Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
I.R. Cloud Caoilfhionn
Prens
Prens
I.R. Cloud Caoilfhionn


Karakter Yaşı : 864
Rp Partneri : Yok.
Mesaj Sayısı : 61
Kayıt tarihi : 14/04/11
Gerçek Yaş : 29

Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş Empty
MesajKonu: Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş   Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş Icon_minitimePaz Mayıs 01, 2011 4:16 pm

...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
I.R. Cloud Caoilfhionn
Prens
Prens
I.R. Cloud Caoilfhionn


Karakter Yaşı : 864
Rp Partneri : Yok.
Mesaj Sayısı : 61
Kayıt tarihi : 14/04/11
Gerçek Yaş : 29

Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş Empty
MesajKonu: Geri: Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş   Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş Icon_minitimePaz Mayıs 01, 2011 4:33 pm

İlkbahar diğer her mevsim gibi zamanını beklemiş, gelişi herhangi bir kutlamayı andırmadan usulca konmuştu doğanın üstüne. Yılın bu dönemi her zaman hoşuma giderdi, ancak bu sene ilkbaharın dahi çehresini sarmış bu donukluk olumsuz duygularımı durmadan tetikliyordu. Çevremde dolaşan onca olumsuzluğun yanında en azından bahardan biraz daha güzellik beklerdim. Ah, doğru ya, ne zaman dilediklerim gerçek olmuştu ki? Oturduğum maun, sallanan sandalye ileri geri her hareketinde uğursuz, kısık gıcırdamalar çıkarırken gözlerimi diktiğim manzara, kalın pencere camına rağmen bana ulaşıp ürpertmeyi başarmıştı beni. Bu ürperiş soğuktandı ama bu tenime değil, kalbime dokunan bir tür soğukluktu. Bu soğukluk karşısında en kaliteli kazaklar, mantolar ya da ceketler bir işe yaramazdı. Odamdaki devasa şömine yanıyor olsa da bu ürperişi en derinlerden hissedeceğime adım gibi eminim aslında.

Pencerenin sınırlı görüş açısına rağmen manzara bir hayli net ve moralimi bozmaya yetecek kadar etkili. Belki de diğer devasa pencerenin değil de, bu ufak pencerenin önünde oturuşum bu yüzdendi. Azaltmak. Dünyanın üzerimdeki etkisini ufak bir pencerenin ardına saklanarak kırmaya çalışacak kadar aciz hissediyorum kendimi. Yanılgılara sarılacak kadar aciz…

Acizlik bir prensin duyması gereken belki de en son ya da en küçük düşürücü duygudur. Hele de koca bir gezegende sözü geçen bir kraliyetin tek varisiyseniz. Gerçi ülke bir süredir bakanlığın kontrolünde ancak yine de halkın büyük bir kesimi kralın ağzından çıkan sözleri oldukça önemsiyor. Bakanlığın da yeni politik uygulama ve programları için de kraliyetten destek beklediği zamanlar gelmiyor değil tabi.

Onca boğucu düşüncenin arasında arkamdan gelen tıkırtıyı duymam biraz zaman aldı. Evin içinde dolaşan onlarca çalışanınız varsa her sese dönüp bakmıyordunuz yine de. Bayan Geany, ortalığı toplamak için sık sık odama çıkan hizmetkâr, bizzat odama girme iznine sahip tek çalışandı. “Geany, bugün etrafın toplanmasını istemiyorum. Bu dağınıklığa ihtiyacım var.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lareina
Saray Çalışanı
Saray Çalışanı
Lareina


Karakter Yaşı : ~
Rp Partneri : ~
Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 01/05/11

Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş Empty
MesajKonu: Geri: Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş   Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş Icon_minitimeC.tesi Mayıs 07, 2011 12:35 am

Başımı yavaşça kaldırdım. Yeni maskeme ayak uydurmak için belki de baktım kendime. Aynadaki yansıma şaşkınlıkla bakıyordu bana. Güneşin ışığının altında okyanus kendini belli ediyordu bakışlarında. Koskoca geçmişin saklı olduğu bir okyanus, güneşin üstünde bıraktığı izlerle yalancıktan gülümsüyordu karşımda. Dolgun, kırmızımsı dudaklar şaşkınlıkla açılmıştı. Dalgalar bu kez kahve, sonbaharda yapraklarının dansını anımsatan bir heyecanla duruyorlardı orada. Pürüzsüz güzel bir yüzü vardı yansımanın benimkinin aksine. Yansımanın üstünde mutlu mutlu süzülen bir elbise… Gözleri kadar mavi olmazsa da güzel…

Ayaklarımdaki yeni ayakkabılar beni güneşe götürüyor. Açık pencerelerden beni öperek geçen bir güneş… Uzun zaman görmediği bir aydınlık... Ayakları ilk kez aciz değildi yürürken. Kalbimde yeni bir heyecanla süzülen kelebekler… Hep böyle kalmak isteyen bir kalp… Ve her şeyi mahveden tiz bir ses…

Kafamı çevirip ismimle bana seslenen kadına döndüm. Prensin odasına gitmemi istiyordu. Hizmetçi olduğumu hatırlatması aydınlanan dünyama bir tokat gibi inmişti. Ne çabuk unutmuştum. Kendimi bu saraya satmıştım ben. Buradaki prense hizmet edecektim. Onun ihtiyaçlarını karşılayacaktım. Aslında onun lüks dünyasına biraz eğlence katacaktım. Küçük geçici bir oyuncak olacaktım. Gerçekler işte buydu. Güneşi görmenin, temiz olmanın ve güzel görünmenin bedeli buydu; oyuncak olmak…

Onun odasına çıkan merdivenler önümde uzanıyordu. Usulca beni çağırıyorlardı. Kırmızı halıların kapladığı ahşap adımlarımdan biraz rahatsız… Bir yabancının adımlarına alışık değil. Arkamda sarkan maskelerimden rahatsızdı belki de. Bilmiyor o ahşap ama bende rahatsızdım onlardan lakin kaderimdeki bu dejavu’ya alışkınımdım ben. Sonumun ne olacağını bilerek adımlarımı atıyordum bu yalancı dünyaya.

Mücevherlerle kaplı süslü kapının önünde duruyordum. Aklımdaki tüm bilgiler uçup giderken kapının ağır kolunu zorlukla asıldım ve içeri girdim. Gördüğüm manzara beni bir anlık duraksattı.

Hiçbir zaman sahip olamayacağım türden bir odaydı. Ah pardon ne zaman bir odam olmuştu ki? Sokaklarda yaşadığım karton kutulara oda denilebilir miydi ki? Bakışlarımda kıskançlıkla inceliyorum odayı.

Lüks bir yatak… Lüks koltuklar… Lüks kütüphane… Aslında bu odayı tanımlarsam her kelimem lüks olacaktı. Kendimi odadaki öylesine yalnız ve yabancı hissettim ki. Kendi yaşamımdan hiçbir şey yoktu. Adımlarım benden habersiz hareket etmeye başladı. Dağınık yatağa yönelmişti. Hızlı hızlı düzeltip kimseyi görmeden gidecektim işte. Benim için mutlu son…

Ta ki onun sesini duymadan önce. Tok güçlü ve kendinden emin sesi kulaklarımda yankılandığında ona çevirdim kafamı. Sallanan koltukta oturmuş dışarıyı izliyordu. O anda onunla ortak bir noktamızı buldum. Yalnızlık… İkimizi de kasıp kavuran yalnızlık…

Aklım başka bir noktada takılı kalıvermişti. Bana “Geany “ diye hitap etmişti. Eski hizmetçilerinden biri miydi yoksa gününü geçirdiği kadınlardan biri mi?

“Lareina…”

Dudaklarımdan dökülen ismim ona ulaştı mı bilmiyorum. Lakin hemen dilimi ısırdım. Umarım bana bakmazdı. Aklımdan geçen tek şeydi bu. Beni görmesini istemiyordum, hemen oyuncağı olmak istemiyordum.

“Peki efendim… Siz nasıl uygun görürseniz…”

Son cümlemin içinde sessiz bir lanet vardı. Onun istedikleri mi olacaktı hep? Ne yazık ki öyle olacaktı. Dağınıklığıyla onu baş başa bırakmalıydım. Lakin adım atamıyordum. Sessizlik dakikalarca uzayıp gidiyordu benim için. Bir anlık sessizlikte yelkovanla akrebin yarışı duyulmaya başlamıştı. Bekliyordum usulca.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
I.R. Cloud Caoilfhionn
Prens
Prens
I.R. Cloud Caoilfhionn


Karakter Yaşı : 864
Rp Partneri : Yok.
Mesaj Sayısı : 61
Kayıt tarihi : 14/04/11
Gerçek Yaş : 29

Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş Empty
MesajKonu: Geri: Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş   Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş Icon_minitimeCuma Mayıs 20, 2011 5:23 pm


“Lareina”

Melodik bir sesin tek hamlede fısıldadığı isim bulunduğum huzursuzluk halini o kadar şiddetle dağıttı ki, değil irkilmek, oturduğum yerden hızla ayağa fırlayıp arkama döndüm.

“Peki efendim… Siz nasıl uygun görürseniz…”

Karşımdaki görmeye alışık olduğum oval, yılların yorgunluğunu çizgi çizgi taşıyan bir surat değildi. Aksine bu surat yeni doğmuş bir bebeğin güzelliğinde ve alabildiğine narin bir surattı. Emektar Geany onu tanıdığım günden beri pek nadir hasta olurdu. Birinin benden habersiz işten çıkarılması da mümkün değil gibiydi. Sevgili validem ya da babam bana haber vermese bile böyle bir durumdan haberim olurdu. Yaşlı hizmetçiye ait garip bir endişe ile derin bir nefes aldıktan sonra gözlerim yatağımın diğer yanında başı öne eğik bekleyen genç kıza kaydı. “Ah, demek Lareina, eski hizmetçiye ne olduğunu merak ettim. Geany, yani eski hizmetçi ilgilenirdi daha çok burayla.” Sonra neden bir açıklama ihtiyacı hissettiğimi düşündüm. Karşımda ne yapacağını bilemeyen genç kız başını usulca kaldırmış bana bakıyordu. Gözlerimi kaçırdım ve o anda yatağımın ne kadar dağınık olduğunu fark ettim. Gözlerim odayı taradı. Dağılmış çalışma masası. Kırlentleri yere düşmüş koltuklar. Toz içinde kitaplık. Kitaplıktaki toz taneleri. Minyatür canavarlar. Pislik. Bir anda nükseden titizlik krizi ile gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım. “Hayır, dayanamayacağım. Ge- Lareina, bir an önce odamı toplar mısın?” Aslında soru anlamı içermeyen bu cümlenin ardından kendimi beyaz kadifeden koltuklardan birine sürükledim. Aslında adımlarım her zamanki sertliklerindeydi ancak odanın bu kadar dağınık oluşuyla birlikte beynimin içinde mikropların baş rolü üstlendiği türlü aksiyon görüntüleri dönerken herhangi bir işi yapmak oldukça güçtü. Yığılır gibi kendimi koltuğa bıraktım. “Temizliğe karşı aşırı hassasiyetim var. Alışmayı deniyorum.” Yeni bir açıklama ihtiyacı yeni bir şaşkınlık duygusunu beraberinde getirdi.

Odamın dekorasyonu beyazlar ve griler üzerineydi. Belki biraz deniz yeşili, duvarlardaki antika tablolardan. Oval, kaz tüyü yatağım, beyaz kadife koltuklarım ve yine odanın bir köşesindeki beyaz çalışma masamla saflığın güzelliğiyle ölümün soğukluğu arasında gidip gelen bu atmosfer dünyadan kaçabildiğim nadir anlara ev sahipliği yapıyordu. Son birkaç günümü de burada geçirmiştim. Altıyüzlü yaşlarını çoktan aşıp da yaptığın hiçbir şeye kendin karar verememek insanı bunalımlara sürüklemek için yeterli bir nedendi bence. Evet, sözde krallığının geleceğini düşündüğünü sanan devrik bir kral ve onun onuruna diğer her varlığından, hatta çocuğundan da değer veren bir eş bütün hayatımın kontrolüne el koymuştu. Şimdi bu hayatı yaşayan ben değilim, iplerimi tutanlar.

Sonra tamamen unuttuğum genç hizmetçiye kaydı gözlerim. Klasik hizmetçi üniformasının içinde, başını neredeyse hiç kaldırmadan hızla ortalığı düzenliyordu. Neden sonra gözümü ayırmak istemedim. Uzun bir süre izledim, eşyaları yerleştirişini, yatağı düzenleyişini, yüzeyleri temizleyişini. Genç ve ufak ellerinin Geany’nin maharetinden yoksun olacağını düşünmüştüm ilk başta. Oysa şimdi dinamizmi bütün dikkatimi kendi üzerinde toplamayı başarmıştı. Usulca izlemeye devam ettim.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Unutulmuş Bir Duyguya Dokunuş
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Contraria Vocantum Rpg :: RP Out :: Arşiv :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: