzünü, gözlerini dışarıdan zoraki alarak. Kızın söyledikleri kızgın yüreğini biraz soğutmuştu sanki. Kendi de içten içe böyle bir şey olmasını umut ediyor gibiydi. Sürekli bir yerlerden bir yerlere apar topar gittikleri düşünülürse Scarlett'ın dediği gayet mantıklıydı da. Özellikle Lanceusların saklandığı bir toplumda doğmuş, o toplumun içinde büyümüştü anne ve babası. Sona'nın doğumunu saklamaları hem kızları açısından hemde toplumları açısından en uygun olanı olmalıydı. Bir iç çekti ve tekrar dışarıya çevirdi gözlerini. O anda yüzünü fark etti. Kendisini görmeye alıştığı gibi değildi. Genelde yalnız olduğunda böyle bir surat ifadesi olurdu Sona'nın suratında... Hüznün belirtisi. Uzun uzun kendisine baktı. Daha sonra tekrar Scarlett'a döndü. Herkesin bildiği Sona olmanın zamanı gelmişti. "Oyun başlasın. " diye geçirdi aklından ve bir nefes alıp o kocaman gülümsemelerinden yerleştirdi suratına. Neşeli bir ses tonuyla başladı konuşmaya. "Sanırım haklısın! Her neyse ya sorularım bu kadar. Seni baya sıktım üzgünüm" dedi küçücük bir kahkahanın ardından. Evet hemen havaya girmiş, morali birden düzelmişti. "Ve şeyy buluşma meselesine gelince dediğim gibi bunun için cidden zamana ihtiyacım vaaar! Daha sonra konuşuruz bu meseleyi. Hem aynı sınıftayız zaten!" Aslında Sona ilk önce Scarlett'ı tanımak istiyordu. Uzun zamandır aynı sınıftalardı belki fakat hiç konuşmamışlardı. Sona izlememişti de onu hiç ne yapıyor ne ediyor diye, haliyle hakkında bildiği tek bir şey bile yoktu. Eğer onu tanırsa ailesinden farklı bile olsa ailesinin özelliklerini yansıtacağını düşünüyordu. Böylece aile hakkında da biraz izlenimi olurdu.

    Masanın üstündeki telefonuna gitti gözü. Bir tuşa tıklayıp saate baktı ve gözleri faltaşı gibi açıldı. On beş dakika sonra bineceği otobüs kalkacaktı. Hızla eşyalarını toplayıp masadan kalkmaya hazırlandı. "Gitmem lazım otobüsü kaçırmak üzereyim!" dedi heyecanlı bir ses tonuyla Scarlett'a. Uzun çantasını boynundan geçirip az önceki garsona siparişleri iptal ettiğini gösterdi. Hesabı istemeden kasaya uçarak gitti. İlginçlik yaparak kendi hesabı yanında Scarlett'ın hesabını da ödedi. Kapıdan çıkmadan önce Scarlett'a kocaman bir gülümseyip kapıya doğru koşmaya başladı. O sırada ayağını masaya vurdu ve koşmasını sekerek devam ettirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tanışma.....
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Abo len tanışma başlığı
» the tanışma başlığı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Contraria Vocantum Rpg :: RP Out :: Arşiv :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: