Nefret... Yıllardır hissettiği tek duyguydu bu. Ailesinin gözleri önünde vahşice katledilmesini izlediği o günü düşündükçe , keşke , keşke sadece saklanmasaydım diyordu. Beş yaşında bir çocuk olarak yetişkin nigralara karşı şansı yoktu şüphesiz ancak hiç değilse şimdi onların yanında olabilirdi. Fakat elinde olan tek şeydi nefret. Bu duygu onu olgunlaştırmışdı. Hatta o nigralara dair araştırmalar yaptıkça, onlara yaklaştıkça artan nefreti onu hayata karşı daha da güçlü kılıyordu. İyilik , sevgi , ve yaşam kavramları bir hiçti artık onun için. Tek istediği kanlı bir intikamdı. O gün sonunda aylardır yaptığı araştırmalar sonucunda o nigra ve ailesinin resmini elde etmişti. Günlerce uyumamanın verdiği anlamsız bir surat ifadesi , şişmiş ve neredeyse siyahlaşmış göz halkalarıyla plan kurmaya çalışıyordu. Uyumayı deniyordu bazen ancak her seferinde onun gözleriyle karşılaşıyordu. Rüyasında bile korkmasına sebep olan o gözlerdeki ölüm arzusu hatırladıkça irkilmesine sebep oluyordu. Her seferinde aynı kabusu gördüğünden bunun bir lanet olduğuna karar vermişti. Hızla birkaç bardak daha kahve içtikten sonra yeniden masasının başına döndü.
Neutrum'un haritasında en rahat araştırma yapabileceği ve gizlenebileceği yerleri belirledikten sonra artık uyumak şart olmuştu. Hastaneden aldığı bir takım maddeyi soluyarak kendini bayılttıktan sonra saatlerce aynı rüyayı gördü. Ancak beyni zorunlu olarak uyku halindeydi. Uyandığında ter içindeydi fakat kendini biraz daha rahatlamış hissediyordu. Soğuk bir duş aldıktan sonra üzerine siyah renk bir şeyler giymenin iyi olacağına karar verdi. Sonuçta biri onu görse bile bileğine bakmadan alba olduğunu anlayamazdı. Son kez aynada kendine baktıktan sonra evi terk etti. Uzun bir yol yürüdükten sonra elinden geldiğince sakin bir şekilde etrafa bakınıyordu Neutrum sokaklarında. Uzun bir araştırmadan sonra sıra Ventus gölüne gelmişti. Saatlerdir aradıktan sonra umudu azalmış olsa da bir günde bulmanın zor olacağını düşünerek kendini rahatlatmayı deniyordu. Eve dönmeye karar vererek arkasını döner dönmez kulağına hoş bir melodi geldi. Göl kenarında yandan gördüğü siluet ise büyük bir şok ve heyecan dalgası ile kaplamıştı içini. Fotoğraftaki kız , gerçi anlaşılan fotoğraf beş altı yıl eskiydi , tam karşısındaydı. Hemen cebinden çıkardığı küçük ama son derece keskin hançerle o tarafa koşmaya başladı. Bir yandan da iyileştirme enerjisini tamamen vücuduna odakladı. Zaten otomatik iyileşiyordu ancak bu sayede son derece derin bir yara bile saliseler içinde kapanıyordu. Tam ona iyice yaklaştığında neresine saplayacağını düşünürken adeta büyülenmişcesine durdu. Güzelliği, sesi, gözleri... Hareket etmek istedi ancak kan arzusu her saniye başka bir duygu tarafından örtülüyordu...