Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Letizia.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Letizia Marceau
6. Sınıf | Lanceus Öğrenci
6. Sınıf | Lanceus Öğrenci
Letizia Marceau


Karakter Yaşı : ~
Rp Partneri : ~
Mesaj Sayısı : 10
Kayıt tarihi : 01/04/11

Letizia. Empty
MesajKonu: Letizia.   Letizia. Icon_minitimeCuma Nis. 01, 2011 8:02 pm

    Çalılıkların arasından bir hışırtı süzüldü kulaklarına doğru ve gözleri rüzgarın etkisiyle hafifçe sallanan yapraklardan ayrılıp uçurumun toprak yüzeyine doğru kaydığında, kalbinin teklediğini hissetti. Karşısında duruyordu işte, ay ışığı pürüzsüz tenini aydınlatıyor ve saçlarının arasına süzülüp orada her bir tutam ile oynaşıyordu. Sessizliği bozan ve uzaktan yayılan kuşların sesleri genç adamın hınzır gülümsemesiyle sevişiyordu, şehvetle. Adımları onu ruhuyla beraber karanlığın ay ışığıyla buluştuğu noktaya sürüklerken, saçları omuzlarının ardında dans ediyordu. Arkasında bıraktığı her santimde bedeni karşı konulmaz bir baskı altında eziliyordu, tutku öylesine yoğundu ki mantığı kontrolünü arzularının eline teslim ederek geriye çekilmişti. Aralarında çok kısa bir mesafe kaldığında zarif bir biçimde ayağa kalkışını izledi. Bir erkek olmasına karşın fazlasıyla narin bir görünüme sahipti, zarafeti ise ilahi boyutlara ulaşmıştı sanki. Gözleri bu mükemmelik karşısında büyülenirken, genç adam kıza doğru ilerleyerek kollarıyla onu sık ağaçların ortasına doğru çekiştirdi, yaramaz bir çocuğun annesini oyuncakçıya sürüklediği gibi. Bedenini tıpkı kafesmişçesine kullanarak onu bir köşeye sıkıştırdığında koyu kahverengi gözleri bilinmeyenlerin parıltısıyla ışıldıyordu. Ruhunun bambaşka alemlere ayak bastığını hisseden kız ise tamamen kendinden geçmiş durumdaydı. Heyecandan kızarmış yanaklarına sürtünen parmakları hissettiğinde derin mavi gözlerini onunkilerle buluşturdu. ‘’Symeon.’’ Genç adamın ismi dudaklarından bir inleme gibi çıkıvermişti. Dokunuşu bile kendisini alev alev yakarken vereceği bir öpücükte neler hissedebileceğini merak etti ve o an dudaklarını kavrayan sıcaklık karşısında bedeni ile ruhunun bir daha birleşmemek üzere birbirinden koptuğunu hissetti. Kim olduğunu, geçmişini, geleceğini ve neden orada olduğunu tamamen unutmuştu. Adeta yığılıp kalmıştı onun kollarında, umutsuzca. Parmakları her yerdeydi, öpüşü tüm gerçeklik kavramlarını bulanıklaştırmıştı. Hayaller etrafını sarıyor, sözcükler kendisinden kaçıyordu yakalanmak istememek üzere. Sonunda Symeon kendisini serbest bıraktığında derin bir nefes ile kendisini toparlamaya çabaladı. Tabii yine de başarısızlığın tadına varmaktan kaçamamıştı.

    Aradan geçen uzun bir süre zarfından sonra ilk kez araladı dudaklarını karşısındaki gizemli genç adam. ‘’Ah, Mikaela… Benim ilahi bir varlık olduğumu unutuyorsun sanırım. Zihnini okuyabilir, rüyalarına girebilir ve seni baştan çıkararak istediğimi yaptırabilirim.’’ Parmakları bunları söylerken hafifçe göğüsleri üzerinde gezinmişti ve Mikaela dudaklarından kaçarak seslere bürünen inlemeyi bastıramamıştı. Onu istiyordu, her şeyiyle. Kendisini nasıl baştan çıkardığından emin değildi fakat dokunuşunu, nefesini ve öpüşünü yakıcı bir biçimde arzuluyordu. Bedenlerinin birleşmesini, o zevki tatmayı istiyordu. Parıldayan gözlerini Symeon’a çevirerek dindiremediği açlığını gözler önüne serdi ama o aniden ciddileşerek aralarına birkaç adımlık mesafe koydu. Şimdi gülümsemesi tamamen silinmiş, yerini kaskatı bir bakış almıştı. Bu değişim karşısında sol tarafında bir yerlerin sızladığını hissetti, Mikaela. ‘’ Öncelikle yapamadığım tek şeyin geleceği görememek olduğunu çok iyi biliyorsun ve sen bu güce sahipsin, güzelim.’’ Sözcüklerinin ardından kadifemsi pürüzsüzlükteki kanatlar bedenini kavrarken kendisini rüzgara bırakmayı seçti Mikaela. Cevaplar ve sorular daha sonrayı bekleyebilirdi elbette. Gökyüzü bir anneymiş gibi kendisini kucaklarken, uçmanın harikalığı altında titredi. Bulutların pamuksu sürtünüşleri çıplak omuzlarına değerek yıldızların şehvet dolu şarkılarını ulaştırıyordu kendisine. Satenden bir örtü altında gibi hissediyordu, tutsak ama bir o kadar da özgürdü sanki. Artık Symeon’un dünyasındaydı. Onun gülüşünün altında parıldayan beyaz dişlerini görebiliyordu. Kumral saçlarından geçirdiği parmaklarında oluşan ipeksi hisse şaşırarak onun bu liseli genç görünümüne hayranlıkla baktı. Zihni böyle görünmesine karşın binlerce yıldır yaşadığı gerçeğini bir kenara itmeyi tercih etmişti.

    Sonunda kanat çırpınışları durduğunda, ayakları altında hissettiği keskin çakıl taşları ve duyumsadığı tuzlu yosun kokusu biraz daha şaşırttı güzel kızı. Denizden yayılan dalgaların sesi ruhunun derinliklerine işlerken buranın Symeon ile ilk karşılaştıkları yer olduğu gerçeğini çoktan farketmişti. Sessiz adımlarla ilerleyerek kum taneciklerine doğru yöneldi ve bedenini bu yumuşak zeminin ellerine bıraktı. Gece misali siyah elbisesi hafifçe etrafında sallanarak süt beyazı bacaklarını açığa çıkarıyordu. O an bulunduğu durumdan öylesine büyülenmişti ki Symeon’un bakışlarını bürümüş nefreti farkedemedi. Parmakları onun günahtan buz tutmuş ellerini kavradı. Aşk her yanını sarmalamıştı ve ellerini tutmuş olduğu Symeon bunu kızın kokusunda farketmişti bile.

    ‘’ Şimdi aksiyon zamanı, öyleyse. ‘’ Mikaela’nın bakışlarını kaplayan anlamamışlık ifadesi kendisini güldürdü. Beyaz kanatları iki yanına açılmış dururken bir Tanrı edasıyla parıldıyordu. Anında elleri arasında beliren hançere baktı uzunca bir süre. Kız henüz farkedememişti onu, kendisine bakmaktan dolayı. Ay ışığında tıpkı kendisi gibi gümüşü andırıyordu hançer. Tam ortasında yer alan kırmızı zümrüdün yüzeyini okşadı. Yüreğindeki tüm karanlığın bedenini ele geçirmesine izin vererek, uğruna savaştığı efsanenin kapılarını açmaya başladı birer birer. Hançerin Tanrı’nın kızını öldüreceği söylenirdi, yani rivayet öyleydi. Kulaktan dolma bilgilerle neden böyle bir şeye inandığı konusunda en ufak bir fikri yoktu ama içerisinde kuvvetli bir his vardı o an. İkisi de ne olduğunu anlayamadan hançerin sivri ucu kızın pürüzsüz bedeniyle buluştu. Karnının ortasına girmiş olduğu için, açtığı yaranın ölümcül olduğunu adı gibi biliyordu. Altlarındaki kum taneciklerini kırmızıya bulayan kanı gördüğünde ihtirasla hançeri çıkardı zayıflamış bedenden. Dili büyük bir açlıkla hançerin üzerinde duran kızın kanına dokunduğunda zirveye ulaşmış olmanın verdiği o his ile kendisinden geçti. Kötülük dolu bir kahkaha uzaklara doğru yola çıkarken kırık bir ses duydu kulaklarında. ‘’Neden?’’ Alaycı bakışlarıyla yere eğilmiş Mikaela’ya baktı bir süre boyunca. ‘’ Hâlâ anlayamadın değil mi? Bu güce nasıl sahip olduğunu, insanlardan farklı olma nedenini?’’ Kızın kendisini garipseyen bakışlarıyla karşılaşması pek şaşırtıcı değildi. Symeon’un dudaklarında oluşan gülümseme parıldadı uzun süren sessizlikte. ‘’ Sen Tanrı’nın nefesinin, kızısın. İşte bu yüzden fazlasıyla masumsum Mikaela. Sendeki bu güce ulaşmak için de kanına ihtiyacım vardı, düşmeden önceki gerçek melek güçlerimin fazlasına sahip olabilmem için!’’ Kollarını iki yanında açarak kısa bir süre için dudaklarını kızın solan dudaklarıyla buluşturdu. Küçümseyen bir bakışın ardından kanatlarını açarak isyan eder bir biçimde gökyüzüne doğru süzüldü. Arkasından gökleri ikiye ayıran şimşeğin ışıltısı ruhuna korku tomurcuklarını salarken, bir efsaneye inanmış olmanın aptallığını yaşadı. Yine de güç artık kendisindeydi değil mi? Onu bütün benliğinde duyumsayabiliyordu.

    Özgürlüğünü kucaklarken keskin bir kahkahayla, kendisine yeniden hayat veren şimşek ile gözlerini açmış okyanus mavisi gözler umrunda bile değildi. Yeniden hayata dönen Mikaela ise intikam ateşiyle alev alev yanıyor ve Tanrı’nın ışığını bütün kalbinde hissedebiliyordu. Ölümden dönmenin ve gülümsemesinin tadını çıkarmaya başladı, şimdilik Symeon’un gitmesine izin verebilirdi. Ne de olsa onu er ya da geç bulacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vis Sanctus
Kutsal ışık|| Yaratıcı
Kutsal ışık|| Yaratıcı
Vis Sanctus


Mesaj Sayısı : 482
Kayıt tarihi : 07/11/10

Letizia. Empty
MesajKonu: Geri: Letizia.   Letizia. Icon_minitimeCuma Nis. 01, 2011 8:52 pm

Gerekli Uzunluk= 10 puan
Anlatım= 24 puan
Renklendirme/Görünüm= 10 puan
İçerik/Kurgu= 20 puan
Akıcılık= 10 puan
İmla= 10 puan
Paragraf Düzeni= 5 puan
Tutarlılık= 5 puan

Toplam= 94
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Letizia.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Letizia.
» Letizia, M.
» M, Letizia.
» Letizia ile rpg falan?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Contraria Vocantum Rpg :: Yönetim :: Rp Gücü Hesaplama-
Buraya geçin: