Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Son Nefes.

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Park Jae Min
Ölü
Ölü
Park Jae Min


Karakter Yaşı : 22
Mesaj Sayısı : 11
Kayıt tarihi : 25/06/11

Son Nefes. Empty
MesajKonu: Son Nefes.   Son Nefes. Icon_minitimeÇarş. Haz. 29, 2011 10:34 pm

Jae Min ve Lydia sonunda Bellum'a gelmişlerdi. İki eski, yakın arkadaş uzun zamandır gelmek istedikleri yere ayak basmışlardı artık.Sonunda!diye düşündü Jae Min. Sonunda Lydia ile bir yere gelebildik. Jae Min yanında ki sarışın, genç kızın elinde ki kırmızı bavulu aldı ve hızlıca koşmaya başladı. Lydia ise arkasından sadece bağırıyordu. Daha yeni gelmelerine rağmen, Jae Min güneş ışığını görünce hemen enerji ile dolmuştu. Sonunda Lydia Jae Min'i yakaladığında bir an göz göze geldiler. Jae Min uzun boylu olmasına karşın, gözlerini Lydia'dan alamıyordu. Lydia ise hiçbir şey olmamış gibi hızlıca gözlerini kaçırdı ve yemek yiyecekleri bir yer aramaya başladı. Tam zamanıdiye geçirdi içinden. Belkide gidip şimdi öpmeliydi onu. Ya da... Jae min hızlıca kafasına vurdu. Hediye olmadan nasıl ilan-ı aşk edecekti? Bir anda donup kalınca Lydia gerisine baktı. "Jae Min! Hadi, benim karnım acıktı!" Başını sirkeledi ve tekrar gülmeye başladı "Tamam Lydia, Geliyorum!" Bavulları arkasından sürükleyerek tekrar koşmaya başladı.

Sonunda yemek yiyecekleri bir yer bulduklarında Jae Min dizinin titrediğini fark etti. Fark etmeden önündeki bütün yemeği yemişti ama hiçbir şey anlamamıştı. Karşısındaki genç kızın temiz yüzüne bakarken bir yandan sanki içini de görüyordu. Yüzü gibi tertemiz bir kalbi vardı. Her zaman yardımsever biri olmuştu. En azından Jae Min'e karşı. Genç kızın yüzüne bakarken aslında hala hediyeyi düşünüyordu. Bir şey bulması gerekiyordu. Bir kolye veya... veya... aklına hala bir şey gelmiyordu. Ganç kız, yemeğini bitirmiş şaşkın şaşkın düşünen adama baktı. "Jae Min? İyi misin?" Jae Min irkildi ve tekrar kızın yüzüne, sonra da tabağa baktı. "Ben... Ben hesabı ödeyip geliyorum." Genç kız bir anda ayağa kalktı ve Jae min'in bileğini tuttu. "Ben öder.." Jae min cümlenin devamını bildiği için hızlıca ilerledi,hesabı söyleyen adama nazikçe parayı uzattı ve Lydia'yı peşinden sürükleyip dışarı çıkardı. Hala ne alacağını düşünüyordu. O sırada orta yaşlı bir adam bir broşür uzattı Jae Min'e. Başka bakmak istemesede sonrasında ilginç bir yazı dikkatini çekti.

Atreon Sarnıçları. Bir anda gülümsemeye başladı ve Lydia'nın elini sıkıca tuttu. "Lydia, sarnıçlara gidelim mi?" O kadar şen bir ses ile söylemişti ki bunu Lydia bir an suratı düşsede toparlamaya çalışmıştı kendini. "Şey... Ben Surgerus Tapınağını görmek istiyordum" Bir an buruşturdu yüzünü Jae min fakat sonra yine gülmeye başladı. " O zaman şöyle yapalım. 3 saat sonra burada buluşalım, olur mu?" Jae Min bu teklifi sunmuştu çünkü sarnıçları gezdikten sonra ona bir hediye alabilirdi. Belki sarnıçların fotoğraflarının arkasına yazabilirdi aşkını. Damla, göz yaşı şeklinde bir kolye ile verirdi ona fotoğrafları. Hoşuna gitmişti bu fikir. Saati belirleyip ayrıldılar. Jae Min hızlı adımlar ile kamerasını çıkardı ve sarnıça doğru yol aldı. Yolda hediyelik eşyalar satan bir kadını görene kadar koştu. Duraksadı, aynı istediği gibi bir kolye vardı. Arkası boştu, içi doldurulabilirdi. Eline aldı ve bu beyaz gözüken kolyeyi alıp sıkıca elinde tuttu. Kadına parasını verdikten sonra sarnıça gitmeye devam etti.

En sonunda, sarnıcın önüne geldiğinde içeri girdi. Biraz karanlıktı fakat yine de göz gözü görüyordu. Yerler, fazla olmasada ıslak gözüküyordu, duvarlar ise yeşil yosunlar ile kaplanmıştı. Farklı,ürpertici bir o kadar da çekici bir havası vardı buranın. Fotoğraf makinesini çıkardı ve yosunların birleşip kalbe benzeyen tarafını çekti. Yerdeki suların yıldızı anımsattığı küçük bir alanı da hemen aradan çıkarıp resimlerin arasına koydu. Biraz ilerledikten sonra daha aydınlık bir yer gördü. Burada her şeyin adam gibi gözükeceğini düşündü ve oraya ilerledi gülümseyerek. Bir elinde ise hala kolye vardı. Hızlıca ilerledi. Gördüğü yere geçip bir kaç fotoğraf daha çekti ve kamerasına guruluca bakıp fotoğraf çekmeye devam etti. Ta kii ...Bir gölge hissedene kadar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lynhart
Müzisyen
Müzisyen
Lynhart


Karakter Yaşı : 29
Rp Partneri : Liana Desarae Ruby <3
Mesaj Sayısı : 44
Kayıt tarihi : 24/06/11
Gerçek Yaş : 28
Lakap : Lyn

Son Nefes. Empty
MesajKonu: Geri: Son Nefes.   Son Nefes. Icon_minitimePerş. Haz. 30, 2011 12:32 am

Park Jae Min... Takiplerinin sonuç vereceği gün işte gelmişti. Onu uzun süre takip ettikten sonra küçük oyunlar oynarken yakalamıştı... Bir aşkı cevapsız bırakmak içine huzur getirecekti adeta. Sarnıca girerken yakaladığı Park Jae'yi takip etmeye devam ediyordu Lyn. En sonunda sıkıştırmayı başarabilmişti etrafta kimse yoktu. Sarnıcın içindeki tek ses, tavanından yere damlayan su taneleriydi. Sarnıçta Jae'yi takip etmeye devam ederken bir yandan da ne yaptığını dikkatlice bakıyordu. Elinde fotoğraf makinesi ile yosunları suları çekmesi komik gelmiş olmalıydı Lyn'a gülümsüyordu. Biraz daha yaklaştı... Biraz daha... ve sonunda saldırabileceği kadar yakındı ona. Aralarında 2 metrelik bir mesafe vardı. Kendini işine o kadar kaptırmıştı ki arkasından gelecek bir kişiyi bile hissedemiyordu. Lyn işi fazla uzatmak istememişti ve yaklaşmaya çalıştı. Dalgınlığının eseri ile yerdeki su birikintisine hızlıca basarak bir ses çıkardı hafif bir yankı uyandı sarnıçta... Bir anda hareketsiz kaldı Lyn kıpırdamıyor sadece önündeki çelimsiz vücuda bakıyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Park Jae Min
Ölü
Ölü
Park Jae Min


Karakter Yaşı : 22
Mesaj Sayısı : 11
Kayıt tarihi : 25/06/11

Son Nefes. Empty
MesajKonu: Geri: Son Nefes.   Son Nefes. Icon_minitimePerş. Haz. 30, 2011 12:49 am

Jae Min, bir an nefes almayı unuttu, hareket etmeyi bıraktı.Elinde fotoğraf makinesi boynuna taktı ve arkasını döndü. Gözlerinin öfke ile dolduğunu hissetmişti karşısında ki bedeni görünce. Hemen saçlarından tanımıştı aslında. Hiçbir zaman anlam veremediği o garip,anlamsız gelen saçlarından. O an, nedensiz yere gülmek istedi. Karşısında duran adamın bundan nefret edeceğini biliyordu. Ve ağzından sadece bir fısıltı çıkmıştı.

'Lynhart'

Bir anda karşısındaki genç adama yürümeye ve gülmeye başladı. Belki de bugün biraz olsun ilginç geçebilecekti. Tam önünde durduğunda aklına gelen tek şey Lydia olmuştu. Sağ elinde hala sıkıca tutuyordu kolyeyi. Belki... Belki de hemen çıkıp gitse... "Ne istiyorsun Lyn?" Karşısındakinden asla bir cevap beklememişti aslında. Sadece hüzünü hissetmişti bir an. Karanlık bir yerde,güneş ışığı yokken kendini güvende hissetmiyordu. O karanlıkta kaybolurken, Lyn karanlıkta yön buluyordu. Başını sessizce tavana kaldırdığında sadece dört duvarın içine kapandığını hissetti. Güneş yok ise ışıkta yok, güçte yok. Sol avucunu açtı ve kendi ışığını üretmek için yavaş adımlar ile geri çekilimeye başladı. Ne olursa olsun savaşmadan vazgeçmek gibi bir niyeti yoktu. İlk hamleyi yapmak için hazırlanıyordu ve bu zamanda sadece konuşarak oyalayabilirdi Lyn'ı. "Bu kadar basit mi gerçekten? Birini öldürmek?" Lyn'ın sinsice sırıttığını gördü sadece. Onun o pis yüzünü bile görmek istediğinden emin değildi.

Ve ilk adımını attı hemen. Jae Min ilk seferde öldüremezdi kimseyi. Gücü yetmediği için değil, acırdı. aynı durumda olsa aynısını isterdi o da belki hiçbir zaman öyle davranmayacaktı kimse ona. Fakat o acımasız bir yaratık değildi. İlk hamle Lyn'ın koluna gelmişti. Lyn bir kaç adım geriledi ve kolunu sıkıca tuttu. Gözlerindeki acıyı ve öfkeyi görüyordu Jae Min. Evet... Maalesef savaş başlıyordu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lynhart
Müzisyen
Müzisyen
Lynhart


Karakter Yaşı : 29
Rp Partneri : Liana Desarae Ruby <3
Mesaj Sayısı : 44
Kayıt tarihi : 24/06/11
Gerçek Yaş : 28
Lakap : Lyn

Son Nefes. Empty
MesajKonu: Geri: Son Nefes.   Son Nefes. Icon_minitimePerş. Haz. 30, 2011 1:10 am

Jae'nin yaptığı saldırı koluna gelince canının yanmasıyla beraber irkilmişti Lyn. Dalgınlığı üzerindeyken böyle bir hamle onu kendine getirmişti. Canı yanıyor ve kolundan damla damla kanlar sızıp yerdeki su birikintisine karışıyordu. Bu Lyn'ı sinirlendirmekle beraber dahada güçsüz kılmıştı yaralı bir kol ve daha yavaş hareketler... İstese onu oracıkta öldürebilirdi ama kurbanlarıyla oynamak ve işkence çektirmek Lyn'ın hoşuna giderdi... saldırıya uğradıktan sonra birkaç adım geri sürüklenmişti Lyn. Bir kaç adım öne gelerek iki avucunu da içinde ateş varmış gibi açtı. Karanlık sarnıçta sadece buz mavisi gözleri parlıyordu. Kedi gözü gibi haince bakıyordu karanlığın içinden... Sağ elini havaya kaldırıp değişik hareketler yapmıştı. Jae gözlerini ondan ayırmıyor sadece şaşkınlıkla yapacağı hamleyi bekliyordu. Duyulmayacak kadar sessiz kelimeler fısıldıyordu Lyn. Kelimelerin sonu geldiğinde ise hızlıca elini Jae'nin ayaklarına doğru hedef aldı. bu bir ölüm saldırısıydı. Birisini öldürmek için değil sadece sakat bırakmak içindi. Kemik kırılmasına benzer bir çıtırtı yankılandı sadece sarnıçta... Lyn hiç konuşmuyordu. Sadece sinsi gülüşü ve bakışı vardı karanlığın içinde. Bir anlık suskunluğunu bozdu;

"Seni öldürmek istesem bu kadar bekler miydim sence Jae? Sen akıllı birine benziyorsun sana yapacaklarımı tahmin etmen zor olmaz diye düşünüyorum... Yoksa yanılıyor muyum? Sandığım kadar zeki değil misin? bence değilsin çünkü çok ahmakça bir hata yaptın... Beni ilk fırsatta öldürmeliydin."

Bunları söylerken gözlerinin kararışı ona çok ani gelmişti. Kolundaki kan damlayış sesleri dahada hızlanmıştı. Kolunda ciddi bir yarık vardı ve o buna aldırış etmemekle hata yapmıştı. bir an dizlerinin üstüne çöktü... Gördüğü son görüntü karşısında ayaklarından sakatlanmış bir şekilde duran ve hiç ses çıkarmayan Jae'di. Canı çok acıyor olmalıydı ki Jae'nin gözlerinden damla damla yaşlar süzülüyordu. etrafı son kolaçan edişi fotoğraf şeridi gibi gözüküyordu Lyn'a kararıyordu iyice gözleri dizlerinin üstünde bile durmaya takati yoktu artık. Gücünü bir nebze bile olsun toparlayamadan yere yığılmıştı gözleri kapalı yerde yatarken duyduğu son şeyler ayak sesleriydi... Ürperiyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Son Nefes. Empty
MesajKonu: Geri: Son Nefes.   Son Nefes. Icon_minitimePerş. Haz. 30, 2011 10:24 pm

Kirlenmiş, rutubetli anıların arasından sıyrılıp, eş çirkinlikteki mekana göz gezdirirken, anıların üzerindeki etkisine lanet okumaktan alamıyordu kendini. Bulunduğu yer, Atreon ismiyle alınan ve tarihi mekan olarak her gün yüzlerce kişiyi ağırlayan sarnıcın belki de en tenha, en karanlık, en nemli köşesiydi. Sırtı soğuk ve nemli duvara yaslı halde orada ne kadar zamandır bulunduğundan emin değildi. Sadece güneşin batmasını beklemek için buraya sığınmış ancak uzun yolcuğunun yoruculuğuna dayanamayarak uyuya kalmıştı. Gözlerini bir dahaki güneşle açtığında, mekanın kalabalığını ve dışarıdaki olası insan topluluğunu düşünerek olduğu yerde kalmıştı. Saatlerdir tek bir şey yememiş ya da içmemişti ancak henüz bunun yokluğunu hissetmiyordu. İdmanlı bedeni bu gibi birçoklarının temel yaşamsal ihtiyaçlarına o birçoklarından çok daha az ihtiyaç duyuyordu. Aslına bakılırsa uykuları da git gide düzensiz, kısa ve yarı trans halini alır olmuştu. Değişiyordu ve bu değişimin onu ilahi ve olduğundan daha kudretli bir boyuta taşıyacağına inanırken bu değişimi önemsemiyordu. Derin bir iç çekerek başını yasladığı duvardan kaldırıp sert bir hareketle ayağa dikildi ancak saatlerdir hiç kıpırdamadan aynı şekilde oturduğundan böylesine ani bir hareketi yapmak dengesini bozar gibi oldu. Neyse ki o denge ile pek problem yaşayan biri değildi.

Adımlarını bulunduğu tenha köşesinden daha aydınlık yerlere doğru yönlendirirken bedeninin nasıl o kadar uyuştuğuna hayret ediyordu. Yaşlanıyor oluşu gibi saçma bir düşünce beyninde parladığı hızla sönerken, duyduğu boğuk sesler alarm durumuna geçmesine sebep oldu. Olduğu yerde durdu aniden, nefesini tuttu ve sesin geldiği yönü tayin etti. İki erkek sesi ayırt edebilmişti, üstelik bu sesler Atreon’un öyle çok sık gezilen bölümlerinden biri de değildi. Adımlarını su kaplı zeminde fazla ses çıkarmayacak şekilde atarak sese yöneldi. Seslerin kaynağına yaklaştığında yosunlu bir sütunun ardına gizledi bedenini ve sesleri daha dikkatli dinledi. İki kişi olduklarından neredeyse emin olmuştu. Kendini göstermeye yeltendiği sırada patlayan ışık onu tekrar yerine dönmeye ittikte sonra bir kez daha nefesini tutup konuşmaları dinledi. Seslerden birinin sahibin acı uğultusu nemli duvarlara çarpıp sarnıçta yankılanmaya başladığında kendini ortaya attı Lexlander. Hızlı ama yine de sessiz adımlarla ikiliye yaklaşırken, Nigra olmadığı her halinden belli adamı, diğerine saldırırken gördü. Fazla düşünmeden avuçları öne doğru uzandı. “Gözlerin kararıyor, göremiyorsun. Ben gölgeyim, gölge benim kardeşim. Aydınlık olan sönerken gölge beni aydınlatır.” İrade yeteneğinin en güzel yönlerinden biri de buydu. Karşısında duran adamın zihnini kendi cümleleriyle doldururken, adamın zihninde yankılanan kelimelerinin onu ne kadar şaşırttığını görebiliyordu ve açıkçası bu ona zevk de veriyordu. O kısacık kararsızlık anında dairesel ama sert bir bilek hareketiyle genç adamı duvara yapıştırdı. Çarpmanın şiddetiyle kendinden geçtiği belli olan adama yaklaşırken yerde yatan diğerine kaydı soğuk bakışları bir an için. Fazla önemsemeden tekrar duvara yapışmış adama odaklandı. Sağ elinin işaret ve orta parmağını adamın alnına sertçe bastırıp büyülü kelimeleri mırıldanırken, adamın ağzından ve burnundan gelen kan üzerini kirletmesin diye biraz geriledi. Adamın tam olarak ölmesini istemiyordu, onunla yapacağı bir ritüel çok daha iyi hissetmesine sebep olabilirdi. Geriledi ve adamı duvara dayalı tutan sihri gerçi çekti. Genç adamın yarı baygın bedeni yere yığılırken gözüne tuhaf bir şekilde oraya ait olmayan bir şey takıldı. Bir kolye. Kristalden ve damla şeklindeki kolye ve üzerine damlamış kan lekeleri neden ilgisini çekmişti bilmiyordu ancak orada öylece dikildi ve bakmaya devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Park Jae Min
Ölü
Ölü
Park Jae Min


Karakter Yaşı : 22
Mesaj Sayısı : 11
Kayıt tarihi : 25/06/11

Son Nefes. Empty
MesajKonu: Geri: Son Nefes.   Son Nefes. Icon_minitimePerş. Haz. 30, 2011 10:47 pm

Jae Min acısından mı, yoksa onu kaybetme korkusundan mı emin değildi fakat elindeki kolyeyi daha da sıkı tutmaya başladı. Bacaklarını kıpırdatamıyordu fakat yanma hissini yaşıyordu. Biri sanki bacaklarını parçalıyordu. Lyn'ın kolunu tutup yere düştüğünü gördü bir an. 'Savaşmadan vazgeçmeyeceğim demiştim! En azından kollarım hala çalışıyor" Biraz daha dikelmeye çalış Jae Min. Hayatında hiç böyle bir acı yaşamamıştı. Yine de oturduğu yerde biraz daha düzelmeyi başardı. Yerde yatan adama bir kez daha vurursa belki de işini bitirebilirdi. Sol elini Lyn'a doğru açtı ve büyüyü yapmaya başladı.

Ama bitiremedi. Duyduğu sözcükler yüzünden bitiremedi büyüsünü. Gözleri yaşardı biraz. Belki yenilgiyi hissettiğinden, belkide Lydia'yı kaybedeceğini anladığında. Öne doğru uzanan iki el onun hayatını bitiriyordu işte. Acıdan,heyecandan... yüzü garip bir hal almıştı."Gözlerin kararıyor, göremiyorsun. Ben gölgeyim, gölge benim kardeşim, Aydınlık olan sönerken gölge beni aydınlatır." Gerçekten de söylediği gibi oluyordu. Jae Min yavaş yavaş gözlerinin kapandığını anladı. Bilincini kaybetmemişti. Hala hissedebiliyor, duyabiliyordu fakat ne emir verebiliyordu vücuduna ne de bir santim kıpırdayabiliyordu. Bir kaç saniye geçmeden soğuk zeminden kalktığını hissetti. Çok geçmeden sırtı keskin bir acı ile yanmaya başladı. Sonra ise başının düştüğünün hissetti. Son hissinin acı olması ne kadar da kötüydü. Şimdi Lydia'nın yanında olsaydı, hissettiği şey aşk olacaktı. Sevgi... Şu an ise sadece acı vardı. Acı ve Çaresizlik. Kıpırdayamamak, konuşamamak bu kadar kötü müydü? Ya da ölümün geldiğini anladığın halde kılını bile kıpırdatamamak mı? Yine de Bir anda yere düşerken ve her tarafından sıcak sıvının aktığını hissederken sağ elini kıvırmış, elinde ki kolyeyi hissederek beyninde tek bir cümleyi yankılatıyordu Jae min.

'Lydia, Seni Seviyorum'

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Son Nefes. Empty
MesajKonu: Geri: Son Nefes.   Son Nefes. Icon_minitimePtsi Tem. 04, 2011 9:05 pm

Nemin tavanda biriktirdiği su damlacıklarının yerle buluşurken çıkardıkları melodik ses sarnıcın yosunlu duvarlarında yankılanırken, hareketleri kesilmiş, bedeni tuhaf bir çarpıklıkla yerde yığılı kalmış genç adama bakarken, en ufak bir acıma duygusu hissetmedi Lexlander. Bir süre ne yapacağını düşündükten sonra, uzun süredir hasreti olduğu iyiliğe, güce bu kadar yaklaşmışken, geri tepmenin aptallık olacağına karar verdi. Hızlı bir hareketle uzanıp genç adamın kulaklarından sızan kana dokundu, hala kurumamıştı, nazikçe, birleştirdiği iki parmağını tamamen kanla kapladı. Ardından arkasını döndü ve birkaç metre ileride durup yere eğildi. Bütün özeniyle, yerde kusursuz bir çember oluşturdu. Birkaç adım gerileyip eserine baktığında, gevrek ama güçsüz bir gülümseme dudaklarını biçimlendirdi ancak etkisi saman alevi kadar kısa oldu. Fazla oyalanmadan baygın adamın yanına döndü Lexlander. Yüzünden akan kanlar hemen hemen pıhtılaşmıştı ancak zaten artık onlarla bir işi yoktu, adamı kavradığı gibi, çemberin yanına döndü ve canının acıyıp acımadığını bir an bile umursamadan çemberin içine bırakıverdi. Adamın ayaklanıp bir yere gidebilecek takati olmadığı açıktı ancak yine de işini sağlama aldı, kurumuş kanı kullanarak çembere bir de bağlama çizgisi ekledi. Adamı cenin pozisyonuna sokarken, ritüelin kurallarında olmayan bu geleneğini bir kez daha yerine getirmek içinde bir şeyleri tam olarak yaptığını hissettirdi. Bu onun kendi geleneğiydi, iki canın birleşip yeni bir can oluşturmasının anısını canlandıran bu görüntü, şimdi iki canın tek bir can için birleşmesinin sembolü oluyordu. Evet, genç adamın canını kendi canına katıyordu.

Yanından hiç ayırmadığı hançerini belinden çekip, sert bir hareketle çıkardıktan sonra, genç adamın kavradığı koluna özenle batırdı ve alışkanlıklarının verdiği özgüvenle zorlanmadan atardamarını buldu. Hançeri çıkardığında oluk oluk akan kan, parlamaya başlayan büyü çemberinin sınırlarına kadar aktı, ardından orada duruverdi. Bu kadarı yetmezdi, daha fazla kan ve arınma için hançeri var gücüyle adamın göğüs kafesine, tam kalbine gelecek şekilde sapladı. Ardından kanın tam olarak çemberi doldurmasını ve güçle arındırmasını beklemek için çemberden dışarı çıktı, çıkmasıyla birlikte çember tam anlamıyla kapanmıştı. Bir süre sonra parmaklarındaki son kan izleriyle çembere bir kapı açtı ve kendini içeri attı. Yoğun gücü her hücresine kadar hissedebiliyordu, tarifi imkansız bu şey, yeniden doğmak gibi bir şeydi. “Vita vite…” gür sesi biraz öfke, bir güçle ışıl ışıldı. “…ades habe me prope mecum!“ sözleri bittiğinde gücü bütün hücrelerinde hissetmeye başlamıştı. Gözlerini kapattı ve anın gücüne odaklandı. Genç adamı görebiliyordu gözleri kapalıyken bile, sesi kulaklarında uğulduyor, hayretle açılmış gözleri tam gözlerinin önünde duruyordu. Aldırmadı, sadece güce odaklandı. Birkaç dakika sonra, her şey bitip de kendini olanları bedeninin sindirebilmesi adına ona zaman tanımak için duvarın dibine bırakırken bile yüzü hala bu yepyeni enerji ile adeta parlıyordu. Gülümsüyordu, bir anda, beklemediği bir anda karşısına çıkan bu adam, farkında olmasa da ona tam on beş yıl bahşetmişti. Teşekkür etmek olmazdı, değil mi? Etti, içinden, yarım yamalak olsa da etti.

Kendine tam olarak geldiğinde doğruldu ve neredeyse unutmuş olduğu diğer adama doğru ilerledi. Ağır yaralıydı, yorgun düşmüştü. Yere diz çöküp yüzünü kendisine doğru çevirdi Lexlander. Ardından yanaklarını avuçlarının arasına aldı ve birkaç büyülü söz fısıldadı. Bedenini dolduran yeni güçle birlikte genç adama şifa doldurdu, yaralarının kapanmaya başladığı gözle bile görülebilen genç adamla aynı pozisyonda bir süre daha bekledi. Gözlerini açana kadar.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Lynhart
Müzisyen
Müzisyen
Lynhart


Karakter Yaşı : 29
Rp Partneri : Liana Desarae Ruby <3
Mesaj Sayısı : 44
Kayıt tarihi : 24/06/11
Gerçek Yaş : 28
Lakap : Lyn

Son Nefes. Empty
MesajKonu: Geri: Son Nefes.   Son Nefes. Icon_minitimeSalı Tem. 05, 2011 1:16 am

Lyn her şeyin bittiğini sanıyordu gözleri kapanmış, hiç gücü kalmamıştı. sadece sesler... Silik sesler kulaklarına gelip yankılanıyordu. “Vita vite…” öfke verici bir sesti... ses yankılanmaya devam etti... “…ades habe me prope mecum!“ bu sözleri yarı baygınken duymak Lyn'ı kızdırmıştı. Kimdi bu had bilmez ! Ritüel şansını kimdi elinden alan... Bayılmış olmasaydı ve oyalanmasaydı kurbanıyla bu onun hakkı olacaktı. Sesler kesilmişti... Islak zemindeki su damlayış seslerinden başka bir şey duyulmuyordu. Lyn her an kendini bırakmak üzereydi. Yaralı ve yerde yatıyor olması kimseyi ilgilendirmiyordu herhalde. Su seslerini ayak sesi dağıtmıştı bir anda... Ses ona doğru yavaşça yaklaşıyordu. Unutulmadığının farkındaydı. Ama artık dayanma gücü yoktu ve yarası çok acıyordu. Gözlerini açamıyor güçsüzlükten eriyecekmiş gibi hissediyordu. Vücuduna asit dökülmüşcesine çaresizce acı çekiyordu yerde... İki sıcak elin yanaklarını tuttuğunu hissetti... Vücut soğukluğuna karşılık bu sıcak eller ona son bir iyilik gibi gelmişti. Ardından kulaklarının bile zor işittiği büyülü sözler duyuyordu sadece... Sıcak eller dahada ısınmıştı. Yaralarının yanma hissi gitgide azalıyordu... Bu adam onun Ritüel hakkını çalmıştı ama şimdi ona iyilik yapıyordu. Bu bir bedel ödeme gibi gözükmüştü Lyn'ın gözüne... Artık kendini hiç olmadığı kadar güçlü hissediyordu. Göz kapakları eskisi kadar ağır değildi onun için. yavaşça açtı bulanmış gözlerini. Bulanık görüyordu her yeri... Önündeki kişinin yüzünü seçemiyordu. Bir an perde kalktı gözlerinden. Önünde ona sırıtan bir yüz vardı sadece... Lyn'a iyilik yapmıştı bu yüz... Lyn kurumuş ağzını açıp ağır kelimelerle konuşmaya başladı. Nefes alışı tamamen düzelince öksürme isteği duymuştu bir anda.

"Seni öldürmek tek arzumdu Ritüelimi çalınca... Ama madem ki hayatımı kurtardın sanırım ödeşmiş olduk. Sana borçlu olduğumu sakın düşünme."

Cümlesini bitirdikten sonra dostane bir gülümseme belirmişti yüzünde... Bu haldeyken bile şaka yapabiliyordu. Hızlı bir şekilde karşısındaki adamın omzundan destek alarak yattığı yerden doğrulup oturma pozisyonuna geçti.

"Kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmiyorum ama sana kanım ısındı. Ben Lynhart yani kısaca Lyn diyebilirsin..."

Cümleleri sarnıç duvarlarına çarpıp yankılanırken karşısındaki adama bakmaya devam ediyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Son Nefes.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Contraria Vocantum Rpg :: RP Out :: Arşiv :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: