Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Gizli Tesadüf

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeCuma Mart 04, 2011 12:23 am

    Yer: Arboreum Ormanı/Areous
    Zaman: 19 Şubat 2009
    Kişiler: Lexlander, Audrey Jade Shaw
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeCuma Mart 04, 2011 12:31 am

Uzun uzun uluyan kurtların kendine has rapsodisinin eşliğinde köknarların arasında ritmik adımlarla ilerlerken, gözleri sık sık etrafındaki çalılara takılıyor, çevresinin onun için ne kadar güvenli olduğunu sorguluyordu. Elbette bu canı için duyduğu bir endişe değil, sadece yalnızlığından emin olma arzusuydu. Bir saatten fazladır yamaç yukarı yürüyordu ancak bedeni henüz yorulma belirtisi göstermemişti. Hoş, o yorulmazdı. Arboreum’un, ruhu okşayan o gizemli, karanlık atmosferi, gökteki ayın da desteği ile onu anbean dinlendirirken, o gizli inziva mekânına ulaşmak üzere oluşunun heyecanını tadıyordu. Yüz metre kadar daha yolu vardı, bunu net olarak söyleyebiliyordu, çünkü son doksan yıldır neredeyse her gün oraya giderdi.

Bir karganın acı ötüşünün duyulduğu anlarda son dönemeçten döndü ve karşısında aşinası olduğu büyük kayayı gördü. Dizlerini biraz kırıp kendisine yetecek hızı aldı, ardından zıpladı, kayanın yüksek bir noktasına kadar. Kendi elleri ile yaptığı oyukları buldu eli ve o kendini yukarı çekerek tırmanmaya başladı. Gittikçe azalan bir eğimle tırmanmayı sürdürdü, ta ki en üst yüzeye ulaşana kadar. Ardından kendisini küçük bir kayalık karşıladı. Sağ eli ile destek alarak birkaçının üzerinden atladı, ardından hızlı adımlarla kayaların üzerinden zıplayarak ilerlerdi. Yaklaşık bir yirmi metrenin ardından yabani otların gizlediği girişi yakaladı gözleri. Ancak onun öyle kolay bulduğu gibi açıkta bir yer değildi burası, sadece o artık buranın bir parçası olduğundan rahat buluyordu.

Mağarada kendi ayak seslerinin uçuk ritmi eşliğinde derinlere doğru ilerlerken çevresini kolaçan etmeye son vermişti. Burası gayri resmî bir şekilde ona aitti ve buraya kimse gelemezdi. Ruhunu dinleme ve iyilik güdülerinden arınmaya fırsat bulduğu bu mağara, konuştuğu, kendini anlattığı bu duvarlar onun bir parçasıydı. Yaşlı Nigra hayatında belki de ilk ve son kez bağlılık duygusunu duyuyordu bu mağaraya. Kendisine, yer üstünde bulabileceğine inanmadığı huzuru veren bu taş duvarlar ona en dayanıklı sığınak gibi geliyor, kimi zaman iyi bir dost, kimi zaman derdini dinleyen bir sırdaş oluveriyordu. Elbette, Lex ne bir dosta ne de bir sırdaşa ihtiyaç duymuştu ömrü hayatında. Zaten dost diye tanımladığı duvarlar da hayvan ölülerinin kesif kokusunun üstüne sindiği yosun tutmuş kayalıklardan başka bir şey değildi.

Mağaranın küçük odaları andıran oyuklarından birine girip, daha önceden getirip orada bıraktığı mindere bıraktı kendini, ardından dirsekleri dizlerindeyken ellerini suratına kapattı. Çevresine bu denli kayıtsız bir profil çizmek, duyguları reddetmek, olduğu şeyden farklısını göstermek zordu. Her ne kadar Lex bunların hepsini başarılı bir şekilde gerçekleştirse de taşıdığı yük göründüğünden fazlaydı. Yoruluyordu, belli etmemek için elinden geleni ardına koymasa da yüzyılı aşkın bir ömürün getirdiği tecrübeler olmasa yaşadıkları kaldırılır şeyler değildi. Üstelik ailesi yüzünden taşıdığı kan bulanıktı ki bu çevresinde özellikle de Nigra camiasında ona kocaman bir dezavantaj durumundaydı. Ancak o bütün ömründe bunlar ve bunlar gibileriyle mücadele etmemiş miydi?

Mağara oyuğundan gelen ses ile aniden irkilerek doğruldu. Ses mağaranın geniş sahanlığından gelen ufak bir tıkırdamaydı. Taşların birbirine değme sesini andıran bu ses Lex’i bir anda alarma geçirdi ve ayağa kalkıp sese doğru yönelmesine sebep oldu. Hızlı ama alabildiğine sessiz adımlarla sahanlığa açılan dar geçitten geçti, ardından sırtı duvara dayalı, bir süre bekledi. Birkaç saniye? Evet, belki de. Sesin son yankısı da sessizliğe karışırken Lex bir anda sahanlığa atıldı ve gür sesinin mağara da yankılanmasına izin verdi. “Kıpırdama!” Elleri önüne doğru uzanmıştı, kanının teni altında fokurdadığını hissedebiliyordu. Bilinçli olarak “irade” gücünü kullanıyordu ama karşılaştığı manzara beklediğinden çok daha farklıydı. O ki, ifadesiz suratı ile camiaya nam salmış bir katil, ifadesinin bir anlık titremesine engel olamadı.


En son Lexlander tarafından Çarş. Mart 23, 2011 7:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Audrey Jade Shaw
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Audrey Jade Shaw


Karakter Yaşı : Çok
Rp Partneri : Lexlander
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 07/11/10
Gerçek Yaş : 31

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeCuma Mart 04, 2011 4:22 pm

Bütün hayatını bu şekilde geçirebilirdi, kimsenin var olmadığı ıssız bir ormanı gezip, yağmur sonrası toprak kokusunu içinde çekerek yani. Ancak bunun mümkün olmadığını herkesten daha iyi biliyordu o. Sadece soyadı için onun etrafında dolanan leş kargaları dâhil, büyük bir görev yüklüyordu ona. Hepsi, ne için yetiştirildiğinin farkında olması gerektiğini fısıldayıp durmuştu kulağına, en uzağındakinden en yakınındakine kadar. O kadar ki, ailesinin onu yalnızca bir ölüm makinesi olarak görüp görmediğinden emin olamıyordu artık. Hoş ne zaman olmuştu ki? İrade ile doğmuştu, diğer zihinlere hükmede bilmek için ve ünlü Shaw klanında bunu yapabilmek demek, hele de iyi yapabilmek demek kanın gerektirdiğini herkesten daha iyi ve daha acımasız biçimde yapmalısın anlamına geliyordu. Bütün bunlardan sıkılmıştı. Kimseyi ciddi anlamda umursamıyordu, bağlı hissetmiyordu. Bu yüzden ne ailesine ne de o mega-ünlü soy ağacı üyelerine karşı sorumluluk duymuyordu. O Audrey’di. Sadece o kadar ne eksiği ne fazlası… Yine de tüm bunlardan uzaklaşmak istiyordu. Alışılagelmiş umarsızlığının arkasında tüm söylenenler bir pandomime benzese de, o hareketli mimiklerden bile sıkılmıştı. İşte bu yüzden, bir kez daha gelmişti defalarca kez ziyaret ettiği ormana. Yürürken ara sıra duraksıyor, bitkilerin dokusunu inceliyordu. Yanından geçtiği göğe uzanan ağaçların mantar dokulu gövdelerini okşuyordu. Hissetmek… Hissetmek bu olmalıydı. Ellerinin altında karıncalanma hissi yaratan varlıklara dokunmak, rüzgârın sık yapraklı ağaçların içerisinden geçerek oluşturduğu notaları dinlemek, devasa ağaçların arasından zoraki süzülen ışık huzmelerini görmek ve toprak kokusunu içine çekmek demekti. Hissetmek Audrey için bundan ibaretti, duyuların algıladıklarıyla yetinmişti tüm hayatı boyunca, yani hiçbir varlığa öfke, nefret, acıma duymuyordu. Hissetmek dediğin somuttu, soyutluğundan haberi olsun istemiyordu. İşte birde bu yüzden ormanın tüm köşelerini keşfetmek istiyordu.

Karşısına çıkan o görkemli kayanın önünde durup ilerledi, onu daha önce görmediğinden emindi. Yaklaştı ve girintili çıkıntılı yüzeyinde gezdirdi ellerini, soğuktu ve sertti. Sonra eliyle destek alarak sıçradı ve tam üzerinde dengesini bulmaya çalıştı. Tahmin ettiğinden daha hızlı sıçraması gerekiyordu bu yüzden kenara denk gelen ayakları üzerinde dengeyi bulmakta biraz zorlandı. Ancak geriye doğru düşmekten kendisini kurtardıktan sonra karşısındaki tırmanmaya uygun yüzeyi fark etti. Yaklaşıp ellerini küçük sıralı deliklerden birine yerleştirdi ve bedenini tüm gücüyle yukarıya çekti. Tırmanırken, oyukların bilinçli olarak yapıldığını düşünmeye başladı. Çünkü delikler bir şekilde inanılmaz güzel törpülenmişti ve sıraları matematik hesabı gerektiriyordu. Demek buralara ondan başkaları da uğruyordu… Yukarıya ulaştığında, önünde uzanan kayalığa bir göz attı. Durmayı düşünmeyerek ilerlemeye başladı. Bazen çok yavaş bazense hızla sıçrayarak ilerliyordu. Sonunda, karşısına çıkan mağara girişinden hiç tereddütsüz geçti.

İçeride geniş bir sahanlığın ortasında duruyordu, girişe yakın olduğundan ışık duvarların hatlarını aydınlatıyordu. Kendisi ise bir siluetten daha belirgin görünüyordu. Girişin sol tarafındaki duvarlara doğru yürüyüp, mağara duvarlarına göz attı. Ölü ve vahşi hayvanların kurumuş kan izleri hala üzerlerinde duruyordu ve bu içerideki yoğun kokunun nedenini açıklıyordu. Üstelik yosunlarda vardı bu da, kokuyu arttırıyordu, nem yani. Elini duvara uzatı, ne çeşit bir kayaç olduğunu anlamaya çalışırken, duvardan birkaç parça küçük taş yere yuvarlandı ve bu mağaranın duvarlarında olduğundan biraz büyüdü. Audrey sesten memnunsuz şekilde elini çekti. Tekrar sahanlığın ortasına doğru ilerledi, ileriye doğru küçük bir geçit halinde uzanan oyuğa adım atmaya karar vermişti. Bu mağarayı incelemeden çıkmayacaktı. Yine de öncelikle içeride kendisini neyin beklediğinden emin olmak istiyordu. Gözlerini kısarak karanlığa baktı ve elleri dağılan saçlarına kaydı. Bu ona özgü bir hareketti ve farkında olmadan yapıyordu bunu. Sonra ilerlemeye başlamıştı ki, karanlığın içinden fırlayan güçlü bir siluet sayesinde geriye sıçradı. Bilincini açık tutmaya çalışırken tüm kasları saldırmaya hazır şekilde gerildi. Sonra siluet konuştu “Kıpırdama!” ellerini önüne doğru uzatmıştı. Audrey bakışlarını, tam olarak seçemediği yüze dikti. Emir almaktan hoşlanmıyordu, İradeyi kullanmaya hazır şekilde ileriye doğru bir adım attı. Başını kaldırıp; “Emir almaktan hoşlanmam.” dedi, büyüleyici sesiyle. Ve cümlesi az önceki güçlü emir cümlesi gibi mağara duvarlarında yankılandı…


En son Audrey Jade Shaw tarafından Perş. Mart 24, 2011 1:55 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeCuma Mart 04, 2011 7:59 pm

Karşısında kendisinden son derece emin bir duruş sergileyen genç bir kadın duruyordu. Birinin dış görünümüne bakarak Nigra olduğu kanısına pek nadir varılabilirdi, ancak yılların verdiği tecrübeyle bu kadının Nigra olduğu Lex’in ilk izlenimlerinden olmuştu. “Emir almaktan hoşlanmam.” Derken kadının sesindeki güç, kelimelerinin duvardaki aksinden dahi kolaylıkla anlaşılıyordu. İşin rengi değişmeye başlarken, olasılıkları düşünmeye başlamıştı Lex. Bu kadın, kendisinin bilmediği bir sebeple onu takip etmiş olabilirdi. Çılgın bir gezgin olup, burayı tesadüf üzeri keşfetmiş olabilirdi. Ya da buranın Lex’e ait olduğundan habersiz olarak, daha önce buraya gelmiş, şimdi de bu ziyaretini yinelemişti. Her ihtimalde de bu ziyaret Lex’in hiç hoşuna gitmemişti. Kadına doğru tekinsiz bir adım atarken hâlâ öne doğru uzanmış vaziyetteki kollarını göğsünde birleştirdi. “Oysa ben emir vermekten hoşlanırım.” Sesinde kendine has güven dolu bir tını vardı. Kelimeleri az öncekiler gibi azalan bir güçle duvarlarda yankılandı. “Burası benim bölgem ve burada ne aradığınızı bilmek istiyorum.” Fazla diplomatik kelimeler seçtiğini fark ettiğinde ağzında acı bir tat hissetti ve yere tükürmemek için kendini zor tuttu. Yüz kasları kadını gördüğü ilk anki gevşemesinin ardından kendini tekrar toparladı ve daimi yüzünde bulunan sert halini aldı.

Düşünceleri kendisinden bağımsız nadiren işlerdi ve o an bu nadir anlardandı. Yıllar öncesine gitti düşünceleri aniden. Onu gördü, Lilie, zarif yüz hatları, çekici vücudu ve baştan çıkaran ses tonu... Garip bir şekilde karşısındaki kadın ona Lilie’yi anımsatmıştı. Neredeyse kalbini vermek üzere olduğu genç kadın… Bir hftaya yakın sürmüştü beraberlikleri, başta tamamen fizikseldi bütün olay. Kendini bilmez birkaç gece, alkolün tavan yaptığı bedenlerin hayvansal içgüdülere kapılışı, onlar sadece birbirlerinin bedenlerine muhtaçtılar. Zaten bir hafta kadar sonra Lilie ortadan kayboldu. Bir daha izini bulmayı başaramadı arkasında bıraktığı genç adam.

Düşünceleri hiçbir zaman yüz ifadesini etkilemezdi. Az önce aklından geçenlerin de yüzünden yansımadığı konusunda kesin bir inancı vardı ve bunun rahatlığıyla belki de kolaylıkla sıyrıldı düşüncelerinden. Bakışları hala genç kadının gözlerindeydi. Bir an istemsiz olarak dudaklarına baktı, Lilie’ninkiler kadar dolgun, albenisi olan dudaklar. Ama daha fazla bu iki kadın arasında benzerlikler üzerine düşünmemeliydi. En dayanıklı iradenin bile bir sınırı vardı, kontrolü sürekli elinde de tutmak istiyorsa bu sınırdan da uzak kalmalıydı. Yönlendirmekte hiç zorluk çekmeden, düşüncelerini genç kadının söylediklerine verdi.


En son Lexlander tarafından Çarş. Mart 30, 2011 12:31 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Audrey Jade Shaw
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Audrey Jade Shaw


Karakter Yaşı : Çok
Rp Partneri : Lexlander
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 07/11/10
Gerçek Yaş : 31

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeSalı Mart 08, 2011 7:02 pm

Yakışıklı nigra öne doğru uzattığı ellerini göğsünde kavuştururken, az önce söylediklerine yine tahrik edici bir yanıt veriyordu. Aynı zamanda bu ziyaretten hiç hoşlanmadığı her mimiğinde yazılıydı. “Oysa ben emir vermekten hoşlanırım.” Derken öne doğru bir adım attı. Ne yani çıkıp gideceğini filan mı sanıyordu? Genç nigranın emin olduğu bir şey varsa o da mağaranın içini görmeden çıkıp gitmeyi asla düşünmeyeceğiydi. Buraya gelene kadar onlarca kayanın üzerinden atlamış, tırmanmıştı. Tamam, şimdi dönse bu gezintiden yine memnun olurdu ancak bu adam kim oluyordu? Sonunda memnuniyetsizliğini açık bir biçimde dile getirdi, “Burası benim bölgem ve burada ne aradığınızı bilmek istiyorum.” Yüz hatlarında şaşkınlığın eseri kalmamıştı artık. Audrey onun güçlü olduğunu düşündüğünü biliyordu ancak ne kadar güçlüydü, bir an bunu test etmek için bile olsa saldırmak geçti içinden ancak sonra vazgeçti. Bir şekilde, onunla biraz konuşmak daha doğrusu tartışmak istiyordu. Dudakları alaycı bir gülümsemeyle kıvrılırken en az karşısındaki kadar kendine güvenli çıkıyordu sesi; “Buranın sana ait olduğuna dair hiçbir işaret göremiyorum ve neden geldiğimi söylemeyi de düşünmüyorum. Emir almayacak birine çattığın için üzüldüm.” Karşısındaki nigra’nın yüzünde öfke izleri görmeye başlarken, iyice keyiflenmişti. Onu kızdırmak hoşuna gidiyordu.

Ardından onu hatırladı, eğitmeni olan adamı, bir zamanlar derin bir tutku duyduğu adamı. Buna aşk diyemiyordu Audrey çünkü bir nigranın aşık olması neredeyse imkansızdı. Bunun yerine doğalarından gelen güçlü bir tutkuyla bağlanıyordu onlar… İşte birbirlerine öyle bağlıydı iki genç nigra. Yani Audrey’în hissettiği buydu. Oreant Audrey’e iradenin gücünü öğretiyordu. Yetenekliydi, genç yaşına rağmen tecrübeliydi ve müthiş sabırlıydı. Audrey ise irade konusunda müthiş bir öğrenciydi Oreant onun daima kendisinden iyi olduğunu öne sürerdi, herkes gibi… Ailesinin baskılarından kaçmak istediğinde onun güçlü kollarında kendine bir liman bulurdu Audrey, fark etmediği fırtınasının Oreant’ı yorduğuydu. Audrey’in hırçın dalgaları, dalga kıranlarını yavaş yavaş yıkıyordu. Zihni bir anda o ana kaydı, o güne… Bunu çok fazla düşünmezdi Audrey, şimdi de neden düşündüğünü bilmiyordu. Güneşli bir gündü, malikânelerinin geniş bahçesinde alıştırma yapıyorlardı. Genelde hizmetkârların zihinlerinde deniyorlardı ancak o gün farklı bir şey yapmak istiyorlardı Oreant perdelemeye uğraşırken, Audrey zihinne girmeye çalışacaktı. “Bekliyorum…” dedi genç adam cüretkâr bir gülümseyişle. Audrey gülümsedi ve gözlerini kapadı, Oreant’ın anıları oradaydı önlerinde ise şeffaf bir tabaka görüyordu. İçeri girmeye uğraştıkça sesi kulaklarında çınlıyordu, “Sanırım başaramayacaksın güzelim.” Bu genç nigrayı hırslandırıyordu sonunda o pırıltılı perdeyi araladı. Tüm vücudu sarf ettiği güçle birlikte geriliyordu. Oreant artık konuşamıyor, Audrey’i zihninden çıkarmaya çalışıyordu. Audrey kenini aradı ve Oreant zihninin içerisinde koca bir çığlık attı. “Çık Audrey!” Çıkamazdı önce kendini bulmalıydı, “Audrey lütfen çık!” ilerledi, kapalı gözlerinin ardında burnu kanayan adamı görmüyordu. Oreant zihnini gittikçe zorluyordu ve onun ilerlemesini durdurmaya çalışmak zihnini öldürüyordu. Neyi gizliyordu? Merak Audrey’in tüm gücünü kontorl altına almıştı ve sonunda kendini gördü, Oreant’ın saklamaya çalıştığı ona duyduğu aşktı… Saklamıştı… Bir nigra, hele hele eğitmen bir nigra âşık olamazdı… Öğrencisine… Audrey’e asla. Genç kadın zihninden süzülerek çıktı. Gözlerini açtığında orada dizlerinde kan içinde yatıyordu. “Oreant!” dedi panikle onu öldürmeyi istememişti, bu bir içgüdüydü. Ancak ağlamadı da… Bu anıya nasıl gitmişti? Düşüncelerini dağıtmak için karşısındaki nigranın yanından sıyrılarak mağara girişine adım attı.

Güçlü bir el bileğini yakalamıştı. Olduğu yerde öylece kaldı Audrey, sonra hızla dönerek nigrayı yakasından çekti ve duvara doğru itti. Adam boş bulunmuştu yoksa Audrey’in o kasları hareket ettirmesi çok çok zordu. Nigra’nın sırtı duvarın pürüzlü yüzeyine hızla çarparken, Audrey’in dudakları sertçe adamınkine kapandı. Nefesi kesilinceye kadar, tutkulu iki nigranın uyumu içerisinde öpüştüler. Kesik kesik soluk alıp yüzüleri arasına ufak bir mesafe sokarken Audrey bunu neden yaptığını düşünmeye başladı. Nedendi, hiç tanımadığı bu adamı neden öpmüştü?


En son Audrey Jade Shaw tarafından Perş. Mart 24, 2011 1:55 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeSalı Mart 08, 2011 9:43 pm

Sözleri karşısında kayıtsız profilini korumakta ısrar eden Nigra gerçekten sinirlerini bozmaya başlamıştı artık. Yüz ifadesi nadir zamanlarda değişirdi ve çoğu zaman mimimkleri kayıtsız şartsız onun kontrolünde olurdu ancak bu anın o zamanlardan olduğundan emin olamıyordu.

“Buranın sana ait olduğuna dair hiçbir işaret göremiyorum ve neden geldiğimi söylemeyi de düşünmüyorum. Emir almayacak birine çattığın için üzüldüm.” Kelimeler dudaklarından sihir gibi usulca dökülürken midesinde ufak bir sızı hissetti Lex. Yüz kasları her saniye kontrolünden biraz daha çıkıyordu. Yumrukları iki yanında bir taş gibi sımsıkı halde bekliyordu. Herhangi bir kadına öylesine vuracak değildi ancak gerekirse gücünü göstermekten çekinmezdi. Bakışları buğulanan kadın duraksamasa, bu güç gösterisini başlatması gerekebilirdi. O da durdu ve usulca bakışlarını kadın üzerinde gezdirdi. Keten, bol bir pantolon, koyu gri rengi ile ona bir turist havası katmıştı. Hemen üzerinden giydiği siyah bol bluzu birçok yerinden yırtılmıştı ancak bunun moda mı yoksa kaza eseri olduğunda karar veremedi. İlk dialogları bu kadar keskin olmasa bu kadından ilk bakışta etkilenebileceği geçti biran aklından ancak bu fikir ve getirisi olan duygular ona tamamen ters geliyordu. Bu doktor tarafından önerilmemiş ilaçlar onun bünyesinde alerji yaratabilirdi.

Bir müddet bekledi ardından kadının bakışları tekrar netleşti ve mağaranın derinliklerine doğru birkaç adım attı. ‘Bu kadarı fazla!’. Kadının kolunu var gücüyle kavrayan Lex birbirine karmaşık bağlarla dolaşmış düşüncelerinin arasından birkaç kaba söz ve tehdit seçebildi. Ancak sözler dudaklarından dökülemeden hiç beklemediği bir şekilde kadın kendi ekseninde döndü ve göğsünden iterek Lex’i duvara çarptı. Sırtı sert bir şekilde çıkıntılı duvarla buluştuğunda, şaşkınlıktan söyleyeceklerini de unutmuşken bir de dudaklarına kapanan dudaklar bilincinin son duvarlarını da yıkıvermişti. Asla kendini şimdiki kadar savunmasız hissetmeyen Lex ne yapacağını bilmezken, kadının kendine çeken dudaklarının kontrolüne usul usul girdiğini fark etmiyordu. Farkettiğindeyse bu geri dönüşü yokmuş gibi görünen yolda kendini bulamadı. Kaybolmuştu. O yoktu. Başka kimse, hiçbir şey yoktu. İtaatkar bir biçimde kadının öpücüğüne karşılık verirken, sol göğsündeki hareketliliğin sebebini anlamadı.

Kadın dudaklarını geri çekip, kesik kesik nefes alırken, tatlı nefesinin dahi kendisini etkilemeyi başardığını inkar edip duruyordu kendine. "Hayır, hayır! O bir yabancı. Güvenilmez. Güvenmemeliyim.” Ama çok geçmeden duyguların yine kendini alt ettiğini fark etti ancak bu sefer bu yenilgiyi kucaklar gibi kabullendi. Kadını boynundan tutarak önce biraz ileri sürükledi, ardından döndürdü ve bu sefer kadının sırtı duvara gelecek şekilde tekrar duvara yanaştı. Öpücük ritimli bir hale geldiğinde elleri boynunu serbest bıraktı. Ellerini kadının kafasının iki yanında duvara yaslarken bu anı kendi içinde sorgulayıp duruyordu. Neden o? Neden şimdi? Neden?

İkinci bir nefes molası için dudaklarını geri çektiğinde, nihayet duygularını kontrol altına alabilmiş ve kendini büsbütün geri çekmişti. Kolları iki yanına cansız gibi salınırken, boynu sağa devrildi ve sarsak adımlarla kadının yaslı olduğu duvarın karşısındaki duvara doğru ilerledi. Kendini duvarın dibine bırakırken gözleri kadının gözlerinde sabitlenmişti. “Kimsin?”


En son Lexlander tarafından Çarş. Mart 23, 2011 7:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Audrey Jade Shaw
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Audrey Jade Shaw


Karakter Yaşı : Çok
Rp Partneri : Lexlander
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 07/11/10
Gerçek Yaş : 31

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeÇarş. Mart 09, 2011 2:21 pm

Audrey adamın iki dudağı arasında nefessiz kalmıştı. Kendisinin başlattığı bu yakıcı fırtına birkaç nefeslik duraksamaya girince, bir an toparlanabileceğini düşündü. Ne yapıyordu böyle? Her şey kontrolü dışında gelişiyordu. Ancak genç adamın güçlü ellerini boynunda hissettiğinde bir şeyleri durdurmak için çok geçti. Sırtı hızla pürüzlü yüzeye çarparken kısık sesli bir inilti dudaklarının arasından döküldü. Neredeyse hiç duyulmadı çünkü adamın dudakları hemen ardından dudaklarına kapandı. Bronz- bakır renkli kanının damarlarına yaptığı yüksek basınç başını döndürüyordu. Adamın elleri başının iki yanından duvara sabitlenmişti. Olduğu yerde onun vücudundan bir kafesin içinde gibi hissediyordu kendini. Eli genç adamın omzunun üzerinden kayarak ensesine ulaştı. Bu garip an yine nefes nefese sonlanırken, iki yabancı birbirlerine birkaç saniye öylece baktılar. İkisi de olanları kestiremiyormuş gibiydi. Ancak genç adamın bakışlarında farklı bir şey vardı, bunu ilk kez yaşıyor gibiydi. Kendini toparlayarak geri çekildi. Audrey’in tam karşısındaki duvara yürürken hareketleri kontrol edilemez şekilde dağılmıştı.

Duvara yaslandığında Audrey’in bakışları adamın üzerinde gezindi. Rengi kendisininkine benzeyen bol bir pantolon giymişti. Üzerinde kısa kollu siyah bir tişört vardı ve oldukça… Çekici görünüyordu. Mavi gözleri garip bir şekilde sabit bakıyordu, olanları anlamaya çalışıyor gibiydi. Sanki Audrey’in yüzünde bilmecenin bir ipucu olacaktı, onu bulmaya çalışıyordu. Sonunda genç kadın mağaraya girdiğinde duyduğu sesten çok daha farklı bir tonda duydu sesini “Kimsin?”Gözleri gözlerinin delip geçecek gibi dimdik bakıyordu. Audrey bakışlarını kaçırmadı ancak düşünceleri baktı yüzden çok daha uzaktaydı. Az önce ona yaşattığı tutkunun farkında mıydı bu adam? Ve Audrey az önce yaşadıklarının sadece tutku olduğundan emin olabilir miydi? Ona kim olduğunu soran adam kimdi? Ve neden bunları yaşıyorlardı? İkiside özgür olmayı isteyen nigralar değiller miydi? Yoksa burada ne işleri olsundu?

Sonunda hala adamın yasladığı şekilde, öylece duran bedeni karşısındaki yabancının bakışlarıyla birlikte kaydı. Olduğu yere oturdu Audrey sırtı hala duvara yaslanmıştı. Bacaklarını dizden kırıp kollarını etrafına dayadı. Başını kollarının arasına gömdü ve birkaç saniye öylece durdu. Kafasındaki karmakarışık düşüncelerden ziyade kalbinin bozulmaya başlayan ritmi yoruyordu onu. Duyguların soyut kısmı…"Hayır, soyut kısmı diye bir şey yok!" Kendi kendine kontrolünde olmayan şeyleri durduramadığı için kızıyordu birde. Yaşadığı en yıkıcı savaştı. İnsanın kendi içinde yaşadığı savaş… Çünkü kim yenerse yensin kendisi yenilecek, kendi sokakları yağmalanacaktı. Sonuçta tükenen hep o olacaktı. Tek kişilik bir savaşta, zafer çığlıklarına yer yoktu…

Sonunda başını kaldırıp, ona doğru baktı ve “Sadece… Audrey.” dedi. Gerçektende böyle hissediyordu. Sadece Audrey’di o daha fazlası değil. En azından şu an fazlası değil. Zaten adamında soruyu ciddi ciddi soruyormuş gibi bir hali yoktu. O da karışmıştı işte o kadar. Yarım yamalak gülümsedi sonunda, yorgun kırılgan bir tebessümdü bu… Sabun köpüğü gibi bir şey… Sanki bir saniye sonra yok olacaktı… “Peki ya sen?”


En son Audrey Jade Shaw tarafından Perş. Mart 24, 2011 1:56 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimePerş. Mart 10, 2011 12:41 am

Kadın bir süre kıpırdamaksızın yaslandığı duvarda kaldı, bu müddet zarfında da bakışları Lex’inkiler ile, ortalarında bir yerde dans ediyordu. Uzun uzun birbirlerini süzmüşlerdi. Tanımak için mi? Belki. Genç kadın olduğu yere çöktü, dizlerini katladı ve kollarını etrafında doladı. Bu şekilde az önceki hallerine göre komik sayılabilecek bir tezada ev sahipliği ediyordu. Ne kadar masum, savunmazsız…

“Sadece… Audrey.” Audrey… güzel isim. Düşüncelerini kadının vucudundan alamayan Lex, az önceki anın çarpık görüntüleri yerine bu ismi döndürmeye başladı beyninde. Neden olduğunu kestirememişti ancak her nasılsa bu kadınla yaşayıp yaşayacakları burada kalmayacak gibi hissediyordu. Daha sonra da buluşacaklardı. Sonra bir daha, belki bir kez daha…

“Peki ya sen?” kelimeler soyutlanmış olduğu ortamdan geliyordu ve kendisini de o ortama çekiverdi. Lex zihninde oluşan düşünce bulutunu dağıtıp kadının yüzüne odaklandı tekrar. Çılgın bir heykeltıraşın elinden çıkmış gibi, özenli yüz hatları, kusursuz çenesi, boynu, kavisli, ince ama güçlü kolları… Kadını baştan aşağı bir kez daha süzdü. Baktıkça bir kat daha etkileniyordu!

“Lex. Basit bir isim aslında. Kim olduğumu biliyor sayılmam. Ya da sen... Sen de bilmiyorsun. Kimse bilmiyor. Sadece birer yanılsamaya sarılıyoruz. Aslında sarılıyorlar. Ben değil, ben kabullendim çoktan. Kim olduğumu bilmiyorum ama kim olmadığımı ya da olmayacağımı iyi biliyorum.” Kadına kendini ifade etme ihtiyacı duymuş olması da anın garipliğine şahitlik ediyordu. Yanlış olan bir şey vardı. O öpücük, bakışlar, hepsi yanlıştı. Olmaması gerekiyordu, en azından bu şekilde değil. Ancak beyni hiç olmadığı kadar karışmıştı ve aradığı cevaplara ulaşmak konusunda zorluk çekiyordu. “Her neyse. Burayı nasıl buldun? Yani gizli bir mekan-dı, sen bulana kadar. Anlaşılan güvenlik konusuna biraz kafa yormam gerekecek.” Kadının çehresine kayan bakışlarına bir kez daha engel olamadı. Olmuyordu. Bu kadının karşısında nedense bütün doğruları yanlış oluveriyordu. Bir sorun vardı. Bir sorun. Ama nerde? Ya da… kimde?

Gözleri açık halde kadına odaklandı. Genelde bu işi yaparken –psişik trans- gözlerini kapatarak konsantrasyonunu arttırdı ancak bu durumda da savunmasız kalmış olacaktı. Zihin boyutunda ilerleyip kadınınkini buldu. Düşünceleri normalden daha kalın bir bariyerle korunuyordu. Öyle ki bariyer Lex’de yapaylık izlenimi bıraktı. Yapay… Tabi ya! O da İrade’ye sahipti. Elbette bu şuan ki garipliği tek başına çözümlüyor sayılmazdı ama beraberindeki sorular sayılabilirdi. Kadın İrade’yi kullanıyor muydu o an? Aklından ne geçiyordu?


En son Lexlander tarafından Çarş. Mart 23, 2011 7:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Audrey Jade Shaw
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Audrey Jade Shaw


Karakter Yaşı : Çok
Rp Partneri : Lexlander
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 07/11/10
Gerçek Yaş : 31

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimePerş. Mart 10, 2011 2:55 pm

Adını söylediğinde adamın bakışları yüzüne odaklanmaya devam ediyordu ancak kelimeleri onu başka bir yere götürmüş gibiydi. Kendisini incelediği halde orada olduğunun farkında değildi sanki. Adı tanıdık mı gelmişti? Kız arkadaşının adı filan mıydı yoksa? Bu düşünce vücuduna bir şok dalgasının yayılmasına neden oldu. Gerçekten de kız arkadaşı olup olmadığını bilmiyordu. Onu bırak adam evli bile olabilirdi! Evli birini öpmüş olma düşüncesi zihninde tiksinti uyandırdı daha fazlasını değil. Pişmanlık asla değil. Yaşadığı şeyden memnundu. Evet, karşısındaki yabancıyla yaşadığı şey ‘farklı’ydı, kesinlikle doğru kelime buydu. Kendisine sorula soruyu karşısındakine yöneltince, buz mavisi gözler nerede olduklarının farkına varmış gibi aydınlandı. Dünya ile arasında bir sis perdesi vardı ve kalkmıştı sanki. Audrey gülümsememek için kendini zor tuttu. Adamın yüz hatları çoğunlukla sabitti ancak bocaladığı anlar ifadesini seyretmek etkileyici oluyordu. Sonunda;

“Lex. Basit bir isim aslında. Kim olduğumu biliyor sayılmam. Ya da sen... Sen de bilmiyorsun. Kimse bilmiyor. Sadece birer yanılsamaya sarılıyoruz. Aslında sarılıyorlar. Ben değil, ben kabullendim çoktan. Kim olduğumu bilmiyorum ama kim olmadığımı ya da olmayacağımı iyi biliyorum.” dedi. Bunları Audrey’e mi kendine mi anlatıyordu belli değildi. Yanılsama demek… İlgi çekici bir kelime seçimiydi. Lex… Alexander mıydı adı? Tahmin etmeye çalışırken aklına gelen hiçbir ismin ona yakışmayacağını düşündü. Farklı bir şey olmalıydı çok özel, daha önce hiç duymadığı bir şey… Az önce ona yaşattıkları kadar özel. Sonra kendisi de söylediklerine şaşıyormuş gibi hıla toparlanarak ekledi; . “Her neyse. Burayı nasıl buldun? Yani gizli bir mekan-dı, sen bulana kadar. Anlaşılan güvenlik konusuna biraz kafa yormam gerekecek.” Demek burası saklandığı yerdi, kaçtığı… Sırça köşküne girmiş olmak bir anlık bir sıkıntı hissi doğurdu genç kadının içinde. Ancak gelmese bunları yaşamayacaktı… Belki kader? Belki değil… Neye inanırsanız inanın, Audrey bunun sadece başlangıç olduğunu hissediyordu.

Düşüncelerinden zihninin bariyerlerinde hissettiği bir darbe uyandırdı onu. Biri zihnine girmeye çalışıyordu. Refleks olarak geleni çıkarmak için konsatre oldu. Ancak fazla zorlamamıştı karşısındaki. Orada girişte öylece duruyordu. Lex, diye düşündü genç kadın. Demek ki o da iradeyi kullanıyordu. Olabilecek en sakin ve sıradan ses tonuyla, “Çık beynimin içinden.” dedi. Bu bir istekten çok emre benziyordu. Adam Audrey’in yavaş dokunuşlarıyla zihninden çıkarken, genç kadın tekrar düşünmeye başladı. Mağaraya adımını attığından beri yaşadıklarını… Yoksa onu Lex mi yönlendirmişti? Mümkün değildi. Hissederdi… Hissederdi. İlk kez gücünden emin olamamanın korkusunu hissetti. Ne olduysa olmuştu, şimdi zihnini daha iyi koruması gerekecekti.

Lex’e karşı atakta bulunmalı mıydı? Başka biri olsa şimdiye kadar saldırıyı sonuçlandırmış bile olurdu ancak Lex’e saldırmak içinden gelmiyordu. Onun buz mavisi gözlerini bakarak ayağa kalktı. “Benim de bir yanılsamaya mı sarılmamı tercih edersin?” dedi konuyu değiştirerek. Adımlarını yavaş yavaş atarken gözlerini yüzünden ayırmıyordu. Aralarında kısacık bir mesafe kaldığında ise durdu. Lex’in ferah kokusunu alabiliyordu. Başını eğdi ve oturduğu yere doğru; “Merak ettiklerini bana sor, bir daha zihnime sakın yaklaşma.” dedi.


En son Audrey Jade Shaw tarafından Perş. Mart 24, 2011 1:57 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeCuma Mart 11, 2011 10:37 pm

Kadın Lex’in ufak ziyaretinden haberdar olmuştu elbette, öyle ki bakışları daha keskin bir hal alırken ses tonundaki gücün de arttığını fark etmek zor değildi. “Çık beynimin içinden.” Basit ve anlaşılması kolay bu emir cümlesi Lex için pek bir etkiye neden olmazken, herhangi birinin bu ses tonunda korkabileceğini düşündü. Bu kadına dair tanımlayamadığı birkaç şeyden biri de sesinin nasıl bu kadar güçlü çıkabildiğiydi. Gerçekten etkileyici…

“Benim de bir yanılsamaya mı sarılmamı tercih edersin?” derken duvarın dibindeki adama doğru yürüyordu. Ses tonu anbean biraz daha güçlenirken ortamın biranda soğuduğunu fark etti Lex. Yüz ifadesinde gözle görülür bir değişim olmazken, içten içe bir ürperti duymaktan da kendisini alamadı. “Merak ettiklerini bana sor, bir daha zihnime sakın yaklaşma.” Genç kadın şimdi kendisine fazlasıyla yakındı. Şimdi sesi, gökyüzünden yıldırımlar saçan tanrıların babasının gücüne sahip gibiydi. Şimdi gerçekten ürkütücüydü. Ancak yüz ifadesi hala sırtını verdiği duvar kadar hareketsiz olan genç adam –sadece görünüş bu- hızla oturduğu yerden kalktı, bu halde genç kadına bir miktar daha yaklaşmıştı ve kelimenin tam anlamıyla burun burunalardı. Yüzünü gıdıklayan nefesinde adamı kendisine çeken bir etki barındıran kadın gözlerini doğrudan adamınkilere sabitlemişti. “Amacım bilgi edinmek değildi. Deneme diyelim. Bir “zihindaş” bulduğuma sevindim açıkçası.” Zihindaş kelimesini vurgulayarak kullanmıştı. Evet gerçekten de zihinleri faslasıyla birbirine benziyordu. Zihnine baktığı birkaç saniyede bunu anlamıştı Lex. Yüzünde yarım yamalak bir gülümseme seğirirken bu yüz ifadesini daha önce ne zaman kullanmış olabileceğini düşündü. Ah, hayır. O gülmez ya da gülümsemezdi, ancak bu genç kadının yanındayken nedense kendine hakim olamıyor ve kendisini bile şaşırtacak davranışlarda bulunuyordu. “Sahi merak ettiklerin demişken, bu konuda beni biraz daha aydınlatabileceğini umuyordum. Kendin konusunda yani. İsmin dışında.” Gülümseme biraz daha büyür gibi olmuştu ancak hala bir gülümseme sayılabileceğinden emin olamıyordu genç adam. Sonra kadının bileğine hafifçe dokunup mağaranın içine doğru yöneldi. Bu tam olarak “Gel biraz, seninle biraz daha konuşmak istiyorum” anlamına geliyordu. Nitekim kısa birkaç adımın ardından kadının ayak sesinin mağarada yankılandığını duydu.


En son Lexlander tarafından Çarş. Mart 23, 2011 7:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Audrey Jade Shaw
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Audrey Jade Shaw


Karakter Yaşı : Çok
Rp Partneri : Lexlander
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 07/11/10
Gerçek Yaş : 31

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeC.tesi Mart 12, 2011 10:16 pm

Sözleri mağaranın duvarlarında birkaç defa daha yankılanıp sönerken, Lex hızla oturduğu yerden kalktı. Bakışları birbirlerinin içinde garip kısa mesafeli bir kovalamayı yaşarken, Audrey yüzündeki ifadesizliğe şaşıyordu. Bu kadar yakınında olup, bu şekilde konuştuğu hiç kimse, hiçbir adam böylesine umarsız duramazdı karşısında, ancak Lex bunun mümkün olduğunu kanıtlamak istercesine dimdik duruyordu karşısında. Bundan etkilendiğini yadsıyacak değildi kadın, karşısındaki adamın çekiciliği biraz da bu gizemli, ifadesiz yüz hatlarından kaynaklanıyordu. Nefesini adamın kendisinden biraz uzun olan boyu yüzünden hafifçe yukarı kaldırdığı yüzünde hissederken içinde garip bir hissi duyumsadı. Sonunda emrine karşılık verirken “Amacım bilgi edinmek değildi. Deneme diyelim. Bir “zihindaş” bulduğuma sevindim açıkçası.” dedi Lex. Nasıl bu kadar cesur olabiliyordu. Denemeymiş, diye düşündü Audrey, üstelik zihindaş’da neyin nesiydi öyle? Genç kadının içinde o güçlü merak dalgası tekrar yükseldi, zihinleri benziyor muydu, bunu görmeliydi. Şimdiye kadar zihinsel anlamda kendisine benzeyen bir irade kullanıcısı görmemişti. Ve eğer gerçekten öyle ise onunla pratik yapmak hoş olurdu. Sözlerini sürdürmeden önce yüzünde acemi bir gülümseme belirdi, biraz savsak bir şeydi ancak yüz hatlarına çok yakıştığını düşünmüştü o an Audrey, daha fazla gülmesi daha iyi olurdu. Bu anlamda da pratik yapabilirlerdi öyleyse… Neler düşünüyorum diye geçirdi içinden, ne zamandır böyle aseptik davranışlarda bulunur olmuştu?

Düşünceleri Lex’in “Sahi merak ettiklerin demişken, bu konuda beni biraz daha aydınlatabileceğini umuyordum. Kendin konusunda yani… İsmin dışında.” cümlesiyle bölünürken, genç adamın gülümsemesi genişledi. Audrey gülümsemesini bastırmak için dudağını ısırırken, bileğinde belli belirsiz bir dokunuşun izini hissetti. Ardından çevresinden dolanarak mağaraya doğru ilerlemeye başladı Lex. Demek artık sırça köşkünü ona açmaya hazırdı… Bu düşünce bastırmak istediği gülümsemenin yüzüne yayılmasına neden oldu. Bir saniye olduğu yerden, omzunun üzerinden Lex’i izledi, ardından, gidiyorum, diye düşünerek peşi sıra bir adım attı.

Mağaranın derinlerine doğru ilerlerken, ışık gücünü kaybediyordu ancak tam olarak yok olmuyordu. Audrey bu süregelen aydınlığın kaynağını keşfedememişti henüz. Üstelik neminde gittikçe arttığını hissediyordu Audrey, belki de mağaranın bir yerlerinde şelaleye açılan bir çıkış vardı. Duvarlarda yosunları görebiliyordu genç kadın. İlerlediği süre boyunca Lex’i daima bir adım gerisinde izlemişti Audrey, onu hissettiğinden emindi. Bu da hoşuna gidiyordu. Sonunda biraz daha hızlanarak önüne Lex’in geçti. Bir elini göğsüne koyarak onu durdururken “Bana isminin tamamını söylemelisin.” dedi. Lex… Bunun bir sürü şekli olabilirdi değil mi? Ve çarpık bir gülümsemeyle devam etti “Birde nereye gittiğimizi…”


En son Audrey Jade Shaw tarafından Perş. Mart 24, 2011 1:57 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimePtsi Mart 14, 2011 1:06 am

Birbirinin birebir eşi onlarca kaya ile özel olarak örüşmüş hissi yaratan duvarların arasında ilerlerken aralarındaki sessizlik sadece ayak sesleri ile bölünüyordu. Arkasına bakmasa da genç kadının kendisini takip ettiğini bilen adam, onu mağaranın daha huzur verici bölgesine, oyuğa götürüyordu. Dağın, girişin bulunduğu değil de diğer tarafı dik bir yamaçtı. Bulundukları mağaranın diğer bir çıkışı da bu yamaca bakıyordu ancak giriş çıkış amaçlı kullanılamayacak kadar dik bir konumdaydı. Yine de Lex, huzur aradığı bazı anlarda bu mağaraya gelir, o, önlerindeki eşsiz vadinin manzarasını kusursuz bir şekilde sunan oyuğa yerleşirdi. Oyuğun zemini kuru yosunlarla kaplıydı ama Lex, kaz tüyü yataklarda bulamayacağı rahatlığı buluyordu orada. Hoş, yumuşaktı da. Genç kadını da, şimdi, sebebini bilmeden oraya götürüyordu. Dakikalar önce karşılaştığı bu kadın sanki onun yıllardır ihtiyaç duyduğu bir eksikliği gibiydi. Onun varlığını keşfettiğinden beri sorgulamadan davranışlar sergilemeye başlamıştı ki bu ona göre bir durum sayılmazdı. Yine de onu mabedinin en uç köşelerinde gezdirirken bundan tuhaf bir şekilde rahatsızlık duymuyordu.

Kadın adımlarını hızlandırıp onu durdurduğunda oyuğa ufak bir yol kalmıştı. “Bana isminin tamamını söylemelisin.” Kadın tam karşısında durmuş bir elini de adamın göğsüne dayamıştı. Ve yüzüne tatlı bir gülümseme yerleşirken “Birde nereye gittiğimizi…” diye konuşmasını sürdürdü. Bu ifade karşısında genç adamın da yüz ifadesi iyiden iyiye gevşeyivermişti. “Lexlander.” Tek kelime dudaklarından alenen, tereddütsüz fırlamıştı. Ardından nedensiz davranışlarında bir örnek gibi, açıklamaya koyuldu adını. “Eski, yerel bir dilde soğuk ateş anlamına geliyor. Ayrıca bir de efsane var. Belki başka bir zaman, uzunca bir zaman gerekli ama, seninle paylaşabilirim.” Sözlerinden sanki buluşma teklif ettiği anlaşılabilirdi ancak Lex bu düşünce ile irkildi. Hayır, bu tarz işler hiç de ona göre değildi. Romantizim, buluşma, sevmek, ııyyk “ Ama önce, göstermek istediğim bir şeyler var.” Kadının tekrar önüne geçip, ondan bir cevap vermeden ilerlemeye başlamıştı. Ancak öncesinde yine kadının bileğine usulca dokunmayı ihmal etmedi. Beni takip et.

Oyuğa vardığında hızla kendini yosunların üzerine bıraktı. Yarım metre kadar uzunluktaki gür yosun özenle büyütülmüş, yerleştirilmiş gibi kaba bir yatak izlenimi uyandırıyordu. Kimi zaman gecelerini bu doğal yatakta geçirirdi zaten. Ayakta öylece durup kendisi ve manzara arasında gidip gelen kadının gözlerinin içine baktı ve ellerini yaramaz bir çocuk gibi yanına vurdu. Hadi, otur yanıma. Kadının oturmasını beklerken yanına, çok yakınına oturmasını istediği için kendini azarlıyordu.


En son Lexlander tarafından Çarş. Mart 23, 2011 7:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Audrey Jade Shaw
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Audrey Jade Shaw


Karakter Yaşı : Çok
Rp Partneri : Lexlander
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 07/11/10
Gerçek Yaş : 31

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeSalı Mart 15, 2011 4:46 pm

Audrey hayatı boyunca hiç sıkılmadan gezmişti ancak bu mağaranın içi gibi bir yeri daha önce gördüğünü hatırlamıyordu. Nem oranı öyle sık değişiyordu ki, bütün vücudunuz terlerken bir anda inanılmaz ferah bir hava dalgasıyla sarmalanıyordunuz. Adımları çoğaldıkça nem azalmaya devam ediyordu, güzel nigra, tahmin ettiği gibi duvarların o kısmının ötesinde bir şelale olduğuna iyiden iyiye inanmaya başlamıştı. Üstelik ışık kaynağının nereden geldiğini de hala keşfedememişti. Girdikleri o kadar çok geçiş vardı ki, Lex olmasa kaybolma ihtimali çok yüksekti. O hiç tereddütsüz ilerlediğine göre burada çok zaman geçirmiş olmalıydı. Geçirilmeyecek gibi değil ki, diye düşünde Audrey gözlerini kısarak duvarlara vuran silik ışığı seyrederken. Keşke kendisinin de kaçıp saklanabileceği, dışarıdaki dünyaya ait her şeyi unutabileceği bir yer olsaydı… Burada iken öyle soyutlanmış bir atmosfer vardı ki, hiç görmemiş olsa dışarıdaki onca sıkkın hayatta inandıramazdınız onu. Bütün sorumluluklar, dünyanın yükü dışarıda kalmıştı. Belki de bu yüzden bu kadar özgür hissediyorum diye düşündü Audrey, hiçbir zaman bağlılık duymamıştı ancak bu kadar… bu kadar, sonuçlarını düşünmeden hareket edecek kadar yani, özgür hareket etmemişti hiç. Üstelik bir yabancının yanında… Normalde binlerce duvarına binlercesini daha katması gerekirdi şimdiye kadar ancak bunu yapmamıştı, yapma gereği bile duymamıştı. Ve bunu Lex beynine girme teşebbüsünde bulunduğu halde hala yapmamıştı. Bütün bunlar garip ve korkutucu olmalarının yanında güzel bir haz bırakıyordu Audrey’in duyularında, sonuçlar hakkında tahminde bulunmayıp akışına bırakmak hoş bir şeydi.

Lex sonunda adını, tereddütsüz ve çok sık yaptığı alışkanlıkmışçasına doğal, hızla söyledi “Lexlander.” Lexlander… Bunu daha önce duyduğunu hiç hatırlamıyordu. Tam da tahmin ettiği gibiydi, özel bir isim… Sadece onu hatırlatacak, ona özgü bir isim… “Eski, yerel bir dilde soğuk ateş anlamına geliyor. Ayrıca bir de efsane var. Belki başka bir zaman, uzunca bir zaman gerekli ama, seninle paylaşabilirim.” Demek soğuk ateş anlamına geliyordu, içte bu onu bu buz mavisi gözlü adama daha uygun hale getiriyordu. Genç kadının dudaklarına bir tebessüm yerleşip “Dinlemeyi isterim.” diyecekken Lexlander devam etti “ Ama önce, göstermek istediğim bir şeyler var.” Ardından bileğinin iç kısmında o hafif, ürpertici dokunuşu tekrar hissetti genç kadın. Gülümsemesi iyice yayılırken, adımları bu hoş adamı takip etmeye devam ediyordu. Neden özellikle nabzının attığı o duyarlı noktayı seçmek zorundaydı ki sanki?

İlerliyorlar ve havadaki, o boğucu his gittikçe daha ferah ve daha ferah oluyordu. Tüm geçtiği yerlerde doğanın muhteşem güzelliğine hayran kalmıştı Audrey ve Lex’in bu güzelliğe hiç dokunmamış oluşuna sevindi. Bir şekilde doğa böyle güzeldi yani biraz savruk ve biraz dağınık… Doğa inanılmaz bir düzen kaosuydu. Sonunda, orta büyüklükte bir oyuktan içeriye adım attıklarında Audrey eşikte öylece kalakaldı. Lexlander, düzenli ve kuru görünen yosunların üzerine oturup ona gelmesini işaret ettiğinde bile, bir süre hareket etmedi. Oyuğun tavanı gökyüzüne açılıyordu, çok çok uzaktaydı mavilik ancak görebiliyordunuz işte, içerisi loşluktan uzak bir parlaklıkla aydınlanıyordu. Yosunlar bu yüzden kurumuştu büyük ihtimalle. Duvarlar inanılmaz şekilde parlıyordu bu saf kaya olmalıydı, üzerinde topraktan eser yoktu. Ve tüm bu büyüleyiciliğin içerisinde Lexlander, buz mavisi gözlerini kısmış ona bakıyordu. Buraya öyle ait ve buradan öyle bağımsızdı ki. Sanki kalkıp masalına geri dönecekti, ancak yinede korkunç bir güven dalgası yayıyordu çevresine. Sonunda ne kadar zamandır orada öylece durduğunu fark ederek ilerledi “Afedersin Lex, ben sadece… Büyülendim.” dedi, gözlerini ondan ayırmadan, sonra yaklaşıp gösterdiği yere, yanına yerleşti. “Burası bambaşka bir yer, şimdiye kadar bulamamış oluşuma üzülüyorum... Ancak sanırım senin gizemini mahvettim. Buraya nasıl bir ruh halinde geldiğini anlayabiliyorum. Buranın ne kadar özel olduğunu ya da… Üzgünüm, Lex…” dedi konuşması boyunca tam karşısına dikmişti bakışlarını, sonra hızla ona döndü, bakışları yüz hatlarının üzerinden geçerken, kokusunu alabiliyordu, burun burunaydılar. “Ama buraya gelmekten vazgeçmeyeceğim.” diye devam etti içinden. Gerçekten de o istese bile çıkıp gidemezdi buradan, bir daha gelmeyeceğine söz veremezdi. Ya da onu bir daha görmeyeceğine… Neler düşünüyordu. Belki de şimdi kalkıp gitmesi daha iyi olurdu, korkuyordu. Bu adam onu korkutuyordu. Bağlanmaktan korkuyordu ve her geçen saniye buna daha çok yaklaştığını hissediyordu. Gitmeliydi, kesinlikle… Elini Lex’n keskin yüz hatlarında gezdirdi. Kısa, hafif bir dokunuştu bu. “Sanırım, gitmeliyim.” dedi, fısıltıya yakın bir sesle…


En son Audrey Jade Shaw tarafından Perş. Mart 24, 2011 1:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimePaz Mart 20, 2011 2:59 pm

Kadının duraksaması yüzünden alenen okunurken, Lex bakışlarını takip etti. Sonunda manzarayı bulduğunda gülümseyiverdi. İlk karşılaşma için gerçekten büyüleyici olabiliyordu manzara. “Afedersin Lex, ben sadece… Büyülendim.” Diyerek adamın düşüncelerini onayladıktan sonra yanına ilişti kadın. Bu durum karşısında adamın bedeni adrenalin ve testosteron hormonu salgılamak gibi tepkile gösterirken kadın bunu fark etmiyordu tabi ki. “Burası bambaşka bir yer, şimdiye kadar bulamamış oluşuma üzülüyorum... Ancak sanırım senin gizemini mahvettim. Buraya nasıl bir ruh halinde geldiğini anlayabiliyorum. Buranın ne kadar özel olduğunu ya da… Üzgünüm, Lex…” Kadın sesi şimdi biraz daha güç değil de yumuşaklık sahibi duyuluyordu. Gerçekten büyük bir mahremiyeti mahvettiği düşüncesinde olduğu açıktı ve bir nigranın bu durumdan rahatsızlık duyması ilginçti. Üstelik ilk izlenim olarak bu kadar sert görünen biri için. Kadının bakışlarını kendi gözlerinde yakalayınca dikkati dağıldı tekrar. Çok yakın duruyorlardı. Fazlasıyla. Kadın elini kaldırıp Lex’in yüzünde gezdirdi usulca. Bir esinti gibiydi tenini okşayan, varla yok arası bir temas, büyük bir huzur ve güzel birçok duygunun birleşimi. Kadının gözlerinde kararsızlığı görebiliyordu adam. Tereddüdü.

“Sanırım, gitmeliyim.” Kelimeler de dokunuşu kadar hafif hayat bulurken önce bir anlam ifade etmedi adam için. Dikkatini kadının bakışları ve dudakları hapsetmişti. Herhangi bir kadına bu tarz duygular hissetmeyeli çok çok uzun zaman oluyordu ama özlediğini ifade etmekten çekiniyordu. Onun doğasında romantizm yoktu. Kan vardı. Vahşet vardı. Ardından kadından uzak kalma düşüncesi sinirlerinden yırtarcasına geçip bedenine yoğun bir uyuşukluk olarak yayıldı. Hayır. Elleri kaba ve sert bir hareketle kadının çenesini kavrarken dudakları aralarındaki ufak mesafeyi tereddütsüz kapattı. Öpücük bu sefer çok daha vahşi ve yoğundu. Kısa ama oldukça etkili. Dudaklarını uzaklaştırmasına rağmen yüzünü kadınınkinden ayıramadı Lex. Alınları birbirine değerken aldıkları kesik kesik nefesler sessizliğin yegâne düşmanlarıydı o an. Solukları yeniden eski ritmine dönene kadar öylece beklediler. “Hayır, kalmanı istiyorum. Ayrıca evet, aslına bakarsan öyle. Yani tek kaçış mekânımı bilen tek kişisin. Rahatsız mıyım? Biraz. Ama pişman, asla. Yani böylesine güzel bir varlığı tanımak için ufak bir gizemi kaybetmekle başa çıkabilirim sanırım.” Bu sefer gülümsemesi oldukça ukala görünüyordu. Bütün ömründekilerin toplamından fazla gülücüğü bir güne hatta saate sığdırınca açığa çıkan ifadeleri adam akıllı kontrol edemiyordu.


En son Lexlander tarafından Çarş. Mart 23, 2011 7:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Audrey Jade Shaw
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Audrey Jade Shaw


Karakter Yaşı : Çok
Rp Partneri : Lexlander
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 07/11/10
Gerçek Yaş : 31

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimePtsi Mart 21, 2011 10:16 pm

Bütün gidişlerini kaldırıp rafa koymasının nedeni, çenesini kavrayan güçlü eller ve ardından gelen yıllarını çöllerde geçirip, dudaklarınsa suyu bulmuş gibi aç, yırtcı, vahşi bir öpüştü. Audrey karşısındaki adamın önce dudaklarına sonra diline esir olurken, nefesinin kesildiğini hissediyordu. Asla pasif olmamıştı, olmayacaktı da. Bu yüzden, kısa süreli bu yenilgiden haz alırken, ona eşlik etti, bu öpücükten çok savaş gibiydi, yıkıcı kasıp kavuran bir şeydi, iki nigranın tutkusu… Bu frıtına dinerken nefes nefese öylece kaldılar, alınları birbirine dayanırken “Hayır, kalmanı istiyorum. Ayrıca evet, aslına bakarsan öyle. Yani tek kaçış mekânımı bilen tek kişisin. Rahatsız mıyım? Biraz. Ama pişman, asla. Yani böylesine güzel bir varlığı tanımak için ufak bir gizemi kaybetmekle başa çıkabilirim sanırım.” dedi Lex. Audrey, onun ağzından güzel kelimesini duymayı sevmişti, dudaklarında çarpık arzu dolu bir gülümseme belirirken konuşmadan öylece durdu. Az önce çalınan nefesini yerine koymaya çalışıyordu. Üstelik, burnunun dibindeki adam da ukala ukala gülümsüyordu, Lex Audrey’i bu kez iyiden iyiye çileden çıkarmıştı. Genç kadın güzel ellerini adamın omuzlarına dayadı, önüne doğru ilerleyip, kucağına oturdu. “Demek...” dedi saçlarını savururken, “Bununla başa çıkabilirsin...” Bakışları dudaklarına kaydı. “Zaten baş etmen gerekiyor.” dedi az önce adamın yüzündeki ukalalığı almış sesiyle, kısa bir kahkaha attı, kahkahası sönerken, yüzüne yaklaştı ve yaklaştı. Nigranın kusursuz yüzünde gezdirdi bakışlarını sonra hızla eğilip, dudağını ısırdı. Bu acı vermiş olamalıydı. Lex hafifçe inledi. Üzerinden çekilirken az önce sönen kahkahası tekrar canlanmıştı.

Tekrar az önce oturduğu yere çökmüştü sırtını duvara dayamış gülüyordu. Planı Lex’in hareketini hissettiği anda fırlayıp kaçmaktı. Başını geriye atmış hala gülüyordu. Göz ucuyla Lex’in dudağına götürdüğü elini izledi, adam da bunu yapmacık bir tavırla gülerek yapmıştı. Demek oyununa katılıyordu. Audrey ilk kez birini kızdırmaktan, şaşırtmaktan bu kadar hoşlanıyordu. İlk kez bu kadar kısa süreliğine tanıdığı bir adamın yanından ayrılmak istemiyordu ve ilk kez kendisine böyle benzer bir yaratık görüyordu. Tekrar zihninin labirentlerini merak ederken buldu kendini. Düşünceleri yanında hareketini hissettiği güçlü vücutla bölündü. Durduğu yerden imkansız denecek bir çeviklik ve zarafetle fırladı. Bakalım benimle baş edebilecek misin? diye düşünmüştü o bir anlık dengesini bulma çabası içerisinde ancak bileğini yakalayan güçlü bir elin çekimiyle gerisin geriye düştü. Kahretsin! Yakalanmıştı. Lexlander’ın kucağında öylece yatıyordu. Kurtulmak için çırpınacaktı ancak iki güçlü el onu kollarından kavradı. Gülümseyişini bastırmaya çalışıp, sert ifadesini yüzüne yapıştırırken, bu yakışıklı adamı tanımanın zevkli olduğunu itiraf etti kendi kendine…


En son Audrey Jade Shaw tarafından Perş. Mart 24, 2011 1:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeÇarş. Mart 23, 2011 7:45 pm

Her şey, her zaman alışığı olduğu gibi kontrolü altında ilerliyordu. Aniden hayatına giren bu Nigra aksi için uğraşıyor izlenimi bıraksa da Lex onun varlığına çoktan alışmıştı. Öyle ki o saniyelerde onu kendisinin bir parçası gibi görmeye başlamış, onun yokluğunun kendinde eksikliklere sebep olacağını düşünmüştü. Audrey, güzel, asil ve mağrur karanlık, dudaklarının biraz ilerisinde gülümsemeye başlamıştı adamın. Ardından, ortaya çıkışı gibi ani hareketlerinin bir benzeri daha olarak, çevik bir hareketle Lex’e doğru yaslandı. Ne olduğunu anladığında kadını kucağında bulan adam her ne kadar bir şaşkınlık belirtisi göstermese de durumun onda yarattığı şok sarsıntı etkisi yarattı. “Demek...” kadından işittiği arzulu sesle dikkatini tekrar ana odakladı. “Bununla başa çıkabilirsin...” derken saçlarını kışkırtıcı bir eda ile arkaya savurdu. Saç tutamları yüzünü gıdıklayarak geçerken kasıklarında ince bir sızı duydu Lex. “Zaten baş etmen gerekiyor.” diye tamamladı kadın sözlerini. Ses tonundaki ukala ton adamın az önceki gülüşünün bire bir yansımasıydı. Bakışları adamın gözlerinde değildi ve o dudaklarında olduğunu tahmin ediyordu. Sonra bir kez daha kadına yaklaştığını fark etti Lex. Yarım saattir öpüşüp durmuyorlarmış gibi usul usul yaklaştılar birbirlerine. Bu Lex’e, liseli aşıkların reddedilme korkusuyla birbirine yaklaştıkları çekingen anları anımsatmıştı.

Gözleri biraz kısılırken yakınlaşma sürüyordu. Kadının dudaklar kendininkilere kapandığında beklediği gibi güzel bir öpücükle değil keskin bir acıyla karşılandı. Alt dudağında hissettiği acı, ağzının içine dağılan taze kanın meşhur tadıyla kaynağını belli ediyordu. Adamın, kadınınkilerden kurtulan dudakları arasından bir inleme fırlarken bunun sebebinin acı mı yoksa şehvet mi olduğundan emin olamadı. Yine de bu olay tuhaf bir şekilde hoşuna gitmişti. Kadın kucağından çevik bir hareketle inip tekrar yanına otururken Lex gayri ihtiyari dudaklarına uzandı. Bakışlarını kadından biran olsun ayırmıyordu ve onun eğleniyor olduğunu görünce kendi ifadesinde de bir gülümsemenin belirmesine engel olamadı.

Demek öyle küçük hanım. Ödeşme vakti sanki?

Dikkati kendi kahkahaları ile dağılmış olan kadını, ani bir hareketle kollarından kavrarken oturduğu yerden ona doğru yöneldi ardından kadını kendisi ile duvar arasında bırakacak şekilde az önce oturduğu yere doğru çekti. Kollarının arasında çaresiz birkaç kurtulma hamlesinin ardından kadını büsbütün hapsetmişti. Biraz bekledi. Audrey’in hareketleri durgunlaştı. Göz gözelerdi. Kadını usulca yosunların üzerine yatırırken kendisini de üzerine bıraktı. Tam olarak ağırlığını vermese de bedeni kadınınkini kaplıyordu. Bu an kasıklarında ufak bir sızıya daha sebep olurken ısrarla öpmedi kadını. Dudakları onunkinin birkaç santim uzağında bekliyordu öylece. Nefesleri birbirlerininkilere karışıyordu. Kadının o baştan çıkarıcı kokusunu bir kez daha duydu Lex. Bedenini kadınınkine biraz daha bastırırken “Bazı şeylerin kefaretinin ödenmesi gerekir. Hem de derhal. Ve ben bu konularda biraz sabırsız biriyim.” Dudaklarını kadının burnuna değdirdi. Ardından geri çekilmeden boynuna ulaştı. Dudaklarının kadının boynuna bu kadar kolay yerleştiğini fark ettiğinde içinden gülümsedi.

Uyumluydular.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Audrey Jade Shaw
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Audrey Jade Shaw


Karakter Yaşı : Çok
Rp Partneri : Lexlander
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 07/11/10
Gerçek Yaş : 31

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimePerş. Mart 24, 2011 1:53 pm

Yakalanmıştı.

Bedeni Lex in güçlü kollarıyla kıskıvrak sarmalanmış ardından yine onun gücüyle kuru yosunların üzerine yatırılmıştı. Yüzünü yüzünün hizasında ve bedenini o kadar yakında hissetmek, Audrey'i itiraf edemese de ürkütüyordu. Kaçmaya çalışmaktan da vazgeçmiş yalnızca onun hareketlerini izliyordu. Bir kaç saniye boyunca buz mavisi gözler teninin üzerinde öylece dolaştı. Bütün vücudunu esiri eden o garip ürpertiyi hissederken, kalp atışlarını tek tek sayabilecek kadar gürültülü şekilde hissediyordu. “Bazı şeylerin kefaretinin ödenmesi gerekir. Hem de derhal. Ve ben bu konularda biraz sabırsız biriyim.” dedi, ben kazandım edasıyla gülümseyerek. Pes ettiğimi düşünüyorsan yanılıyorsun, diye geçirdi içinden genç kadın. Ancak bu raundu baştan kaybettiğinin, üzerindeki adam kadar farkındaydı. Sonunda Lexlander kontrol edilemez bir tutkuyla yüzüne dudaklarıyla güçlü, yanan bir iz bırakarak boynuna kaydığında Audrey kendi dudağını ısırdı. Bu adamı daha bugün tanımıştı! Bunu yapmayı isteyip istemediğinden emin değildi ancak Lex'in dokunuşları karşısında çok fazla seçeneği yoktu. Bedeni kendi zihninden çok onun komutlarını dinliyor gibiydi. Bu yüzden elleri adamın tişörtüne uzandığında yalnızca iç geçirdi kadın. Ve ona eşlik etti.

...

Yanında uzanan kusursuz hatlı adamın, önce şakağına dokundu zarif elleri, ardından belirgin elmacık kemikleri üzerinden dudaklarına doğru kaydı. Saçları dağılmıştı, yüzünde tatlı bir yorgunluk ifadesi vardı. Buz mavisi gözleri kendi yüzünü dolaşıyordu. Audrey gözlerini kapattı, onun da kendisine uyacağını biliyordu.

Gözlerini tekrar açtığında ay ışığının gümüşi ışığı masum yüzüne vuruyordu. Eğer Audrey olmasaydı, eğer az önceki Lexlander'ı görmeseydi. Bu vahşiye kolaylıkla melek diyebilirdi. Ancak onu tanıyordu. Ruhsal anlamda değilse de, ki aslında ruhsal anlamda da onu tanıdığını düşünüyordu, bedensel anlamda onu gerçekten iyi tanıyordu. Az önce bedeninde dolaşan eller ona aitti ve teninin üzerinde bıraktığı her dokunuş hala yanıyordu. Ona iyice yaklaştığında mırıldanarak güçlü kollarını tekrar ona sardı. Audrey bir süre daha o şekilde bekledi, kollarının arasında yüzünü izleyip, kokusunu içine çekerek. Ancak gitmesi gerekiyordu. Lex ile inanılmaz bir birliktelik yaşayabilirlerdi, her anlamda. Tabi o Lex, kendisi de Audrey olmasaydı. Ama öyleydiler ve hayatlarında ikinci bir kişiye yer yoktu. Dudaklarına uzanıp küçük bir öpücük bıraktı. Sonra onu uyandırmamaya özen göstererek kollarının arasından sıyrıldı. Yine bir şeyler söylemişti ancak Audrey tam olarak ne dediğini seçememişti.

Kıyafetlerini toparlayarak giyindi. Mağara da kaybolmamayı umuyordu. Onu Lex, getirmişti ancak kendisi çıkıp gitmek zorundaydı. Tişörtünü üzerine geçirirken omuzunun üzerinden dönüp baktı. Hala uyuyordu. Uyandığında onu arayacak mıydı? Audray bundan emin olamıyordu. Emin olduğu tek şey, bu adamın bir kere daha karşısına çıkacağına inandığı ve çıkmasa bile onu, yaşadıklarını unutmayacağıydı. Hayatına giren, onu en kolay tavlayan adam olacaktı. Bu düşünce dudaklarında çarpık bir gülümsemenin belirmesine neden oldu. Yürümeye başladı.

Mağaranın çıkışına çok çaba sarf etmeden gelmişti. Yolu kolay ezberlemişti, üstelik yola Lex'den gözünü ayırıp odaklanamadığı halde. En azından Lex'i uyandırmasına filan gerek yoktu. Buna seviniyordu. Kayalıklardan inerken gecenin ve ormanın kokusunu içine çekti. İnanılmaz bir gün geçirmişti ve mükemmelliğini kaybetmeden oradan uzaklaşmak istiyordu. Aslında... İstemiyordu. Lex'in kendisi gibi biri olduğunu bilmese... Ne düşünüyordu? Onun yanında kalmayı mı? Evet, ilk kez bu kadar ait hissediyordu.Ancak o kendisi gibi 'tek' yaşayacak bir nigraydı bu yüzden hiç gitmek istemediği evine yöneldi.

Yürüyordu. Unutmayacaktı.


En son Audrey Jade Shaw tarafından Cuma Nis. 27, 2012 4:52 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeCuma Mart 25, 2011 12:54 am

Tutku beyninde yoğun bir sis şeklinde zevke yer verdiğinde Lex görmüyor, hissediyordu. Mantık da düşünceler de o an için yoktu. O ve güzel Audrey vardı yalnızca. Sadece ikisi ve birbirinde dağılan, birbirinden eşsiz duygular… Bedenine nüfuz etmiş mutluluk yorgunluğunu perdelese de, Lex kadının yanına uzanmak istediğinde adeta yığılmıştı. Kesik kesik nefeslerinin arasında en ufak bir tepki göstermeden onu izlemeye koyuldu. Güzelliğini. Kadının varla yok arasındaki ince dokunuşları yüz hatlarını takip ederken Lex’in içinden elini tutmak öpmek ve daha fazla öpmek geçti. Kadının dudaklarına tekrar uzanmak, teninde öpücüğünün değmediği yer bırakmamak istedi. Daha bugün tanıdığı bu genç kadınla bütün varlığını paylaşmak istedi. Kadının göz kapakları kapanıp bu güzel varlığa eş bir güzellikte ölüm süsü verirken Lex ürperdi. Hala çok güzel görünüyordu ama onun bir daha nefes almayacağı düşüncesi ağzında ekşi bir tat bıraktı. Hayır, onu kaybedemezdi. Ondan ayrılamaz, onu istese de unutamazdı. Hakkında hemen hiçbir şey bilmediği halde bu kadını kendinin bir yarısı olarak görmüştü bile çoktan. İşlememekten hamlamış duygularını harekete geçirmişti bu kadın. Onun varlığı Lex’in uzun süredir sebebini irdelediği hayatın anlamsızlığı olgusunu yok etmişti. Artık hayatın anlamı vardı. Artık Lex’in varlığının bir sebebi, bir merkezi vardı. Aksini söyleyebilmek için her şeyini feda edebilecek olan Lex yine de bu kadına bağlandığını inkâr edemezdi. Onu seviyordu.

    Bembeyaz bir bahçede koşuyordu. Çiçekler beyaz, öten kuşlar beyaz, ötüşleri beyaz. Baktığı her yer saf huzurun cisimleşmiş haliydi sanki. Karanlığa ve nemli gölgelerine bütün hayatı boyunca sarılmış ve alışığı olmuş Lex bu manzara karşısında kendini çıplak gibi hissediyordu. Savunmasız. Ancak duyduğu ince bir ses onun burayı sahiplenmesi için yeterli olmuştu. “Lex…” Audrey bütün kışkırtıcılığını yüklediği sesi ile ona uzaktan seslendiğinde, ‘O buradaysa ben de burada olmalıyım. Ben onunla olmalıyım. Onun olduğu yerdir benim yerim ‘ diye iç geçirdi. Ona uzanmak istedi. Kollarının arasına almak ve varlığını bütün bedenindeki hücrelere kanıtlamak istedi. Uzandı da. Tuttu kollarından ve sıkıca kendine bastırdı. Bekledi öylece. Sonra kollarının bir anda çözüldüğünü hissetti. “Gitme Audrey, hayır…” Ama yapabileceği bir şey yoktu onu durdurmak için. Kadın süzülür gibi hızla gözden kaybolurken arkasından bakmak dışında. Ancak o gittiğinde aklına geldi onun peşinden gitmek. Önce ümitsizce yürüdü, ardından büyük adımlarla koştu bahçe boyunca. Koştu, koştu, koştu…


Uğultulu ama berrak gecede gözlerini açtığında elleri ilk iş yanını yokladı. Boştu. Çıplak bedenini, üzerinden çıkardığı kıyafetlerle örtmüştü. Hızlı bir hareketle ayağa kalkıp kıyafetlerine uzanırken gözleri mağarayı didik didik etti. “Audrey?” Pantolonunu giyip düğmesini kapattı. “Audrey?!” Ses tonu yükseldi istemsizce. T-shirtünü de giydikten sonra mağaranın içinde ilerlemeye başladı. Oyuklara ve odacıklara baktı. Onu aradı.

Yoktu.

Bembeyaz bir bahçenin ortasında bulduğu melek, onu nemli bir karanlığa bırakıp kaybolmuştu ortadan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
Lexlander
Nigra & Yönetici
Nigra & Yönetici
Lexlander


Karakter Yaşı : 264
Rp Partneri : Audrey.
Mesaj Sayısı : 371
Kayıt tarihi : 05/11/10
Gerçek Yaş : 29

Gizli Tesadüf Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Tesadüf   Gizli Tesadüf Icon_minitimeCuma Mart 25, 2011 12:55 am


~ Rp Sonu ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cvrpg.roleplaylife.net
 
Gizli Tesadüf
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tesadüf

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Contraria Vocantum Rpg :: RP Out :: Arşiv :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: