Birden Violet koridorun başından belirdi ve suratında bir gülümseme belirdi. Kendin emin tavrı çoğu kişiyi büyüleyebilirdi. Böyle bir olay karşısında bile dimdik durmayı başarmak, yılların tecrübesi olmalıydı.
‘’ Anneni mi kaybettin tatlım? Başka yerlere de bakmalısın! ‘’ dedi büyüleyici sesi ile. Sesindeki alaycı tınıyı fark etmemek imkansızdı. Zaten Violet’in de bunu saklamak gibi bir niyeti yoktu. Yüzündeki alaycı gülümseme yerini şeytani bir kahkahaya bıraktı. Ama tüm bu vurdum duymaz tavrı ile gözlerinde öfke müthiş bir tezat oluşturuyordu. Her ne kadar umursamaz görünse de öfkelendiği belliydi. Ellerini birbirine kenetledi ve tek omzunu cafenin dekorlarından birine yasladı.
‘’ Ne o s*rtük?Beni beklemiyor muydun? ‘’ dedi siyah giyen adamlardan bir tanesi. Violet’in küçümseyen gözleri şimdi öfkeden deliye dönmüştü. Sinirine hakim olamayacağı belliydi. Işıklar yanıp sönüyordu. Birkaç saniye sonra ışıklar tamamen gitmişti. Anlaşılan Violet de karanlığı bükebiliyordu. Tıpkı Artemis gibi.
Violet, karanlığın içinde seri adımlarla ilerliyordu. Ve kolunu karanlığın arasından sıyırıp adamların suratlarına birkaç yumruk indirdi. Sonra yine seri adımlarla bir koltuğa oturdu ve ışıkların tekrar yanıp sönmesini sağladı. Adamlara baktıkça neşesi yerine geliyor gibiydi. Bu olay Artemis’inde neşesini yerine getiriyordu. Kötülük, öfke, karanlık…
Bunlar hayatı boyunca tattığı ve arzuladığı şeylerdi. Bunlardan kopamıyordu. Hayatta belki de zevk aldığı tek şeydi bunlar.
Violet iç çekip gülümsedi. Sanki karşısında amatör bir animasyon ekibi dans ediyormuş gibi bir hali vardı.
‘’ Kendin gider misin? Yoksa kıçını mı tekmelemeliyim? ‘’ dedi Violet. Yine kendinden emin tavrına bürünmüştü. Adamlar ise birkaç tehdit mesajı savurarak çıktılar mekandan. Artemis bu adamların aslında gerçekten amatör olduklarını anladı. Sadece şovdan ibaretti yaptıkları. Gerisi yoktu. Birden Artemis kendini toparladı ve salak rolüne yatarak bir şey anlamamış gibi tek omzunu kaldırdı. Bunu çok yapıyordu çünkü insanların onu bir şey bilmeyen zayıf kız olarak görmelerini avantaj sayıyordu Artemis. Böylece yükselişi etkileyici ve unutulmaz olacaktı. Violet birkaç adımda Artemis ile arasındaki mesafeyi kapattı ve elini, Artemis’in omzuna koydu.
‘’ Kahvem soğudu. Yeni bir tanesine hayır demem doğrusu. ‘’ dedi ve gülümsedi. Artemis hemen başıyla onayladı ve kahve makinesinin yanına geçti. Yeni bir fincanı kaptı ve kahve makinesinin tuşuna bastı. Kahve, fincana süzülürken Artemis, kahvenin kokusunu ciğerlerine çekti. Bu kokuyu seviyordu. Mutluluk veriyordu Artemis’e. Fincanın dolduğunu gören Artemis, kahveyi hemen Violet’e uzattı. Violet teşekkür eder gibi kafasını salladı.
‘’ Şey, aslında benim biraz işim var. Bugünlük izinli olabilir miyim? ‘’ dedi resmi bir tavırla Artemis.