Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Bir gezegen ve birbirine düşman iki ırk. Bir de arada kalanlar... Yüzyıllardır süre gelen bir savaş... Bu büyülü savaşa siz de dahil olun!

Üyeyseniz giriş yapın, eğer değilseniz hemen kaydolun ve eğlenceyi kaçırmayın!
Contraria Vocantum Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Nasıl Olur?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Carmen Lorrain
Yargı Yetkilisi
Yargı Yetkilisi
Carmen Lorrain


Karakter Yaşı : 186
Rp Partneri : ?
Mesaj Sayısı : 52
Kayıt tarihi : 14/04/11

Nasıl Olur? Empty
MesajKonu: Nasıl Olur?   Nasıl Olur? Icon_minitimeC.tesi Mayıs 07, 2011 7:24 pm


    Rol Oyuncuları; Carmen Lorrain & Isaac Adams
    Mekan ve Zaman; Isaac Adams’ın araştırmalarını yürüttüğü evinde; saat yirmi iki civarları.
    Kurgu; Carmen Lorrain, Sonantis Şehri’nde yaşayan babasını sıklıkla ziyarete gider. Banroque’de ki evine dönmek yerine orada bulunan yakın arkadaşı Isaac Adams’a uğramaya karar verir. Peki ya Isaac nelerle uğraşmadıktadır?



“Özür dilerim, ne zaman bu kadar huysuz oldun sen?” Babasına mutfak tezgahında en sevmediği meyveyi dilimlerken alaycı şekilde ondaki değişiklikten dem vuruyordu. İki gündür babasının olur olmaz isteklerine katlanmak zorunda kalmış ama ziyarettinden onu memnun edememişti. Gitme zamanı geldiğinde ise eve dönüşünü geciktirmek ister gibi meyvelerini dilimlemesini istemişti. Yaklaşık olarak bin yaşına yaklaşan babası artık ömrünün sonuna gelen ihtiyarlar gibi huysuzlaşmış olabilir miydi? Derin bir soluk alıp beyaz mutfak dolaplarından çiçek desenleri ile boğulmuş tabağa düzenli bir şekilde meyveleri dizdi. Düzen Carmen’in kimliğinin bir parçasıydı. Belki de yaradılışında biraz oynanmıştı ama genel olarak bir Alba’ya yakışır biçimdeki kişiliğinden hiç ödün vermezdi. Babasının önüne tabağı koydu ve gözlerini kısarak yakışıklı adama baktı. Onun gibi sarı saçları vardı ve kısacık ensesinde birikmişti. Tepesindeki seyrelmiş saçları okşadı ve babasının kızgın olmaya çalışan bakışlarını yakaladı. Ne zaman evden ayrılma vakti gelse aynı şekilde davranırdı. Sevgisini göstermemeyi aklına koymuştu Marius. “ Sanırım artık geri dönmeliyim.” Montunun olduğu dolaba doğru yönelirken arkasından gelen sese gülümsemekle yetindi. “ Eh, haftaya burada ol, parti var!” Babasının her hafta için bir bahanesi vardı. Gözlerini devirerek dolaptan sütlü kahve rengindeki dizlerine kadar uzun montunu üzerine geçirdi. Artık sevdiği evden ayrılmanın vakti gelmişti. Verandaya açılan telli kapıyı araladı ve karanlığı delen bahçe lambaları arasında arabasına doğru ilerledi. Gitmesi gereken uzun bir yolu vardı. Areous’a ulaşması zaman alacaktı. Yola akşam çıkmasının pek uygun olmadığını bile bile arabasına bindi. Nigraların varlığı ile hiçbir zaman iyi bir yer olmayan Sonantis, Albalar için hep dezavantaj olmuştu. Chaos ülkesine yaraşan bir biçimde en fazla karmaşanın olduğu şehir olan Sonantis daima temkinli hareket edeceği bir yerdi. Son birkez iki katlı eve baktı ve babasına dikkat etmesini fısıldadı, duymayacağını bile bile.



Birkaç sokak sonrasında Carmen arabası ile kalabalığa karıştı. Nigralar’ın Albalar’ı alalade avlamaları üzerine sokaklarda yoğunlaşan ahalinin arasından bir an önce çıkmak dileğindeydi. Nedense bu sahte dünyada Nigra gibi davranmayı hiç becerememişti. Etrafında yoğunlaşan güç mü onun Alba olduğunu ele veriyordu anlamış değildi. Bakışları sokaklar arasında topluca dolaşan Albalar’da gezindi. Burada yıllar geçse de hiçbir şey değişmiyordu. Düşüncelere dalan Carmen, kendi kendine sorgu sualin zamanı olmadığını hatırlattı. Havanın kararması onu kötü hissettirdi ve birden önüne çıkan bir Alba ile frene basmak zorunda kaldı. Tanımadığı Alba’nın bakışları tedirgindi ve hızlıca karşıya geçip gözden kaybolmuştu. Kahrolası şehri sevmezken neden burada olduğunu kendini hatırlatarak yoluna devam etmek niyetindeydi. Bakışlarını başka bir kazaya neden olmamak adına yola verdi fakat ister istemez çok kez geldiği evde duraksadı. Isaac Adams uzun zamandır arkadaşıydı. Isaac’tan yaşça oldukça büyük olsa da, yaş kavramı pek sorun olmayan bir ırk için bunun pek önemi yoktu. Isaac, onu tanıdığından beri arkadaşıydı. Evin önüne doğru sürdü ve uygun bir yerde arabayı park etti. Sessiz sakin bir sokak olmasına rağmen fazlasıyla aydınlıktı. Aydınlığın sembolü gibi görünen Isaac’ı hatırlatan da belki de buydu. Etrafı kontrol ederek arabadan ayrıldı. Ensesinde topladığı sarı saçlarını düzeltti ve Isaac’ın daha çok araştırmaları için kullandığı evinin kapısına doğru ilerledi. Köşe başında duran birkaç Nigra’ya karşılık sakin bir şekilde evin kapısında dikildi. Zile bastı ve kısa kısa iki kez çalan zilin ardından gelen başka bir ses işitmedi. Isaac’ın bir an önce kapıyı açması iyi olurdu. Yoksa hiç havası olmadığı halde Nigralar’la uğraşmak zorunda kalacaktı. Ara ara bakışları ile kontrol ettiği köşedeki Nigraların sokaktan ayrılmasının ikinci saniyesinde kapı aralandı. Tanıdığından tereddüt ettiği bir ifade ile Isaac karşısındaydı.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isaac Adams
Ölü
Ölü
Isaac Adams


Karakter Yaşı : .
Rp Partneri : .
Mesaj Sayısı : 21
Kayıt tarihi : 15/03/11

Nasıl Olur? Empty
MesajKonu: Geri: Nasıl Olur?   Nasıl Olur? Icon_minitimePaz Mayıs 08, 2011 1:32 am

Gece... Siyah ve beyazın buluştuğu muhteşem ahenk, ışık ve gölgelerin dansını öyle güzel gösteriyor ki... Ruhlar havada süzülürken tatlı bir rüzgar bırakıyor ardından; ılık ve yavaş. Sonra hüzünlü ruhlar geliyor arkalarından, ve sert rüzgarlar... Hem soğuk hem de hızlı gelen bu rüzgarlar yaşayan her canlının içinde derin bir acı uyandırıyor, sonra feci bir şekilde can yakıp ortadan yok oluyorlar... Savaşlar yeterince can yakmıyormuş gibi durmadan devam ediyor rüzgar, devam ediyor, devam ediyor... Güneş doğana kadar yakıp yıkıyor her şeyi, ve güneş her şeyi düzenlemek için doğduğunda ortadan yok oluyor... Öyle güzel saklanıyor ki, güneş batana kadar kimse farkedemiyor bile... Ve güneş tekrar battığında tekrar devam ediyor işine, devam ediyor, devam ediyor...

Isaac bütün gün evinde öylece durmuştu, dışarı çıkmayı pek sevmezdi. Hem yapacak işleri vardı, dışarıda boşuna zaman kaybetmemesi gerekiyordu. Kendini işine öylesine kaptırıyordu ki, kendine geldiğinde enerjisini tüketmiş ve havanın karardığını farketmiş oluyordu. Tipik bir gün geçirmişti yani, değişen pek bir şey yoktu. Laboratuvarda yaptığı deneyler önemli olduğu kadar gizliydi de. Evet, bunu barış için yapıyordu fakat ormanı kurtarmak için birkaç ağacı kesmek zorundaydı. Düzeni bozan Nigralar kesilecek ağaçlar için en uygun olanlarıydı. Geceleri sıkça Isaac'in kapısını çalıp para, içki vs isterlerdi, işleri ve evleri yoktu, yaşamak için bir nedenlerinin olmadığı gibi... Bu onlara bahşedilen bir nimetti belki de, Isaac bunu kullanarak en doğrusunu yaptığını düşünüyordu. X6 ismini verdiği Nigra, bodrum katındaki laboratuvarda gayet güzel bir hayat geçiriyordu hem, yemeğini ve içeceğini Isaac her gün kendisi veriyordu, canını yakmıyordu ve dışarıdan, tehlikelerden uzak tutuyordu. Bir Nigra başka ne isteyebilirdi ki? Cennette olmadığını düşündürecek hiçbir şeyi yoktu.

Ve bir anda çalan zil sesiyle irkildi Isaac, sessiz evin içinde yankılanıyordu ses ve bir süre sonra susmuştu tamamen. "Yine lanet Nigralar... Vazgeçin artık!" diye söylenerek kapıya doğru yürümeye başladı. Her adımında evin içindeki ses daha da artıyordu sanki, yankılanan ses güçleniyordu ve tekrar dönüyordu Isaac'in kulağına. Isaac kapıyı açmadan önce yandaki dolaptan tabancasını çıkardı, problem çıkarmak isteyen birileri gelirse hazırlıklı olmalıydı. Kimin geldiğini görmek için kapı deliğinden baktı ve çok şaşırdı. Işıkta parlayan o yüzü biliyordu, Carmen uzun bir süredir uğramıyordu, bu saatte ne işi vardı burada? Kapıyı açtı ve "Burada ne işin var?" diyerek Carmen'in renkli gözlerine daldı. Uzun bir süredir tanıyordu onu, arada ziyaretine gelirdi fakat bu olağan dışı bir durumdu. Etrafına baktığında sokağın başında toplanmaya başlayan Nigraları gördü, hepsi sinsice onlara bakıyordu. Fakat yaklaşmaya korkuyorlardı, Isaac başını çevirip onlara baktığında yavaş yavaş dağılmaya başlamışlardı. Tekrar Carmen'e döndü ve "İçeri gel, anlaşılan bizim Nigralar senin de canını sıkmış. Hey, istersen bugün burada kalabilirsin. Hem uzun süredir kimseyle konuşamıyorum, hasret de gidermiş oluruz. Söylesene bu saatte burada ne işin var? Benim için olduğunu pek sanmıyorum, kaçık bilim adamlarını seven kimse yoktur çünkü." diyerek gülümsedi ve kapıyı kapattıktan sonra kızla beraber salona doğru yürümeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmen Lorrain
Yargı Yetkilisi
Yargı Yetkilisi
Carmen Lorrain


Karakter Yaşı : 186
Rp Partneri : ?
Mesaj Sayısı : 52
Kayıt tarihi : 14/04/11

Nasıl Olur? Empty
MesajKonu: Geri: Nasıl Olur?   Nasıl Olur? Icon_minitimePaz Mayıs 08, 2011 4:15 pm

Hayatı boyunca bir çok seçimlerde bulunmuş Carmen için gecenin daha da karanlık zamanlarına ilerleyen vaktinde bir seçim yapmak oldukça kolaydı. Sadece gece değildi bu seçimi yaparken ona yardımcı olan, daima birilerinin varlığı ile ayakta kaldığını kabullenmiş biri için arkadaşları da çok önemli roller oynardı. Isaac’da bu gecenin kahramanı sayılırdı. Arkadaşları hep onun için değerli olmuştu. Birkaç tanesi ile sıklıkla görüşürken, diğerlerini unutmak gibi bir gaflete düşmeden sadece özlüyordu. Özlemini gidermek için basit yollar vardı elbet. Fakat Yargı Yetkilisi olan Carmen’in ayak uydurmak için çok çalıştığı işinde yoğunluk baş köşede yerini almıştı. Zamanının çoğunu karşısındaki bilim adamı kadar çalışarak geçiriyordu. Kendine zaman ayırdığında babasını görmek hep birinci sırada yer alırken, arada geçen zamanda en azından birini görmek için ayırabilirdi. Bu yüzden gece için uygun bir ev, konuşmasına katılacak iyi bir Alba seçtiği için şanslı sayılırdı.

Onu karşılayan Isaac’ın sorusuna karşılık bir an şaşkınca bakındı. Evet, beklenen bir soru sayılabilirdi. Burada Carmen’in ne işi vardı? Aslında gayet basit bir istekle gelmişti. Evi gördüğü an yaşadığı şehre geri dönmekten vazgeçmişti. Günün aydınlığında yola çıkmak daha mantıklıydı. Isaac’ın tepkilerine karşılık kendini biraz mahçup hissetti. Acaba yanlış bir zamanda gelmiş olabilir miydi? Belki de bilimle uğraşan bu adamın yapmak üzere olduğu bir deneyi zil çalışı ile bölmüştü. Isaac’ın kafasını çıkarıp Nigralar’a attığı bakışı takip etti. Dışarıdaki Contrea’nın bu evin içinde yaşayan Alba’dan haberi olmalıydı. Isaac’ın sesini tekrar duyduğunda onun kendini içeri davet ettiğini anladı. İçeri geçerken hafifçe omzundan dokunarak adama şakacı bir hareketle vurdu. Kendini neşelendirmeye çalışıp be neşeli halini ona da aktarmak niyetindeydi. “ Elbette içeri gireceğim.” Salona doğru ilerleyen Carmen, düzenli yerleştirilmiş odada kendine uygun bir yer ararken alaycı bir konuşma ile arkadaşı Isaac’a cevap yetiştirmeye gayret etti. “ Bir düşüneyim! Acaba gelmese miydim? Ne işim olup olmadığını sorup durdun.” Şüpheci bir şekilde Isaac’ın gözlerine baktı. Mantık yeteneğinin yoğunluğu ile arkadaşının düşüncelerini kavramaya çalıştı. Adamın üzerine belli belirsiz sinmiş bir tedirginlik vardı. Yanında daima rahat davranan Isaac’ın sakladığı bir şeyler olup olmadığını düşündüğü için kendine kızdı. Her yaptığı gibi karşısındaki canlının ne hissettiğine, ne düşündüğüne kafa yormaya başlamıştı. Carmen, işinin de verdiği tecrübelerle iyi analiz eden biriydi. En azından kendine bu konuda çok güveniyordu. Bütün bu şüpheci hislerden kurtulmak ister gibi üzerindeki sütlü kahve rengi montunu çıkardı. Üzerine sıradan şeyler giymişti. Normal bir kot ve sade bir tişört… Koltuğun sırtılığına koyduğu montunun hemen yanına oturdu. Isaac’ın yer göstermesi gibi bir klasik konuşmaları es geçmişti. Gelip gittiği bu evde kendini rahat hissediyordu. Tek yapması gereken araştırmaları ile ortalığı alt üst eden Isaac’ın özel alanına girmemekti. Derin bir soluk alıp, sol kolunu geriye doğru savurdu. “ Eee, bu halin ne? Tüm zıtlıkları üzerine çekmiş gibisin. Kimse ile konuşmuyorum da ne demek! Yoksa o tıkıldığın laboratuvardan burnunu dahi çıkarmıyor musun?” Sorgulayıcı bakışlarını onun üzerine yöneltti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isaac Adams
Ölü
Ölü
Isaac Adams


Karakter Yaşı : .
Rp Partneri : .
Mesaj Sayısı : 21
Kayıt tarihi : 15/03/11

Nasıl Olur? Empty
MesajKonu: Geri: Nasıl Olur?   Nasıl Olur? Icon_minitimePaz Mayıs 08, 2011 6:49 pm

“ Eee, bu halin ne? Tüm zıtlıkları üzerine çekmiş gibisin. Kimse ile konuşmuyorum da ne demek! Yoksa o tıkıldığın laboratuvardan burnunu dahi çıkarmıyor musun?”

Isaac bir an duraksadı ve Carmen'e baktı. Bu merak tedirginliğini daha da artırmıştı. Carmen'in karşısına oturduktan sonra derin bir nefes aldı ve kendinden emin bir sesle "Aslında çıkıyorum, ama dediğim gibi konuşacak pek kimsem yok. Buraları bilirsin, pek nezih yerler değildir. Özellikle geceleri. Şaşırmamın nedeni de buydu, gecenin bir yarısı böyle yerlerde dolaşmanın nelere mal olabileceğini biliyorsun." dedikten sonra ayağa kalktı ve konukseverliğini unuttuğunu farketti. Camlı dolabı açtı ve içinden viski şişesi ile iki bardak aldı. Dolabın kapısını kapattıktan sonra Carmen'in yanına oturdu ve içip içmediğini sormadan iki bardağı da doldurdu. Bardaklardan birini Carmen'e uzattı, ardından kendi bardağını alıp viskisini yudumladı. "Ayrıca çok yoğunum, evet. Beni bilirsin, boş durmayı sevmem. Uzun zamandır bir deneyle uğraşıyorum, riski epey yüksek fakat büyük bir kısmını bitirdim." dedikten sonra tekrar bir yudum aldı ve devam etti "Buraya taşındığımdan beri büyük bir hata yaptığımın farkındayım aslında. Deneylerim için ideal olsa da can sağlığım ve mal varlığıma büyük bir tehdit oluşturuyor. Sen de gördün, geceleri dışarı çıkmak pek akıllıca değil. Garip -bunu söylerken öksürdü- bir şekilde benden çekinmeye başladılar, o yüzden şu sıralar şanslıyım. Zaten deneyim bitince taşınmayı düşünüyorum, hem belki bir kız arkadaş falan bulurum, birlikte yaşamak için daha iyi bir yer bulurum... Ah her zamanki gibi çok konuştum, özür dilerim.".

Uzun zamandır birileriyle konuşamadığından içindeki her şeyi dökmek istiyordu aslında, fakat arkadaşının canını sıkmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktı. En iyisi yiyecek bir şeyler ikram etmek diye düşündü. "Aç mısın? Benim biraz midem kazındı, sandviç hazırlayacağım. Neden soruyorum ki? Elbette istiyorsundur, sonuçta benim özel sandviçlerime hayır diyemediğini biliyorum." diyerek gülümsedi ve mutfağa doğru yürümeye başladı. Mutfağa girdi ve hemen işe koyuldu. Önce buzdolabından salam ve kaşar peyniri çıkardı. Tezgahın üstündeki tahta bölmede ikisini de güzelce dilimledikten sonra ekmek dolabından sandviç ekmeklerini çıkardı. Bir simetri hastası olduğundan normalden daha uzun bir süre malzemeleri ekmeğe dizmekle uğraştı. İşini bitirdiğinde her şeyi yerine koydu ve küçük bir tepsi kapıp sandviçleri tepsinin üzerine koydu. Mutfaktan çıkıp salona doğru yürümeye başladığında bir gariplik hissetti. Carmen konuşmayı severdi, fakat hiç sesi çıkmıyordu. Biraz daha ilerlediğinde salonda kimsenin olmadığını farketti. Hemen tepsiyi bıraktı ve tabancasına davrandı. Evde birileri mi vardı yoksa? İmkansızdı. Güvenlik sistemi alarm vermemişti ve içeriden hiç ses gelmemişti. "Carmen?" diye bağırdı. Sesinin hafifçe yankılandığını hissetti. Yoksa o?.. Hızlıca laboratuvarına yürümeye başladı, kapısı açıktı. İçeri girdi ve yürümeye başladı. İçindeki garip duygu tarifsizdi. Sinirli, gergin ve telaşlıydı. Birkaç adım daha attıktan sonra durdu ve korkmuş gibi görünen Carmen'le uzun süre bakıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmen Lorrain
Yargı Yetkilisi
Yargı Yetkilisi
Carmen Lorrain


Karakter Yaşı : 186
Rp Partneri : ?
Mesaj Sayısı : 52
Kayıt tarihi : 14/04/11

Nasıl Olur? Empty
MesajKonu: Geri: Nasıl Olur?   Nasıl Olur? Icon_minitimePtsi Mayıs 09, 2011 6:32 pm

Bakışlarının gereken etkiyi yaratması çok uzun zaman almadı. Isaac farkında olmadığı ağır hareketlerle karşısına geçerken gözlerini kaçırmayı denemişti. Koltuğa oturduğunda aldığı nefesin anlamını neye yoracağını bilemedi. Rahatlamanın verdiği o huzur dolu nefes alışı mıydı; yoksa sıkıntıyla çekilen salonun havası mıydı? Yine de Carmen’i şaşkına uğratacak kadar sesi gür çıktı. Sıradan ve bildiği şeyleri Isaac tekrar ediyor gibiydi. Sonantis, vukuatları ile ünlü bir yer bile sayılırdı. Buradaki Albalar kendilerini geliştirmek için ya çabalamaz ya da inançları sorgulayacak kadar acizlerdi. Sırf bu yüzden bu şehri sevmezdi. Yenilikçi yapısını gölgeleyen bu gibi unsurlar nedeniyle buradan ayrılmıştı. Isaac’ın Sonantis’i anlatan kelimeleri bitince hareketlerini gözleri ile takip etti. Adam her zamanki gibi misafir perverliğini ona gösteriyordu. Uzun zamandır görüşmemelerine rağmen bu beklenen durum Carmen’i gülümsetti. Bazı şeylerin değişmesi pek mümkün olmuyordu. Hatırasında kalan camlı dolabın ardından kendine neler sunulacağını az çok tahmin ediyordu. Isaac bardakları doldururken, Carmen huzurlu olduğunu gösteren derince nefesi ciğerlerine çekti. Eline verilen viskinin önce kokusuna bakarken ardından Isaac’ın konuşmasını dinleyerek bir yudum aldı. Tadı beklediğinden de güzel viskinin dudakları arasından kayıp gitmesi onun eski özlemlerinin uyanmasına neden olmuştu. Uzun zamandır, içki içmeyen Carmen’in bu deneyime bir ara vererek Isaac’ın konuşmasına odaklandı. Deney kelimesi ile merağı artmıştı. Bilime ilgisi olduğundan değildi. Kendisi bir şeyler araştırmaya kalkışsa emindi bir sonuca ulaşamayacağına. Seyret ve dinlemekten nedense büyük haz alıyordu. Henüz Isaac’ın hiçbir çalışmasına denk gelmemiş ve onun yaptıklarını görmese de ondan önce tanıdığı babasının birkaç çalışmasına misafir olmuştu. Evin konumunu dert ederken yüzünde oluşan garipliği Carmen fark etti ve viskisinden bir yudum daha alırken adamın yüz ifadesini gizlice tarttı. Yaptığı her ne ise burada olmasını gerektiren bir şey miydi? “… Ah her zamanki gibi çok konuştum, özür dilerim." Her seferinde olduğu gibi mahcubiyet havası diye düşündü. Elinin tersi ile bu durumu geçiştirdi. “ Yapma, Isaac! Merak etme seni dinlemek istemesem bu vakitte buraya adımımı bile atmam.” Isaac’a göz kırparken onun bunu fark etmemesini yorgunluğuna verdi. Onun bütün uzuvlarının çalıştığının ve artık tükenmeye yüz tuttuğundan emindi. Belki Carmen’in gelmesi iyi olmuştu. Sonuçta Isaac’ın çalışmalarına ara vermek gibi bir niyeti olmazdı. Ara verdiği konuşmasının ardından fasılın yemeğe geçmesi Carmen’in hoşuna gitti. Ne kadar aç olduğunun şimdi farkındaydı. Isaac mutfağa doğru yönelmişken arkasından gürültülü biçimde bağırdı. “ Ah, evet! Sırf sandviçler için gelmiştim; itiraf ediyorum.” Adam kapının ardından kaybolunca Carmen yerinde duramayan bir hisle ayağa kalktı. Kişiliğinin verdiği bir başka rezillik de sayılabilirdi. Kendini rahat hissetmeye görsün. Her yeri didikleyecek kadar meraklıydı. Salonun içinde gezinmeye başladı. Kitaplar, kitaplar… Neredeyse yarısının babasından kaldığını düşündü. Bir çoğunun kapları eskimişti. Bir diğer tarafta üzerinde resimlerin bulunduğu birkaç çerçeve gördü. Birkaç tanıdık arkadaş topluğunun gülümseyen yüzlerine karşılık Carmen’in yüzünde de aynı biçim oluştu. Isaac nerede kalmıştı? Bir an her şeyi bütün titizlikle yapan bir olduğunu unutmuştu. Salonda işi bittiğinde kendi etrafında bir kez döndü. Farklı bir şey bulmak mıydı ümidi? Gözleri altından güçlü bir ışığın parladığı kapı dikkatini çekti. Diğer oda kapılarından farklı bir malzemeden yapılmış kapıya doğru ilerledi. Üzerinde oranın ne olduğuna dair hiçbir şey yazmıyordu. Elini tokmağa götürdü ve yavaşça çevirdi. Ufak bir gıcırtı koptu. Kapı oldukça ağırdı ve Carmen geriye iterken zorladı. Nedense ev Isaac’ın olduğu için çekinmek gibi bir dert edinmemişti kendine. Üstelik şu ana kadar onun laboratuvarına rastlamamıştı. Aşağıya inen merdivenleri keşfettiğinde orasının sadece bir bodrum katı olduğunu düşünmüştü. Tek tek indiği merdivenlerden yayılan ışık daha da güçlenirken, Carmen’in hislerine bir yenisi daha eklendi. Heyecan! Yanlış bir şey yaptığından o kadar emin olmasına rağmen ileri gitmekte tereddüt etmiyordu. Ayakları zemin kata bastığında soluğunu tuttu ve ilk dikkatini çeken bodrum katının ortasını kaplamış masa mı, yoksa yatak mı olduğunu kavrayamadığı bir eşyaydı. Gözleri içeri çabucak tararken oda da kendinden başka birinin daha nefesini işitti. Başını sağa çevirdiği an üzerinden büyük bir şok dalgası geçti. Yere serilmiş bir yatak üzerinde Nigra olduğu belli olan bir adam yatıyordu. Tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Yukarıda seslenen Isaac’ın Carmen dediğini işitiyordu. Nedense ona burada olduğunu bağırmak istese de yapamadı. Çünkü Nigra ile gözgöze gelmişlerdi ve ona bir pislikmiş gibi bakması bakışlarını başka tarafa çevirmesine engel olmuştu. Nedense sonra Isaac laboratuvara girdiğinde ağır ağır başını ona çevirdi. Adamın gözlerinden tüm nedenleri okumuş olsa da kendince sordu. “ Ne yapıyorsun sen, Isaac? Bu bu…” Söyleyecek bir kelime bulamadı. Devam edemedi. Bir açıklama bekliyordu. Kanını donduran bu görüntünün bir açıklaması olmalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isaac Adams
Ölü
Ölü
Isaac Adams


Karakter Yaşı : .
Rp Partneri : .
Mesaj Sayısı : 21
Kayıt tarihi : 15/03/11

Nasıl Olur? Empty
MesajKonu: Geri: Nasıl Olur?   Nasıl Olur? Icon_minitimePtsi Mayıs 09, 2011 11:15 pm

“ Ne yapıyorsun sen, Isaac? Bu bu…”

Isaac sinirliydi. Özeline kimsenin girmesini istemezdi, ve Carmen'in bunu bildiğini düşünüyordu. Nigra'ya döndü, derin bir nefes aldıktan sonra "Sakin ol X6, sana zarar vermez. Uyumana devam edebilirsin." dedi ve Carmen'e sinirini toplayarak tekrar baktı. Aşırı derecede sinirlenmişti, bir kıza asla vurmazdı ama bu sefer vurmamak için kendini zor tutuyordu. "Sen...". Gözlerini kapadı, derin nefes alıp vermeye başladı. Ellerini yüzünde birleştirdi, gözlerini biraz ovuşturduktan sonra tekrar gözlerini açtı ve Carmen'e baktı. Gözleri dolmuştu, hiç böyle hissetmemişti. "Nasıl...". Ardından biraz daha bekledi, mantıklı düşünemediğinden saçma konuşabileceğini biliyordu ama yine de konuşması gerekiyordu. "Bak Carmen, her ne düşünüyorsun bilmiyorum ama öncelikle gizliliğimi bozduğunu bilmeni istiyorum. Beni bilirsin, istediğin her şeyimi seve seve seninle paylaşırım, ama özel konularımı biliyorsun. Ve gerçekten sinirlendim. Bu nigra yaklaşık 6 aydır süren deneyimin en büyük parçası, ve hayatından hiçbirimizin olmadığı kadar memnun. Dışarı çıktığı an açlık sıkıntısı devam edecek, tehlikelere karşı korumasız kalacak ve belki de ölecek. Ama burada her şeyini ben karşılıyorum ve onunla konuşuyorum Carmen, evet onunla konuşuyorum. O farklı bir nigra, nedenini bilmiyorum ama çok farklı. Konuşmaktan zevk alan kaç nigra gördün? İki ırkın barışını isteyen, ve bu konuda elinden gelen her şeyi yapmaya hazır olan... Fazlasıyla utangaçtı, ve dışarıda yaşaması imkansızdı. Kendi isteğiyle buraya geldi ve kendi isteğiyle burada duruyor. Zaten karşında, istediğini sorabilirsin. İşin bitince de evde istediğini yapabilirsin, ben biraz hava almak istiyorum." dedi ve merdivenleri tek tek çıkmaya başladı.

Rahatlamak yerine daha da sinirlenmiş olan Isaac üst kata yöneldi. Cebinden bir sigara aldı ve anında ağzına koydu, daha sonra çakmağıyla yaktı ve bir nefes alıp dumanın havada dağılışını izledi. İkinci kata vardığında yatak odasından açılan balkon kapısının yanına geldi ve üzerindeki gömleği çıkarıp yatağının üzerine fırlattı. Balkon kapısını açtı, dışarı çıktı ve yıldızları seyretmeye başladı. Her sigarayı içine çekişinde yıldızlar gözüne daha güzel görünmeye başlıyordu. Her nefesinde hastalıktan başka hiçbir şeye yaramayan sigarayı daha çok içine çekiyordu, ta ki bitene kadar... İkinci sigarasını da yaktıktan sonra sandalyesine oturdu ve düşünmeye başladı. Alba'lara fazla güveniyordu demek ki, hata yaptığının farkına varmıştı. Carmen'e karşı hiçbir güveni, duygusu, sevgisi ve nefreti kalmamış gibi hissediyordu, sanki bir yabancıymış gibi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmen Lorrain
Yargı Yetkilisi
Yargı Yetkilisi
Carmen Lorrain


Karakter Yaşı : 186
Rp Partneri : ?
Mesaj Sayısı : 52
Kayıt tarihi : 14/04/11

Nasıl Olur? Empty
MesajKonu: Geri: Nasıl Olur?   Nasıl Olur? Icon_minitimePaz Mayıs 15, 2011 12:48 pm

Sabrının sınırlarını ilk kez zorluyordu. Sakin olmalıyım diye kendince verdiği telkinler pek yararlı olmasa da Isaac’ın sinirli havası Carmen’i yatıştırmıştı. Çok kez sinirli bir tavrın aynı tepki ile çözüme ulaşmayacağını görmüştü. Bu yüzden bakışlarını biraz daha yumaşatmış Isaac’ın konuşmasını beklemişti. O ise beklediğinden farklı olmayan birkaç sözle ilk önce Nigra’yı yatıştırmayı denemişti. Ona X6 diyordu. Neden? Deneylere çok kez bu tür isimler verildiğini duymuş, ve hatta şahit olmuştu. Nigralar’dan hoşlanmasa da bir varlık olmasıyla ona bu hitapla seslenilmesine içerledi. Isaac açıklamaya başladığında ona bakmak yerine Nigra’yı incelemeye karar verdi. Sinirli halini öne sürerek başladığı cümlelerin hiçbiri Carmen’in umurunda değildi. Hangi kefeye koyarsa koysun Isaac’ın bu yaptığı kabul edilemez olduğunu gösteren bir ağırlıkla yüreğine çöküyordu. Tepkisi ise Isaac nedenlerini sıralarken gülme krizine girmesine sebep olabilirdi. Bu sudan bahaneler için Carmen oldukça yaşlı bile sayılabilirdi. Nigralar asla açlık seviyesinde dolaşmazdı. Onların Albalar’ı ele geçirmek gibi bir amaçları varken kendilerine son derece iyi bakarlardı. Isaac anlattıklarına inanmasına beklemiyordu değil mi? Konu Nigralar’ın özelliklerine gelirken bakışlarını yavaşça Isaac’a çevirdi. “ …Konuşmaktan zevk alan kaç nigra gördün?” Onlarla asla konuşmaya tenezzül etmem demek istedi ama susmak en iyisi gibi gözüktü. Irkların barışını isteyen devam cümlesine yüzünde durdurmaya çalıştığı gülümseme oluştu. Deneyi Isaac’ın gözünü kör etmiş olmalıydı. Farkında değil miydi? Sinirlenerek Nigralar’a özgü bir tavır sergilememiş miydi? Nigralar her zaman şiddetin, karanlığın ve buna benzer birçok kötü huyun baş kahramanlarıydı. Şimdi karşısına geçmiş arkadaşı, bir Nigra’yı Alba özelliklerini taşıdığına inandırmakla kalmayıp, kendinin bir Nigra gibi davrandığından da haberi yoktu. Tek sebep Carmen’in özel bölgesine girmesiydi. Bu sinirlenmek için yeterli bir sebep miydi? Carmen içinin soğuduğunu hissetti. Belki Isaac’ın tanımadığı araştırmacı yönünü hiç sevmiyordu. Bunu fark etmesi için böyle düş kırıklığı yaşayacağı bir olay başına gelmeliydi. Isaac onu yalnız bırakıp merdivenleri çıkarken onunla konuştuğunu söyleyip, onu anladığını savunduğu ama çelişkili bir biçimde ona ismi ile hitap etmeyip X6 dediği Nigra’ya baktı. Eğer onun için bu kadar kıymetli bir parça ise neden hala ona deney ismi ile hitap ediyordu? Merdivenlerdeki ses kesildiğinde orada daha fazla kalamayacağını anladı. Hızla bodrum katından uzaklaştı. Merdivenleri ikişer ikişer arşınladı. Salona ulaştığında Isaac’ı görememiş olmak canını sıktı. Oradan uzaklaşınca on beş dakika önceye döneceğini sanmış ve yanıldığını bomboş salon göstermişti. Sehpa üzerinde bıraktığı viskinin son yudumlarını içerken hiçbir şey düşünmemeye çalıştı. Viskinin bittiğini bile anlamadan bir süre boyunca salondaki koltuğa yığılmış bir biçimde oturdu. Gözleri bakarken görmüyordu. İçini kemirmeye başlayan düşünceler ve üzerine üzerine gelen duvarlar varken ayağa kalktı. Isaac’da nerelerdeydi? Asıl sarsılan Isaac değil kendisiydi. Ne kadar bencil biri olmuştu! Tanıdığı, bilip saydığı Isaac’tan oldukça farklı geliyordu şimdi. Tanımadığı evde birkez daha ilerlerken birkaç kapının ardından beklediği yüzü göremedi. En son birinin kapısını tıklatıp, içeriye doğru başını uzattığında Isaac’ın bir sandalyeye oturmuş kendi iç sesini dinlerken buldu. Özür dilemek gibi bir niyeti yoktu. Belki başlarda vardı ama takındığı tavır bunu geri plana atmasına sebep olmuştu. Bunun yerine daha farklı bir cümle ile söze girdi. Sesinde biraz kinaye ile birlikte, Isaac duysa da duymasa da söylemek zorundaydı. “ Üzgünüm, özel alanına girdiğim için ama iyiki de girmişim. O Nigra kendi isteğinle sana gelmiş olsa da sonuçta o bir Nigra, yeteneklerini sürdürebilmek için Albalar’ı öldürmekten hiç çekinmeyen bir ırktan geliyor. Evet, Albalar ve Nigralar çok kez birlikte olmuş, bunu görmezden gelemem. Ama bu hiçbir zaman Albaları öldürmek isteğine yenik düştükleri gerçeğini değiştirmiyor.” Derin bir nefes aldı. Kapı tokmağını tutmuştu ve bir adım bile içeri adımını atmamıştı. Söyleyeceklerini eşikte ve gözlerini kapı pervazına dikmiş bir biçimde tek düzey söylemeye devam etti. “ Seni yargılıyorum sanma. Sadece Nigralar’a nasıl baktığımı bilmeni istedim. Onlarla olmayı arkadaşlık kurmayı kabul edemiyorum. Her neyse ne diliyorsan onu yap, sanırım artık burada kalamam.” Sözlerinin sonuna doğru titremeye başladı. Söyledikleri büyük bir yük olmuştu, hafifleyeceğine. Artık gitme kararı vermiş olsada kapı eşiğinde öylece kalakalmıştı. Isaac’ın üzerindeki etkiyi ölçmek mi istiyordu?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isaac Adams
Ölü
Ölü
Isaac Adams


Karakter Yaşı : .
Rp Partneri : .
Mesaj Sayısı : 21
Kayıt tarihi : 15/03/11

Nasıl Olur? Empty
MesajKonu: Geri: Nasıl Olur?   Nasıl Olur? Icon_minitimeÇarş. Mayıs 25, 2011 12:02 am

“Seni yargılıyorum sanma. Sadece Nigralar’a nasıl baktığımı bilmeni istedim. Onlarla olmayı arkadaşlık kurmayı kabul edemiyorum. Her neyse ne diliyorsan onu yap, sanırım artık burada kalamam.”

Isaac sinirlenmişti, attığı birkaç adımdan sonra Carmen'e döndü ve konuşmaya çalıştı, fakat boğazı düğümlenmişti ve sözcükleri seçemiyordu. Mantıklı davranmalıydı, bir bilim adamıydı ve aptallık yapmak istemezdi. Yeni yaktığı sigarasından bir nefes çektikten sonra kendine geldiğini hissetti ve dumanın havada yayılışını izledi. Carmen'in gözlerine bakıp "Umrumda değil şuan Carmen, fakat gitmene de izin veremem. Dışarısı fazlasıyla tehlikeli, senin gibi biri için bile... Her ne kadar sinirli olsam da hala duygularım var, buna izin veremem." dedi ve yatağının yanına gitti. Çekmecesine koyduğu özel düğmeye bastı ve gürültüyle başlayan sürecin bitişine kadar öylece durdu. Camlara kepenkler inmişti, dış kapılar kilitlenmişti ve eve giriş/çıkış tamamen imkansız hale gelmişti. Isaac ayağa kalktı, ve alt kata inen merdivenlere doğru yürümeye başladı...

RP BİTMİŞTİR.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Nasıl Olur?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Contraria Vocantum Rpg :: RP Out :: Arşiv :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: